Sözde Komünist Özde Gerici Maçoğlu

Cumhuriyete meydan okuyana, cumhuriyet de karşılığını verecektir.

Sözde Komünist Özde Gerici Maçoğlu
Fırat Elçi
Fırat Elçi
YAZAR

Tunceli’yi yeniden Şeyh Said’in kafesine, emperyalizmin pençesi altına hapsetmek isteyen Fatih Maçoğlu, Türkiye’nin gündemine “Dersim” kararıyla oturdu. Tunceli’de belediye başkanı olduğu bu süreçte yaptığı ilk işlerden biri belediye tabelasından Tunceli ismini kaldırarak Dersim yapması oldu. Karar mahkemece durdurulsa da bu girişimin üzerinde düşünmek herkes için faydalı. Bu karara tepki gösterenler olsa da, bazı tepkiler oldukça cılız kaldı. Vatansever olarak bilinen birçok kişi Maçoğlu’ndan medet ummuştu, karardan sonra hayal kırıklığı dile getirilse de konunun üstüne pek gidilmedi, hatayı tekrarlamamak adına bir özeleştiri girişiminde bulunmayanlar oldu. Verilen Dersim kararının “İstanbul Ankara’dan yönetilemez” gibi şehir devletçi, yeni küreselci anlayışlardan beslendiğini tespit etmek gerekiyor. Halkı bu tespite ikna etmeksizin yükselen tepkileri sadece tekrarlamak, oluşan enerjiyi sağlam bir milli rüzgara dönüştüremez. Çeşitli bahanelerle Dersimciliği aklamaya çalışanlar da gördük. Bilimsel bir görüntü vermeye çalışan, sadece duygularla hareket eden bu bahaneleri inceleyelim...

1. “Dersim ismi o ilin kültürünü, tarihini ve inancını yansıtıyor.”

Dersim hiçbir zamanın Tunceli iline özel bir ad olmadı, Osmanlı’dan kalma bir bölgenin adıydı. 1935’teki modernleşme projesiyle il merkezinin adı Tunceli oldu. 1940’tan sonra konu kapanmasına rağmen, küreselciliğin hız yaptığı 1980’lerde yeniden Dersim tartışmaları gündeme getirildi. Mecliste Dersim İsyanı diye söz edilen isyan, sadece Tunceli’de çıkan bir isyanı tanımlamıyor, daha büyük bir bölgeyi kapsıyordu. İsim üzerinden açılmış gibi görünen bu tartışma, aslında cumhuriyete yöneltilen bir saldırıdır. Seyit Rıza İngiltere Dışişleri Bakanlığı’na 30 Temmuz 1937’de yazdığı mektupta “Dersim Generali Seyit Rıza” diye yazar imzasını. Dersim Generalleri, emperyalizmin generalleridir, Dersim isminden hoşnut kalan emperyalizmin şefi Henri Barkey’dir, Tunceli tabelaları ise Mehmetçiğin kanıyla yazılmıştır. Maçoğlu her ne kadar Dersim isminin politik olmadığını iddia etse de gerçek budur.

Diğer yandan, Türkiye’nin kültürü ağalardan, aşiret reislerinden, seyitlerden kurtulmakla uyumsuz mudur? Uyumsuz ise böyle mi kalması gerekir, yoksa Atatürk gibi gericiliği gördüğümüz yerde tepeleyip kültür devrimini ilerletmemiz mi gerekir? Söz konusu Pan-İslamizm olduğunda güya ilerici tutum alan sahte sol, neden geride kalan alışkanlıklara donuk bir şekilde sarılıyor? Mezhepçiliğin ve ağalığın baskısı altında ezilen halkın içindeki kurtuluş ateşine göz kapatmak mıdır devrimcilik? Çetelerin ezdiği ve ellerinden sürüleri alınan köylüler, marabalıktan kurtulmak için direnirken öldürülmüyor muydu? Tunceli’nin kültürü küçük bir azınlık olan hakim ailelere mi ait, sindirilen yoksul çoğunluğa mı? Tuncelili Diyap Ağa ve isyana karşı gelen arkadaşları bu kültürden dışlanıyor mu? İsyana katılan 29 aşiretten 6’sı mı belirliyor Tunceli’nin kaderini? İngiliz ajanı olan Seyit Rıza nasıl Tunceli kültürünü yansıtmıyorsa, bugün ABD beslemesi TİKKO’ya üye olan Fatih Maçoğlu da bir o kadar yansıtmıyor. Dış cephede zayıf kılmak için iç cephede bizi bölmeye çalışan hamleleri Türk gençliği net olarak görmeli, nasıl zamanında Türkiye Musul üzerindeki haklarından vazgeçsin diye Şeyh Sait ayaklanması çıkarılmışsa (1) bugün de emperyalizm Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi yıldırmak için Dersimleştirme hamlesi atmıştır. Fakat İsmet İnönü’nün “Kendilerini birtakım ağaların ve mütegallibenin nüfuz tesirlerinden korumaya muktedir olmayan cahil ve zavallı halk” diye tanımladığı (2) halk artık dönüşmüştür, Maçoğlu’nun kendi çıkarı için kullanabileceği bir halk yoktur. Kemalist devrimin birikimi Tunceli halkının iliklerine işlemiştir, cumhuriyetin devrim kanunları dimdik durmaktadır. Cumhuriyete meydan okuyana, cumhuriyet de karşılığını verecektir.

2. “Başımızda AKP belası varken bu tartışmalar anlamsız, ha Tunceli ha Dersim ne fark eder?”

İktidara muhalefet görünümü verip bölücülüğü iktidarın hatalarına yeğleyen bu tutum, Atatürk ilkelerini savunan bir vatandaşın alacağı bir tutum değildir. Bu tutum, iktidara değil vatan bütünlüğüne ve cumhuriyete muhalefet olmaktır. Osmanlı ile çelişkiler yaşayan Atatürk, Kürt Teali Cemiyeti tehlikesini gözardı etmemişken, günümüz Atatürkçüleri de Dersim kalkışmasının yaratacağı tehlikelere gözünü kapatamaz. Bugün Tunceli’yi Dersim yapan, güç bulduğunda Türk bayrağını ve Atatürk’ü de silmeye kalkar. Atatürkçüler bu tehlikeyi önceden görerek müdahalede bulunmalıdır. Çok geç olmuşken görüp ah vah etmek Atatürk nesline yakışmaz.

MAÇOĞLU TEHLİKESİ NASIL GÖRÜLEBİLİRDİ?

31 Mart seçimlerinin bir ay öncesinde Fatih Maçoğlu, Cumhuriyet Gazetesi’ne bir röportaj vermişti. Kendisine “Son yapılan ankette HDP’nin gerisinde görünüyorsunuz?” diye yöneltilen soruyu, ABD’ye ve terör örgütlerine vaat verir gibi cevaplamıştı:

“Bizimle HDP arasında geçiyorsa iyidir (gülüyor). O zaman hiç tartışmaya gerek yok. Çünkü bizim kazanımımız onların kaybı değil, onların kazanımı bizim kaybımız değil. Dost kurum dedim. Biz dostlarımıza zafer ilan etmeyiz. Biz zaferi dostlamızla paylaşırız. Bizim geleneğimizin bu konuda dostlarıyla samimiyeti nettir.” (3)

Yakın zaman öncesinde de PKK hendek kazıp Mehmetçiğe kurşun sıkarken, Fatih Maçoğlu PKK ile dayanışma mesajları verdi. PKK’nın ezilmesini insanlık adına utanç verici olarak gördü. (4)

Emperyalist proje Barzanistan’a yeşil ışık yakmadan da geri durmadı:

“Erbil’e gitmek ile ilgili bir dönem bir tartışma sürdü. Erbil’den bir iki arkadaş gelmişti, bizim oraya gidebileceğimize dair ilişki kurabileceğimize dair ancak o dönem olmadı. Şunu söyleyeyim dünyanın bütün halklarına bakış açımız nettir, yönetime başka bakarız halkına başka bakarız. Biz bu ezilmişliğin, yok edilmişliğin ya da inkâr edilmişliğin, dünyanın hangi ülkesinde olursa olsun orada yok sayılanların dostları ve yoldaşlarıyız. Eğer o fırsat ve ilişkiyi kurarsak bir araya gelip konuşabiliriz.” (5)

Tüm bunlar düşünüldüğünde tablo çok net ortaya çıkıyor, Maçoğlu emperyalizme hizmet eden diğer figürlerden farklı bir şey sunmuyor halkımıza. Belediye başkanlığını kazanma durumunda koltuğunu terör örgütü PKK’nın siyasi kanadı HDP ile paylaşma vaadi veren Maçoğlu’nun Dersim kararı, vaadini sadakatle uyguladığını gösteriyor. Tunceli PKK terörünün yüksek olduğu illerden biriyken, Maçoğlu’nun belediye bütçesinden PKK’ya kaynak aktarmayacağı ne malum? Sevimli gösterilen nohutları ve ballarıyla elde ettiği gelirlerin, Mehmetçiğe atılan kurşun olarak geri dönmeyeceğini kim garanti edebilir? ABD’nin kanalı Fox TV’de bolca parlatılan Maçoğlu, iyi niyetli vatandaşlarımızı daha fazla kandırmadan bu tehlikeye dair daha çok ses çıkarmalı ve Atatürk devriminin kanunları uygulanmalıdır. Diğer meclisteki partiler de Dersim diyerek veya Şeyh Said’e, Seyit Rıza’ya selam göndererek cumhuriyet düşmanlığını beslemeyi bırakmalıdır. Özellikle Maçoğlu’nun Dersimciliği meşrulaştırmak için cumhurbaşkanlığının uygulamalarını referans göstermesi, bu tehlikeyi daha da artırıyor.

UYANIKLIĞA VE BİLİMSELLİĞE DAVET

İşçi düşmanı Maçoğlu, aşevini kapatırken, tekstil fabrikasına teşvikleri keserken, ücretsiz çay servislerini ve çocuk bakım odalarını kaldırırken (6) kaç tane haber sitesinde bu gerçekleri gördük? Bazılarının işçi katili PKK’yı öven Maçoğlu’ndan umduğu medet, şüphesiz gözlere perde örtmüştür. Medyanın iyi yanları olsa da insanları uyuşturan yanlarını görmek gerek. Özellikle sosyal medya furyasıyla artan kibir, maalesef kendisini Atatürkçü diye tanımlayan insanları da vurmuştur. Aylar önce Çiftlikbank’ın dolandırdığı insanlarla “çomar” diyerek dalga geçerken, bir yandan Maçoğlu’na sevgi besleyen çok insan gördük. Şimdi Dersim kalkışmasını kendilerine açıklayamayan bu şahıslar, Maçoğlu tarafından dolandırılanlar listesine girmiş bulunuyor. Emperyalist medyanın pompaladığı bu gibi siyasi figürlerin söylemlerini dikkatli takip etmek ve düşmanın dostun kim olduğunu doğru tespit etmek şart!

Türk gençliği kısa vadeli rüzgarları terk edip Türk milletini zafere götüren bir yola çoktan girmiştir, buradan bir devrimle fırtına gibi çıkacaktır ve feodal Dersimciliği yerle bir edecektir. Gençlik Amerikancı medyanın ve sahte solun iş birliğiyle uyuşturulamaz. Zafere odaklanarak kazanılmış Kurtuluş Savaşı ikinci defa önümüzdedir, Türk devrimi geleneğinin tecrübesinden faydalanan gençlik yine aldanmayacaktır.

Fırat Elçi

TGB İstanbul Üyesi

Kaynakça:

1. Uğur Mumcu, Cumhuriyet, 2 Eylül 1984
2. TBMM Zabıt Ceridesi, Devre:5, İçtima:1, c.7, s.1 sıra sayısı 58
3. http://www.cumhuriyet.com.tr/amp/haber/yerel_yonetimler/1269711/Fatih_Mehmet_Macoglu__Kayyimi_biz_gonderecegiz.html
4. https://www.presshaber.com/komunist-baskan-konustu-herkes-yuzunu-cizreye-donmeli-21023.html
5. https://m.nerinaazad.org/tr/news/kurdistan/bakur/komunist-baskandan-kurdistan-bolgesi-aciklamasi
6. https://www.yenisafak.com/gundem/isci-dusmani-komunist-baskan-3469423b

Tarih:
Diğer Haberler