Teoman Ağabeyin Bize Anlattıkları

Teoman ağabey Yugoslavya’da ırkçı bölünmeleri yaşamış ve tehlikelerini biliyordu. Ve buna karşı vatanında Atatürk milliyetçiliğini benimsiyordu.

Teoman Ağabeyin Bize Anlattıkları
Ahmet Saral
Ahmet Saral
YAZAR

3 Mayıs akşamında hepimizi üzen bir haber aldık. Ulusal Kanal Ana Haber sunucusu Teoman ağabeyin korona virüsüne karşı verdiği mücadeleyi kaybettiğini öğrendik. Teoman ağabey TGB’nin hem üyesiydi, hem de ağabeyiydi. Sürgün yıllarında dahi TGB’ye olan desteğini hiç esirgememişti. TGB’yi “Kurtuluşun Kara Kalpaklıları” olarak adlandırmıştı. Teoman ağabey yanımızda olmasa bile yanımızdaydı. Amerikan askerinin başına çuval geçirirken, Hepimiz Mehmetçiğiz eylemleri yaparken, İncirlik Üssü önünde İncirlik Üssü kapatılsın derken dahi hasta yatağında değil, bizim yanımızdaydı.
Teoman ağabey ile 15 Mayıs 2014’te Denizli’de Ulusal Kanal Kahvaltısında tanışmıştım. Buluşmada yaptığı konuşmayla bütün salona coşku ve heyecan yüklemişti. Teoman ağabey yaşamıyla bütün gençlere örnek olmuştur. Teoman ağabey, Yugoslavya’nın yaşadığı sorunlara tanıklık etmiş ve bir ülkenin bağımsızlığının ne kadar önemli olduğunu kavramıştı. Örgütlü mücadele olmadan başarıya ulaşılamayacağını biliyordu. Teoman ağabey bu doğrultuda “Varlığını Türk Varlığına Armağan Etmiş” müstesna bir devrimciydi. Hepimizin başı sağ olsun, ışıklar içinde yatsın.
Teoman ağabeyin bize öğrettiği birçok şey olmuştur. Bu öğretilerin belki de en başında emperyalizmin devletleri bölme hamleleriydi. Teoman Alili, Yugoslavya iç savaşı sırasında Makedonya’da öğrenciydi. İç savaşı yakından yaşamış, Yugoslavya’nın bölünmemesi için mücadele etmişti. NATO uçakları Belgrat’ı bombalarken o emperyalizme karşı mücadele etmişti. 2000’li yılların başında da Türkiye’ye gelmiş Ulusal Kanal’ın kuruluşuna emek vermişti. Teoman Alili, “Yugoslavya Dersleri ve Küresel Irkçılığın Kurbanları” kitaplarında emperyalizmin Yugoslavya’yı nasıl parçaladığını anlatmıştır. Türkiye’nin emperyalizme karşı savaşında Yugoslavya pratiği çok önemlidir. Şimdi Teoman Ağabeyin bize anlattıklarına bakalım.

Yugoslavya’nın Tarih Sahnesine Çıkışı
Yugoslavya, İkinci Dünya Savaşı'nda Nazi işgal ordularına karşı mücadele veren ve savaştan sonra kurulacak ülkeydi.  Nazi işgaline karşı Makedon, Sırp, Hırvat, Boşnak, Türk ve Arnavut’uyla mücadele etmişti. Nazi Almanya’sına karşı anti-emperyalist mücadele veren Yugoslavya, bir nevi kurtuluş savaşı mücadelesi vermiştir. 2. Dünya Savaşı yıllarında Yugoslavya Krallığının 17 Nisan günü teslim olmasının ve işgal edilmesinin ardından Josip Broz Tito ve arkadaşları işgale karşı “Vatan Cephesi”ni oluşturdu. “Partizan” adı verilen kuvvetlerle gerilla savaşını başlattılar. Tito, halkı ve askerleriyle birlikte Alman işgaline karşı mücadele etti.  Savaştan sonra Josip Broz Tito tarafından yeni devletin ilk adımları atıldı. 6 farklı etnik unsur tarafından oluşturulan bu devlette etnik farklılıklar görmezden gelinerek devrimci bir fikirle millet oluşturma çabasına gidilmiştir. Tito, 2 Aralık 1945'te Yugoslavya Demokratik Federal Cumhuriyeti’ni kurdu. 1963 yılında ülkenin adı Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti oldu. Yugoslavya’da Sırbistan, Hırvatistan, Karadağ, Slovenya, Makedonya ve Bosna-Hersek’in olduğu altı cumhuriyet ile Sırbistan’daki iki özerk bölge olan Vojvodina ve Kosova Tito önderliğinde birleşti. Tito, SSCB’ye karşı çıkarak ulusal sosyalizmi benimsedi. Tito, bankaları, sanayi ve ticaret merkezlerini devletleştirildi. Toprak reformu ve kalkınma planlarını hazırladı. Yugoslavya, Çin, Hindistan ve Mısır’la birlikte Bağlantısızlar Hareketi’ni oluşturdu ve 3. Dünya ülkelerinin gözü kulağı oldu. 27 yıllık iktidarı boyunca hem iç hem de dış siyasette başarılar elde eden Tito, 1980 yılında vefat etti.

Eşit Yurttaşlıktan Irkçılığa
Tito, Mustafa Kemal Atatürk gibi etnik kimlere bakmadan kendisi de Yugoslavya’da bir Yugoslav milleti yaratmaya çalışıyordu. Tito’nun yönetiminde Yugoslavya’yı oluşturan topluluklar arasında bir dengede tutulup, birbirleri arasında ayrımcılık tanınmaz veya üstünlük sağlanmazdı. Tito’nun ölümünden sonra ülke ekonomisi kötüye gitmeye başladı. Devlet başkanlığında ise “Kolektif Başkanlık Konseyi” (Cumhuriyetlerdeki komünist parti genel sekreterleri dönüşümlü olarak bir yıl boyunca devlet başkanlığı görevini yürütür.) oluşturuldu. Tito sonrası dönemde, Sırbistan ve Karadağ ekonomik gerilemenin görüldüğü yerlerin başında geldi. Bu gerileme de Sırbistan ile Karadağ’da ırkçılık körüklendi. Sırplar ordu ve devlet idaresindeki önemli noktaları ellerine geçirdi. Yugoslavya, Sırp yönetimi altına girmeye başladı. Gelinen noktada Yugoslavya’yı oluşturan cumhuriyetler birbirlerinin altında sığınmacı olarak yaşamak istemediler. Tito’nun ölümünden sonra eşit milliyet dengesi bozulmuştu. Tito sonrası Yugoslavya’ya geçiş dönemi olduğu düşünülen 80’lerin ilk yarısı, ırkçılığa geçiş dönemi oldu. Yugoslavya, Birleşik Avrupa Projesinin, önündeki en büyük engeldi. Bu nedenle, ABD, NATO ve AB, Yugoslavya'da etnik bölünmeyi kışkırtmak amacıyla Hırvatistan'a AB'ye üyelik sözü verdi. Bu bölünmenin ilk kıvılcımı oldu. Miloseviç'in devlet başkanı olmasından sonra iç savaş büyütüldü. Emperyalizme karşı direniş, şiddetli bir iç savaşa dönüştü. ABD ve AB sürekli olarak bölünmeyi kışkırttı ve izledi. Ve en sonunda da NATO harekatıyla Yugoslavya’yı tarih sahnesinden silinmişti. Yugoslavya’nın bölünmesiyle birlikte Bosna Hersek, NATO’nun FETÖ üssü oldu. Kosova’da ise devasa bir Amerikan üssü kuruldu. Yugoslavya ile başlayan ABD saldırısı Irak, Afganistan, Venezuela ve Suriye’de devam etti.
Bu dönemi inceleyen Teoman Alili Irkçılığı “Irkçılığın oluşması için öncelikle insanların etnik gruplara ayrılması gerekir. Eğer etnik kökenler ortaya çıkarılmazsa ırkçılık da asla gündeme gelmez.”1 olarak tanımlıyordu.

Emperyalizmin Dernekleri
1980’li yıllarda ırkçı eğilimlerin ortaya çıktığı bir dönemdi. 1990 yıllara gelindiğinde SSCB’nin dağılmasıyla birlikte ABD “Yeni Dünya Düzeni adını verdiği projeyi hayata geçirmeye başladı.”2 “Bağlantısızlar Hareketi’ne”(ABD ve SSCB’den bağımsız bir dış siyaset izleme iradesi ve üçüncü bir kutup yaratma amacı olan Asya, Afrika ve Latin Amerika’da çoğu yeni bağımsızlığını kazanmış devletlerin kurduğu birlik)3 üye olan ülkelere saldırmaya başladı. Sistemini değiştirdiği ülkelerden olan Macaristan’ı merkez seçen ABD, Almanya’yla birlikte Avrupa’da lider olarak görülen ülkelere turuncu devrimler yapmaya başladılar. Yugoslavya parçalanırken bir gençlik örgütü yaratıldı. Bu örgütün adı Otpor'du (Uygulamalı Şiddetsiz Eylem ve Stratejiler Merkezi). Yugoslavya parçalanırken merkez olarak Budapeşte kullanılmıştı.
Bağlantısızlar Hareketi üyelerine saldırı yapılırken Belgrad'da Sırpların Otpor örgütü Canvas'a dönüştürüldü. Bu örgütün arkasında Amerika vardı. ABD’nin Sırbistan Büyükelçisi olan Richard Miles, Otpor ve Canvas örgütlerini yönlendiriyordu. ABD sadece yönlendirmiyor aynı zamanda bu örgütlerin yöneticilerine NED (Ulusal Demokrasi Vakfı), NDI (Ulusal Demokrasi Enstitüsü) ve IRI (Uluslararası Cumhuriyetçiler Enstitüsü) gibi vakıflar aracılığıyla bu örgütleri fonluyordu. Yapılan fonlamalarla “direniş seminerine” katılım sağlayan Otpor yöneticileri bu seminerde grev örgütlemek, simgelerle iletişim kurmak, korkunun üstesinden gelmek, bir diktatör rejimini devirmek konularında eğitim aldılar. Aldıkları bu eğitimle Yugoslavya’da yaratıcı yıkıcılığı işleyen Otpor Yugoslavya’nın parçalanmasında oldukça etkili oldu.

Irkçılıkla Gelen Bölünme
1990′lı yıllarda Bosna’nın ayrılma sürecinde halkın Müslüman olma özelliğini çok iyi bilen Amerikan yönetimi bu bölgeye yönelik özel çalışmalar yürüttü. Ali İzzetbegoviç’in “Batı İslam Cumhuriyeti”ni ilan etmesiyle Sırp milliyetçilerin bunu fırsat olarak görerek Bosna’da referandum tartışmalarını başlattı. Yapılan referandum sonucunda büyük bir oranda ayrılma kararı çıktı.  Referandum sonrasında Bosna’da tam bir Boşnak katliamı yaşanmaya başlandı.
Bölünme referandumlarının bir diğer ise Kosova’da yaşanıyordu. 26-30 Eylül 1991 tarihinde Kosova Arnavutları bağımsızlık için referandum yaptı. Referandum sonucunda ayrılma kararı çıkmıştı.

Türkiye Üzerindeki Senaryo
Türkiye’de ise durum benzerdi Türkiye’nin merkez devletlerden bir tanesi olduğu BOP’un (Büyük Ortadoğu Projesi) uygulamasını sağlanıyordu. 1 Mart tezkeresinin meclisten geçmemesi ABD’yi rahatsız etmişti. ABD buna karşılık Türk ordusunu ve aydınlarını hedef alarak Ergenekon-Balyoz tertiplerini düzenledi. Türkiye’nin bölünmesinin karşısında olan iki kuvveti etkisiz bıraktığını düşünen ABD, açılım sürecini başlatmıştı. Bütün bu hamlelerin hepsi BOP’a hizmet ediyordu. BOP’un başarıya ulaşmasıyla Diyarbakır, BOP’un merkezi olacaktı.
Türkiye’de Türk-Kürt, Alevi-Sünni çatışmalarına çıkartılarak bölünme senaryoları devreye sokulmaya çalışıldı. Sadece bu senaryo değil aynı zamanda ABD tarafından özel temsilcilerin atamaları yapılıyordu. Türkiye için Martti Ahtisaari görevlendirildi. Bu isim Bosna’yı, Yugoslavya Federasyonu’ndan kopartıp federasyon haline getiren Dayton Barış Antlaşması’nı hazırlayan isimler arasında yer alıyordu. Bir diğer isim ise Kuzey Irak’ta bulunan “Kürtlerin Babası” sıfatıyla Gabrigt’tı. Gabrigt daha önce de Yugoslavya, Endonezya ve Mısır’da bölünme faaliyetlerinin merkezinde yer almış bir isimdi.
Türkiye içerisinde de Gladio tarafından bu çalışmalar yürütülüyordu. HDP Milletvekili Sabahat Tuncel’in New York Times’a yazdığı yazı da “Arap Baharı, Kürt yazı” başlıklı yazıda Türkiye’de Kürtlerin hakkını alması gerektiğini ve bunun için Ak Parti’nin açılım politikasının sürdürülmesi gerektiğini söylüyordu. Bu dönemde hükümet eliyle açılım süreci başlamış Türkiye‘yi bölmeye çalışıyorlar ve vatanseverler yargılanıyordu. ABD kendi baharını ve yazını Türkiye’de yaratmaya çalışıyordu. ABD’nin bölünme planlarına karşı Vatan Partisi, Ulusal Kanal, Aydınlık Gazetesi ve TGB mücadele ediyordu. Teoman abi de o mücadelenin içinde yer alıyordu. Gerek Ulusal Kanal’da yaptığı programlar gerek il gezilerinde yargılanmalarına karşısında dimdik duruyordu. Teoman abinin vermiş olduğu mücadele FETÖ’yü rahatsız etmişti ve onu da gözaltına almışlardı. Gözaltı sonrasında ise vatanından sınır dışı edilmişti. Teoman abi yapılanlara karşı yılmamış ve Makedonya’da da mücadelesine devam etmişti.
Verilen bu mücadelelerle Türk milleti umutlanmıştı. 2014 yılına geldiğimizde ise vatanseverleri Silivri zindanlarından söküp almıştık. Silivri zindanlarından çıkan vatanseverler Türkiye’nin ABD’ye karşı mücadelesinin önüne geçerek bölünme senaryolarını bitirdi.    Bölünme planları boşa çıkan ABD’nin Türkiye’ye karşı tek koz kalmıştı. O kozu da 15 Temmuz 2016 yılında devreye sokarak Türk-Amerikan savaşasını Türkiye’nin sokaklarına taşımışlardı. Ağır bir mağlubiyet alan ABD’nin Türkiye’deki silahlı gücüde kırılmış oldu.
Türkiye 2014’ten itibaren Atlantik sistemine karşı bir savaş içerisinde bu savaşta Türkiye, PKK’nın belini kırmış ve terör koridoruna hançer sokmuştu. Sadece teröre karşı değil aynı zamanda Mavi Vatan’da Yunanistan’ın, Fransa’nın, İsrail’in ve ABD’nin küstahlıklarına karşı mücadele veriyor. Türkiye yeni kurulan çok kutuplu dünya düzeninde çok önemli bir yere sahip olacağı açık. Tito, Türkiye için “Dünyanın geleceğinin korunması Anadolu’ya düşer. Anadolu’da Kemalistler tarafından kurulan devletin temeli bağımsızlıktır. Bu yüzden Anadolu, dünyanın kaderini kurtarma görevini omuzlarına alır.”4 sözünü söylemiştir. Mustafa Kemal’in ve Tito’nun öngörülerini bugün bizlerde görüyoruz ve Türkiye’nin, tam bağımsızlığını elde edeceği Avrasya mevziisine doğru emin adımlarla ilerliyoruz.
Yugoslavya’yı bölen planı Türkiye’de de uygulamak isteyen ABD başarısız olmuştu. Mustafa Kemal ve silah arkadaşları Cumhuriyet devrimlerinin temeli sağlam atmıştı. Çünkü Mustafa Kemal devrimle birlikte millet oluşturmuştu. Ve bunu "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir" olarak tarif ediyordu. Bu tarif mikro milliyetçiliğin ve ırkçılığın bölücülüğüne karşı birliği temsil ediyordu. Teoman abi Yugoslavya’da ırkçı bölünmeleri yaşamış ve tehlikelerini biliyordu. Ve buna karşı vatanında Atatürk milliyetçiliğini benimsiyordu yalnızca benimsememiş ve aynı zamanda örgütlü mücadeleyle uygulamaya koymuştu. Teoman abi bizlere bir yol bıraktı bizlerde bu yolu daha ileriye taşımak için mücadelemize devam edeceğiz. 

Ali Rıza Yığ

TGB GYK Üyesi - Denizli İl Başkanı

 

KAYNAKÇA

1.      Alili Teoman, Küresel Irkçılığın Kurbanlar – Ortadoğu ve Balkanların Trajedisi-, Kaynak Yayınları, 2011

2.      Alili Teoman, Küresel Irkçılığın Kurbanlar – Ortadoğu ve Balkanların Trajedisi-, Kaynak Yayınları, 2011

3.      https://www.aydinlik.com.tr/atlantik-ve-avrasya-arasinda-ucuncu-bir-yol-mumkun-mu-onur-sinan-guzaltan-kose-yazilari-haziran-2019

4.      https://www.aydinlik.com.tr/haber/tito-ile-ayni-gun-veda-etti-243266-1

Tarih:
Diğer Haberler