TGB İSTANBUL İL YöNETiCiSi
Küçük çocuklar için yıllardır üretilen bir oyuncak vardır: Köstebek Tokmağı. Köstebekler deliklerden kafaları çıkarır ve tokmakla vurup onları tekrar deliklere yollarsınız.
Geçtiğimiz hafta Gürcistan'da şiddetli sokak olaylara tanık olduk. Ülkede faaliyet yürüten ve yabancı ülkelerden en az yüzde 20 oranında fonlanan STK/NGO (Non-Govermental Organization) resmi beyanda bulunması şartını öngören yasa tasarısı henüz Gürcü Meclisi'ndeyken, bu NGO'ların örgütlü şiddetiyle karşılaştı. Soros ile ilişkili ve Batılı ülkelerden fonlanan NGO'lar, Sam Amca’nın Tokmağı'yla Gürcü devletine saldırdı.
Atlantik Kibri Egemenlik Tanımıyor
“Herhangi bir ülkedeki herhangi bir kişiyi evrensel bir insan hakkına müdahale ettiği için onu sorumlu tutacak bir dizi araca sahibiz." 1
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, Gürcistan’daki şiddet eylemlerinden sonra bu açıklamayı yaptı. Price, bunları söylerken ellerindeki tokmaklardan bahsediyor. "Tek kutuplu dünya düzenimizin tarlasında bize karşı kafasını çıkaran her köstebeğin kafasına tokmağımızı indiririz, akıllı olun" demeye getiriyor. ABD’nin tokmaklarını hepimiz biliyoruz: Yaptırımlar, suikastlar, sokak terörü, turuncu darbeler... Peki bu tokmaklar şimdi Gürcistan’ın başına neden iniyor?
NGO’lar Cenneti Gürcistan
Gürcistan Meclisi'nde 21 ve 27 Şubat'ta oylamaya sunulan ve 6 Mart'ta milletvekillerinin ezici çoğunluğu tarafından onaylanmak üzere olan “Yabancı Acenta Yasası” nedeniyle Batı destekli NGO'lar alarma geçti. Batı medyası ve protestocular yasayı “Rus yasası” diyerek kötüleme kampanyası başlattı. Gürcistan'daki yoğun Batı yanlısı siyasi etkinin yanı sıra Osetya ve Abhazya Savaşları gibi tarihi olaylar nedeniyle Gürcistan-Rusya ilişkilerinin gergin olduğu bir gerçek. Ancak güncel duruma bakıldığında, Gürcistan'ın milli egemenliği lehine olan bu yasa tasarısı, Rusya’daki benzerine kıyasla çok daha az bağlayıcıydı. Hatta öyle ki eğer yasa tasarısı geri çekilmeseydi, bu organizasyonların Rusya’daki yasadan farklı olarak ”yabancı acenta” statülerini yazılı ve sesli beyanlarla kamuoyuna duyurma zorunlulukları bile olmayacaktı. Üstelik yasa tasarısını sunan Gürcü vekiller, ABD’deki FARA yasasından2 (Yabancı Acenteler Kayıt Yasası)’dan esinlendiklerini de belirtiyorlardı. Fakat ABD, böyle bir hakkı tabi ki Gürcistan için fazla gördü ve Batı medyası, etki ajanları üzerinden “Rus Yasası” masalına devam etti. 3
Gürcistan’da bu NGO’lara özel yasa önerileri çıkması ise çok doğal. Gürcistan’da bu tarz yabancı fonlu dernek ve kuruluşların gerçek sayısını yasal zorunluluklar gevşek tutulduğundan tespit etmek mümkün değil. Kayıtsız faaliyet gösteren binlerce “dernek” var. Bu sayılar yabana atılır cinsten değil. Asya Gelişme Bankası’nın derlediği Bahar 2022 verilerine göre Gürcistan'daki NGO'ların sayısı 7 bin 972! Üstelik aldığı bağışların yüzde 95’ini yabancı bir ülkeden alan sadece bir veya iki proje yürütüp kapanan da onlarca NGO bulunuyor. Durum, bu tarz NGO’ların operasyonel amaçlarla kullanılabileceğini de gösteriyor. Gürcistan’da her 460 kişiye bir NGO düşüyor. Bu, başka herhangi bir ülkede rastlanmayacak bir orandır.
Buna rağmen bu kuruluşlar, diğer ticari şirketlerle aynı statüde bulunuyor. Dolayısıyla “Yabancı Acenta” sıfatı ile bu kuruluşlar, şeffaflık sağlayacak bazı yükümlülükler altına girmiş bulunacaklar ve devletin şart koştuğu yıllık finansal döküm ile de denetleneceklerdi. Fakat Tiflis sokaklarına 10 binden fazla protestocuyu döken şey bunların da ötesinde bir mesele. Onlar, ellerinde Avrupa Birliği (AB), ABD ve Ukrayna bayraklarıyla, yaktıkları Rus bayrağıyla, dillerinde AB’ye biat sloganları ve Ukrayna milli marşı ile şeffaflık ve denetime karşı çıkmak için değil, onları himaye eden efendilerine en ufak bir rahatsızlık verilmesine tahammüleri olmadığı için oradaydılar. Gürcistan’ın boş ve tehlikeli bir rüya olan Avrupa Birliği ve NATO yolunda ayağına tek bir taş değmemeliydi!
Kim Bu 'Sivil Toplum' Fedaileri?
ABD ve AB güdümündeki bu NGO’ların nerelerden fonlandığını öğrenmek çok zor değil. Kuruluşların tanıtım siteleri, broşürleri size bu “ufak detayı” sağlayabiliyor. Fakat bir yasa nezninde bu fonlu kuruluşları ayrı bir statüye geçirmek onların kamuoyundaki maskelerini biraz daha aşağı çeken tabiri caizse bir damga. Batı dünyası ve onların milyon dolarlarla besledikleri bu yerel dernekler işte bunu hazmedemezdi. Gürcistan’daki LGBT hareketinin öncülerinden Tiflis Pride ve The Shame Movement (Utanç Hareketi) bu protestolarda kendi deyimleriyle “en ön safdaydılar”. İki organizyonu da ciddi şekilde fonlayan üç ülke var: ABD, İngiltere ve Hollanda. 4 5
Bu NGO’lar, Gürcistan’daki sokak terörünü ateşleyen binlercesinden sadece ikisi. Gürcistan’da isimleri amatör rock gruplarına benzeyen, birbirleriyle alakası bulunduğu çok da zannedilmeyecek bu NGO’lar tek bir ilkede çelik gibi birleşiyor: ABD ve AB’ye tam biat! Yasa tasarısının sunulmasından sadece bir gün sonra yani 22 Şubat’ta listenin başını George Soros’un Açık Toplum Vakfının çektiği en azılı 260 NGO, Gürcistan Sivil Toplum Enstitüsü çatısında bir bildiri yayınladı. Başlığı ne mi? “Rus Yasası Gürcistan’ın İsteği Değildir” 6
Bu 260 NGO’un aldığı tavır, ABD’nin resmi tavrından bir milimetre sapmıyor. Todd Robinson’ı belki hatırlarız, 2018’de Venezuela’daki Amerikancı darbe girişimi sırasında orada ABD Büyükelçiliği görevini yürütüyordu. Gürcistan’daki olaylar patlak vermeden bir gün önce şimdi ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı olan Todd Robinson Tiflis’deydi. Neredeyse aynı ifadeyi kullandı: “Bu yasa Gürcistan’ın değil, Rusya’ın çıkarları için yaratılmıştır. Gürcistan’ın çıkarlarının Avrupa-Atlantik ortaklığında olduğuna inanıyoruz. Bu yasa ise buna hiç yardımcı olmuyor”. Robinson ayrıca Gürcistan Polis teşkilatıyla buluşuyor ve protestoculara "kötü davranan" polisleri Amerikan yaptırımıyla tehdit ediyordu. Ancak bir müstemleke memleketinde göreceğimiz bir manzara.
Gürcistan Bu Bataklığa Nasıl Düştü?
Bu NGO bataklığı, Batı’nın operasyon ve propaganda üstlerinden oluşan örümcek ağı Gürcistan’ın bağımsız devlet yapısını sorgulatacak kadar acziyet içinde bir ülke yaratıyor. Örgütlü, mali ve bürokratik açıdan kuvvetli NGO’lar, Gürcistan halkını sadece “ikna etmiyor”, aynı zamanda kendi misyonlarını da şiddet olaylarıyla vurgulayıp genel ve gerçek bir manzaraymış gibi sunuyor. Oysa NGO’lar ve Gürcistan halkı arasındaki ilişkiye dair çelişen veriler var. 2017'de yapılan bir anket, Gürcistan’da toplumun yalnızca yüzde 23’ünün NGO’lara güvendiğini gösteriyor. 7 Bu oranın, geçmiş yıllarda daha da düşük olduğunu görsek de, örneğin 2011’de yüzde 18, zaman geçtikçe NGO’lar çeşitli projelerle kendilerini topluma kabul ettiriyorlar ve planları bozulduğunda ülkede kaosu ateşlemek için kaslarını geriyorlar. 8
Gürcistan’ın bu örümcek ağı ile sarılması üç beş yıllık bir mesele değil. Özellikle Gürcistan Eski Devlet Başkanı Saakaşvili’den bugüne gelen sürece dikkatli bakmak gerekiyor. Saakaşvili, ABD New York’tan Gürcistan’a dönüp önce Adalet Bakanlığı, 2003’te ise bir turuncu devrimle devlet başkanlığı görevine getirildi. Gürcü askerlerini, Amerika’nın emrinde Irak’ın işgaline gönderecek kadar Gürcistan’ı Atlantik sistemine bağlayan bir “görev adamıydı". 2013’de ise bu gayrımilli politikaları ve yolsuzluk, zimmetine para geçirmek başta olmak üzere çeşitli ağır suçlardan dolayı Gürcü devletinden kaçarak Ukrayna’ya iltica etti. 2015’te Gürcistan vatandaşlığından çıkarılan ve Ukrayna vatandaşlığına geçen Saakaşvili, 2017’de Ukrayna vatandaşlığından da çıkarıldı. Saakaşvili’nin 2003’te Gürcistan’da yönetimi eline almasında özellikle Soros’un Açık Toplum Vakfı tarafından desteklenen NGO’lar belirleyiciydi. Her sahada görev aldılar. Soros, Tiflis Devlet Üniversitesi’ndeki öğrencileri örgütleyen KMARA gibi onlarca örgütü her anlamda destekledi. Dönemin hükümetine karşı televizyon ve gazeteler kuruldu, kısa zamanda ülke genelinde parlatıldı. En sonunda devlet başkanı istifa ettirildi ve yapılan yeni seçimde göz önünde olan Saakaşvili yeni devlet başkanı olarak seçildi. Medya ve NGO’lar bu Amerikan darbesinde muazzam bir rol üstlendi. Bütün bu yaşananların, 2004’te ve 2014’te Ukrayna’da yaşananlar ile şaşırtıcı (!) bir benzerlik gösterdiğini de belirtmek gerekir.
Gürcistan’ın Geleceği ve Bölgesel Kaos Hedefi
Gürcistan’ın önünde, Ukrayna'dan yansıyan dev bir ayna var. Eğer Gürcü hükümeti ve devlet aygıtı ABD piyonluğuna devam ederse, Gürcü komşularımız başına gelebilecek felaketleri Kiev'deki aynadan seyretmenin ötesinde yaşamak durumunda kalır. Nitekim Gürcü devleti ve siyaseti de bunun farkında. On yıllardır Batı hegemonyası altında kendilerinin ve Güney Kafkasya'nın bekâsına kast eden stratejilerde piyonluk yapmaktan usandılar. Son kertede Gürcü devletinin milli refleksi devreye girdi ve halihazırda bölgede zayıflayan Batı etkisine karşı "fırsat bu fırsat diyerek" Yabancı Acenta Yasasıyla milli bir hamle yaptı. Ancak Gürcistan Cumhurbaşkanı başta olmak üzere gayrımilli ve Batı vekili devlet yetkililerinin de etkisiyle Gürcistan Meclisi sokak olaylarından korkarak yasayı kısa sürede geri çekti. Ancak bu skandal tavizin bile Gürcistan’ı başka bir Batı destekli renkli devrimden kurtarabileceği şüpheli. Zaten ABD yetkilileri de yaptırım seçeneğini cepte tuttuklarını açıkça belirtiyorlar.
Çünkü ABD ve AB, II. Karabağ Savaşı'yla Karabağ'ın işgalden kurtuluşu ve Ermenistan'ın yalnızlaşarak büyük tavizler vermesiyle tarifsiz bir jeopolitik kayıp yaşadı. Azerbaycan, Türkiye ve Rusya'nın stratejik işbirliğiyle gelen 3+3 Platform formülü, Güney Kafkasya'da önemli ölçüde tasfiye edilen Batı etkisinin Gürcistan gibi Batı'nın oldukça köklü olduğu bir ülkede de zayıflayıp kademeli olarak tasfiye edilmesini sağlayacaktır. Ama Gürcistan'daki Batı destekli şiddet olayları bu sürecin çok sancılı olabileceğini gösteriyor.
Dolayısıyla ABD emperyalizmi ve AB, Gürcistan'a karşı isterse ekonomik yaptırım dışında “bir dizi aracı”, yani tokmağını kullanabilir ve bunu da gösterdi. Çünkü Batı, Karabağ'daki bozgununu telafi etmek zorunda. Ukrayna'daki savaşla başlattığı ve sonunu ABD'nin de kestiremediği bu saldırgan telafi sürecine, yani kaos ve yıpratmaya elbette Gürcistan'ı da ortak etmek istiyor.
Olanlar Olabileceklerin Teminatıdır
Özetle, Gürcistan halkı eğer kaderlerini kendi ellerine almak ve Batı'ya karşı milli egemenliklerini savunmak yerine, Nazi işgalindeki Ukrayna’nın yaptığı gibi kendini Batı’ya teslim ederse, kendilerini ABD askerlerinin kanının akmadığı ancak ABD adına savaştıkları bir başka savaşın ortasında bulmaları kaçınılmaz olacaktır. Buradan ülkemizde ABD ve AB tarafından fonlanan "özgürlükçü", "demokratik", "insan hakları savunucusu" NGO'lar ve medya kurumlarına karşı da etkili yasal önlemler almak zorunda olduğumuzu hatırlatmak gerek. Çünkü siyasi ve toplumsal kaos tehdidi, sadece Gürcistan'ı da değil, Gürcistan üzerinden Türkiye ve Azerbaycan dahil tüm bölgeyi ilgilendiriyor çünkü güvenlik bir bütündür. Azerbaycan, Rusya ve Macaristan, Batı destekli NGO'lara karşı bu konuda örnek önlemler aldığı için siyasi ve toplumsal bağışıklığa sahipler ve başka bir ülkede bu gibi milli yasalar, bu ülkelerin adı anılarak "otokrat" ve "anti-demokratik" olmakla suçlanıyor.
Referanslar:
1) https://www.state.gov/briefings/department-press-briefing-march-7-2023/
2) https://www.justice.gov/nsd-fara
3) https://www.rt.com/russia/572803-georgia-against-foreign-agents/
4) https://tbilisipride.ge/en-US/Home/About
5) https://twitter.com/shamemovement?lang=en
6) https://civilin.org/en/information/russian-law-is-not-the-will-of-georgia/
7) https://www.adb.org/sites/default/files/publication/678381/civil-society-brief-georgia.pdf
8) https://caucasusbarometer.org/en/cb2017ge/factsheet/