Spor Bilim ve Siyaset İlişkisi

Toplumsal yaşamda meydana gelen değişimlerden hareketle, sporun basit bir olgu olmadığı ve günümüzde bir yaşam biçimine dönüştüğünü söyleyebiliriz.

Spor Bilim ve Siyaset İlişkisi
Büşra Ezgi
Büşra Ezgi
YAZAR

Tüm spor dallarında amaç fiziken ve ruhen rahatlamak, iç dünyamızda huzura ulaşabilmektir. Aslında “DO” felsefesi ile bütün sporları yapmak mümkündür. “Do” kelimesinin anlamı Japoncada “yol” olmasına rağmen, “do”, prensip ve kaidelerden oluşan bir felsefi yol olarak bilinmektedir. Do, iyi karakterli, kötülük düşünmeyen, hisleriyle hareket etmeyen, iyiliksever, haksızlığa uğrayanları koruyan, kurallara riayet eden, saygı ve prensip anlamlarını taşımaktadır. Do felsefesinin başlıca normlarının; doğru konuşmak, doğru dinlemek, doğru bakmak, doğru düşünmek, doğru hareket etmek, doğru emir vermek, doğru emir almak, doğru hizmet etmek, kuralların dışına çıkmamak, doğru insan olmak gibi ahlaki anlamda kendini yetiştirmek olduğunu görmekteyiz. Bu disiplinlerden; prensipleri olan, alt yapısı olan, felsefesi olan bir sanat doğmuştur. Bu da ruhen rahatlığı ve fiziken sağlamlığı beraberinde getiren ayrılmaz birer parçalardır. “DO” felsefesi sadece Uzakdoğu sporlarının değil bütün sporların mihenk taşıdır. Maalesef bu tanımlama eskide kalan unutulmuş bir düşünceye dönüştü. Amatör sporların yerini profesyonelliğe bıraktığı günümüz koşullarında, başarının sadece müsabakada birincilik olduğu, ancak müsabakadan yalnızca bir kişinin birinci çıkabildiği gerçeğinin unutturulması sorununu doğurmuştur. İnsana bir makine özelliğinin yüklendiği günümüz antrenman ve spor eğitimi gerçeğinin de eklenmesi sorunu daha da büyütmüş durumdadır. Sadece birincilik ya da şampiyonluk üzerine yapılan antrenman kurgusu ve spor eğitimi sporcu psikolojisini ve verimini düşürmektedir.

BİLİMSEL KURALLAR GEÇERLİDİR

Evrendeki fiziksel kurallar ve maddenin özellikleri insan vücudunun çalışmasını ve hareket kabiliyetini de belirler.

Gözlem, deney, ölçü gibi formüle edilmiş kurallar genel olarak insanın hareket tarzındaki sınırlamaları bize gösterir. Spor ve bilim arasındaki ilişkiyi egzersiz bilimi vasıtasıyla net bir biçimde görebiliriz. Konunun temeli ilk olarak biyoloji, kimya, fizik bilimlerinin kurallarına bağlıdır. İnsan vücudunun hareketleri, bu bilimlerin kuralları içinde gerçekleştirilir. Örneğin Taekwondo, Karate, Judo, Güreş ve hatta Futbolda da vücut sürekli hareket ettirilir. Her tekniğin maksimum seviyede başarılabilmesi için çaba gösterilir ve organlar aşırı derecede zorlanır. Bu teknikler yapılırken öğrencinin fizyolojik, psikolojik, biyomekanik yapısı dikkate alınmalıdır. Bu konulardaki verimli bilgi öğrencilerin çalışmasında kullanılarak kapasitelerinin daha verimli olarak artması sağlanır. Yani sporcuyu çok çalıştırmak değil, bu kurallar içinde verimli çalıştırmak önemlidir. İnsan vücudu yaşayan bir organizma olarak fonksiyonunu çok evrensel kurallara ve teorilere göre yerine getirir. İnsan vücudunun her hareketinin bilimsel kökleri ve açıklaması olmalıdır. İnsanı bir makine olarak çalıştırma kuralı burada geçerli değildir. İnsan vücudu yaşayan bir organizmadır ve burada bilimsel kurallar geçerlidir.

MAKSİMUM VERİM, MİNİMUM SAKATLIK

Buna ilaveten hareket bilimi, birçok spor dalında sakatlanmaları en aza indirmek açısından bilinmesi gereken bir konudur ki sakatlanmaların çoğu, aşırı biyomekanik fiziksel veya fizyolojik yüklenmeler sonucu meydana gelmektedir. Biyomekanik bilim, mekanik kurallarla insan fizyolojisi arasında ilişki kurmaya çalışır. Amaç, insan fizyolojisini mekanik kurallar çerçevesinde çalıştırarak maksimum verim almaktır. Fizyoloji bilimi insan vücudundaki hücrelerin, dokuların, organların, sistemlerin çalışmalarını inceleyen bir bilimdir. Antrenman yaparken veya müsabakada aerobik ve anaerobik kapasitenin bilinmesi ve ona göre hareket edilmesi, vücudun fizyolojik yapısının iyi bilinmesinden geçer. Psikoloji de insan davranışlarını, gelişimlerini, beyin fonksiyonlarını, duygularını inceler ki spor öğreniminde önemli bir yere sahiptir. Dünya ve olimpiyat şampiyonalarına aday takımların özellikle Rusya, Çin ve Almanya gibi ülkelerin en önemli takım elemanlarından biri psikiyatristlerdir.

Herhangi bir spor dalında çalışmak, bu çok genel bilgilerin bilinmesini gerektirir. Bu çok yönlü sporcunun fizyolojik, psikolojik, fiziksel yapısına göre çalıştırma metotları sporcunun performansını gerek antrenmanlarda gerekse müsabakalarda çok arttıracaktır. Ayrıca egzersiz biliminin bilinmesi sporcu sakatlanmalarını önemli derecede de azaltacaktır. Yani bir sporcudan ya da takımdan maksimum verim istiyorsak minimum sakatlığın yollarını yapmak zorundayız.

SİSTEME KARŞILIK BİLİMİN TEKMESİ

Sistem insanları hileye teşvik etme, kendi bedenine yabancılaştırma ve bilimin gerçekliğinden uzaklaştırma girişimlerinde bulunmaktadır. Bir antrenörün bilmesi gereken en önemli konuların başında anatomi, pedagoji ve ilk yardım gelmektedir. Ancak antrenörlerimizin parmak ile sayılan bir kısmı bu saydığımız bilimsel yöntemleri bilmektedir. Spor kulüplerine öneriyoruz; Pazar günleri genellikle antrenman olmaz. Tatil günüdür. Bugünü değerlendirerek her pazar gününe bir ders koyulmalıdır. Bu derslerin olmazsa olmazları Anatomi, İlk Yardım ve Pedagoji gelmektedir. Bilimin ışığında yapıldığında tüm dövüş sanatları ve diğer spor dalları, insanın aklını da geliştirir. Spor eğitimini yaygınlaştırmak ve bu alanda bir kültür inşa etmek, toplum hayatında en çok gençliği etkileyen uyuşturucu madde kullanımı gibi sosyokültürel saldırılara karşı en etkili mücadele yollarından birisidir. İnsan psikolojisini ne kadar sağlıklı tutarsanız o derecede de ilerlersiniz.

SPORCU VATANSEVER CEPHEDEDİR

Kimi zaman kitlelerin afyonu olarak nitelendirilen, kimi zaman kişilerin ruh ve beden sağlığını güvence altına alarak günlük yaşamın gerginliğini azaltan bir unsur olarak değerlendirilen spor, Ludwig John tarafından "yurtsever, hiyerarşik, ve otoriter bir devlet eliyle ulusal birliği örgütleyen bir eğitim aracıdır" şeklinde tanımlanmıştır.

Spor, öncelikle siyasal ideoloji tarafından kendi iktidarının meşruiyeti için kullanılmış ve bir nevi propaganda aracı haline getirilmiştir. Bunun en uç örnekleri, Hitler Almanya’sı, Franco İspanya’sı ve Salazar’ın Portekiz’idir. Ayrıca spor, bilhassa da futbol, Latin Amerika ülkelerinde iktidarı ele geçiren askeri idarelerin sıkça kullandıkları bir manipülasyon alanıdır.

Başlangıç olarak insanlığın bilinebilen tarihine kadar uzanabilen spor olgusu, özellikle son iki yüzyıldır büyük kitlelerin ilgisini –giderek artan oranda- çekmektedir. Toplumsal yaşamda meydana gelen değişim ve dönüşümlerden hareketle, sporun basit bir olgu olmadığı ve günümüzde bir yaşam biçimine dönüştüğü sonucunu çıkarmak mümkündür. Sporun bireye fiziki katkısının yanı sıra başkalarıyla olan ilişkilerde de saygı, sevgi, anlayış, hoşgörü, sevinç, üzüntü paylaşımları vb. değerlerin oluşturulmasında ve yerleşmesinde önemli etkisi vardır. Spor aracılığıyla edinilen bu değerler toplumsal uyum mekanizmalarını harekete geçireceği düşünüldüğünde, siyasilerin politikalarını benimsetme ve yerleştirme uğraşında sporun oynayacağı rolün ne denli önemli olduğu ortaya çıkmaktadır.  Buradan çıkan sonuçta spor ve siyaset birbirinden ayrı iki kurum değil, birbirini tamamlayan temel unsurlardır. Örneğin Avrupa Futbol Federasyonları Birliği (UEFA), 2020 Avrupa Futbol Şampiyonası elemelerinde Fransa ve Arnavutluk ile karşılaşan Türk Milli Takımı oyuncularının asker selamı vermeleri nedeniyle soruşturma başlatılmıştı. UEFA'dan yapılan açıklamada, futbolcuların asker selamı "olası kışkırtıcı siyasi davranış” olarak nitelendirilerek, olayın incelenmesi için UEFA Kontrol, Etik ve Disiplin Kurulu müfettişinin görevlendirildiği belirtilmişti. Burada bile bir siyasi iz bulmaktayız. Türk sporu ve sporcusu bugün vatansever cephededir. Bilimle iç içe spor yapmak da sporcunun temel ihtiyaçlarından birisidir. Federasyonların sporcular üzerinde baskı kurduğu ve vatansever hareketlere dahi baskıda bulunduğu bir ortamda sporcunun verimi düşüktür.

Mustafa Kemal Atatürk şunu diyor; “Muvaffak olmak için her türlü yardımdan ziyade bütün milletçe sporun mahiyeti, kıymeti anlaşılmak ve ona kalbten sevgi göstermek, onu vatanî vazife sayma lâzımdır.”

Türk sporcusu Mehmetçik’tir.

Türk sporcusu Diyarbakır’da direnen annelerin yanındadır.

Türk sporcusu antiemperyalisttir.

Türk sporcusu Türkiye gemisindedir.

Büşra Ezgi Duman

TGB Denizli İl Yöneticisi

tgb.gen.tr

Tarih:
Diğer Haberler