YAZAR
Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT), Kıbrıs Türk Devletinin son yüzyılda verdiği destansı mücadelenin adıdır. Kıbrıs Cumhuriyeti, 1925 yılında kurulan İngiliz yönetiminin ardından 1960 yılında Türkiye, İngiltere ve Yunanistan’ın garantörlüğünde bağımsızlığını kazanmıştır. Antlaşmalara göre Cumhurbaşkanı Rumlardan, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Türklerden seçilecek ve antlaşmanın tehlikeye girdiği durumlarda bu üç devlet garantörlük hakkını kullanarak müdahil olabilecekti.
Ada Rumları, Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanmasını isteyen “Enosis” hayalini gerçekleştirmek istiyorlardı. Kıbrıs’ın Cumhurbaşkanı Makarios önderliğindeki bu Enosisçiler, hedeflerini gerçekleştirmek için Türk köylerini baskınlar yapıyor ve sindirme politikası uygulayıp adadan kaçırmaya çalışıyorlardı. Bu amaçla Rumlar tarafından kurulan ve örgütlenen terör örgütü EOKA 1956 yılında kurulmuştu.
30 Kasım 1963 yılında Makarios yönetimindeki Rumlar, bir anayasa değişikliği teklif ettiler. Kuruluş anayasasında devlet iki toplumlu bir karakterde idi. Önerilen değişiklikler ile iki toplumlu yapı tek toplumlu bir şekli ihtiva ediyordu. Adada nüfus çoğunluğunu oluşturan Rumlar her koşulda bir adım önde oluyor ve Türkler ikinci sınıf muamelesi görüyorlardı. Makarios’a göre bu durum Enosis’e giden bir adımdı. Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş önderliğindeki Kıbrıs Türk Cemaati bu öneriye kesinlikle karşı çıktılar. Aralık ayının sonlarında bu karşıtlık silahlı çatışmaya döndü.
Kıbrıs’ın Kuvayi Milliye’si: Türk Mukavemet Teşkilatı
Kıbrıs Türkleri adada federe bir devletin oluşması durumunda Rumların, emperyalizmin desteği ile Türk toplumunu yok sayacağını ve soykırım uygulayacaklarını biliyordu. Bu esastan hareketle Türk Toplumu Adada Taksim programını savunmaktaydı. ENOSİS savunan Rumlar, İngiliz sömürgesine karşı savaşmak amacıyla kurulan EOKA Terör örgütünü kurmuş ve Türk Köylerine de saldırılar yapmaktaydı.
TMT 1957 yılında Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş tarafından Rum saldırılarına karşı Türk Toplumunu korumak ve Tam Bağımsız bir devlet için mücadele etmek amacıyla kurulmuştur. İlk zamanlarda küçük çaplı ve Türkiye’den bağımsız gruplar halinde organize olan TMT, 1958 yılında Küçük ve Denktaş’ın Ankara’ya çağırılması ile başka bir boyut kazandı. Genelkurmay Başkanı, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ile yapılan görüşmede 1959 yılına kadar 5000 gencin yetiştirileceği, Rıza Vuruşkan’ın TMT Bayraktar’ı olarak Ada’ya gönderilmesi kararlaştırıldı. Manga, Bölük, Tabur ve Sancak tipinde örgütlenen TMT üyeliği tıpkı İttihat ve Terakki’yi andıran şekilde bayrak ve silah üzerine yemin ve tam gizlilik ilkesi ile sağlanıyordu. Üyelerine “Mücahit” denilmekteydi.
Kanlı Noel ve Rum Saldırıları
Anayasa değişikliği önerisine karşı çıkan Türk toplumuna karşı Rum tarafında iki çizgi vardı. Makarios önderliğindeki grup Türklerin adada ikinci sınıf dahi olsa var olmasını savunurken, Yunanistan tarafından adaya gönderilen General Grivas önderliğindeki EOKA grubu adadan Türklerin sökülüp atılmasını ve hızlıca ENOSİS ilanı için Akritas planının uygulanmasını savunuyordu. Akritas Planı, Türklerin adadan gönderilmeleri için silahlı baskınlar ve yıldırma politikası demekti. 20-21 Aralık 1963 günü Küçük Kaymaklı Baskını ile başlayan süreçte Kıbrıs’ın dört bir yanına dağılmış Türklerin köyleri, mahalleler basıldı. O gece toplamda 103 Türk köyü basılmış yüzlerce Türk öldürülmüş ve cesetleri toplu mezarlara gömülmüştü. Ayvasıl, Kumsal, Lefkoşa, Baf, Limassol gibi yerleşim yerlerinden baskın haberleri gelmekteydi. Uluslararası kamuoyu bu duruma sessiz ve tepkisi kalırken Türkiye sadece iki adet uçağını Kıbrıs üzerinde uçurmakla yetinebilmişti.
Erenköy ve Boğaziçi gibi bölgelerde TMT önderliğinde Kıbrıs halkı destansı direnişler sergilemiştir. Türkiye’nin yaptığı hava operasyonlarından birinde uçağı Rum Bölgesine düşen Pilot Yüzbaşı Cengiz Topel ağır işkencelerle şehit edilmiştir. Bu saldırılar bazen ateşkes bazen şiddetli örneklerle 10 yıl boyunca 1974’e kadar devam etmiştir.
Kıbrıs’ın Büyük Taarruz ve Zafer Yılı 1974
Kıbrıs Rumları Makarios ile anlaşamıyordu. 1966 yılında Yunanistan’da gerçekleşen darbe ile Albaylar Cuntası idareyi ele almıştı. Bu kişiler katı ENOSİS’çi askerlerdi. 15 Temmuz 1974 tarihinde Yunan Cuntası Kıbrıs Ulusal Muhafız Birliğine verdiği emirle adada yönetimin alınmasını istedi. Başkanlık sarayı basıldı ve Makarios’un canını zor kurtardığı kanlı çatışmalar yaşandı. Küçük Kaymaklı Kasabı olarak bilinen ve yaşı kadar Türk öldürmesi ile övünen Nikos Sampson Cumhurbaşkanı olarak ilan edildi. Aynı gün Kıbrıs Helen Cumhuriyeti’nin kurulduğu gene Sampson tarafından ilan edilmişti. Türkiye bu yasadışı işgal girişimine karşı daha fazla bekleyemezdi. İktidarda CHP-MSP Koalisyonu, Başbakanlık koltuğunda Bülent Ecevit oturuyordu. Londra’da görüşmeler sonuçsuz kalınca Türk Ordusu 20 Temmuz 1974 sabaha karşı saat 05.00’da yüzlerce paraşüt ve çıkarma gemisi ile Adaya çıktı.
TMT’nin görevi adaya çıkan Türk Askerinin herhangi bir sorun yaşamaması için kumsal bölgesini EOKA’cılardan temizlemekti. Mücahit, Mehmetçik ile omuz omuza yiğitçe savaştı.
Türk Mukavemet Teşkilat 1976 yılında Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığına dönüştürüldü.
TMT Düşmanlığının Nesnel Zemini
Türkiye ve KKTC bir bütün halinde emperyalizme karşı mücadele etmektedir. Mavi Vatan kavramına sıkı sıkıya sarılan Türk Milleti 2014 sonrasında Donanmasının arkasında tek vücut olmuşken Kıbrıs Türkleri de Ersin Tatar önderliğinde safları sıklaştırmakta ve federasyonculara, Birleşik Kıbrısçılara gereken cevabı vermektedir. Geçtiğimiz günlerde Halk TV ekranlarında Ayşenur Arslan ismindeki televizyon programcısı TMT için “Suikastlerle anılan bir örgüt” ifadesini kullanmıştır.
TMT, suikastlerin değil vatan savaşının örgütüdür.
TMT, Kıbrıs Türklerinin hakkını, hukukunu ve onurunu koruyan ve bizzat Kıbrıs Türklerinin bünyesinden çıkmış bir kurumdur. TMT, Kıbrıs Türkünün Kuvay-i Milliye’sidir.
Ayşenur Arslan ve Halk TV’nin bu tutumu sadece tarih bilmezlikle veya çarpıtma ile açıklanamaz. Türkiye 2014’den beri Amerikan Gladyosu ile göğüs göğüse savaşmaktadır. FETÖ’yi ezmekte PKK’yı hendeklerde boğmaktadır. HDP’yi kapatan Diyarbakır Anneleri Türk Milletinin kararlılığını ortaya koymaktadır.
Ayşenur Arslan geniş bir sürecin sonucudur. Mavi Vatan’a militarist denen söylemle, Afrin’de ne işimiz diyen söylemle, Demirtaş neden içerde diyen söylemle arasında bir fark yoktur. Osman Kavala’ya özgürlük isteyen, AB Özerklik Şartını kabul eden, PKK’nın siyasi bürosu HDP’yi muhatap kabul edeni bir mezeye Kıbrıs’ı veren ideolojik duruşun, Kıbrıs Türkünün onurunu koruyan TMT’ye suikastçı demesi doğaldır.
Ayşenur Arslan şahsında somutlaşan muhalefetin son tutumu hallerini ortaya koymaktadır. Ayşenur Arslan’ın bu tavrını 1974 yılında Nikos Sampson dünyaya anlatmaya çalışıyordu. Ayşenur Arslan’nın talihsizliği o zamanlarda Sampson’a yoldaşlık edememesi olabilir. Bu somut durum CHP’nin geldiği ideolojik dönüşümü de ortaya koymaktadır.
1974’de Ayşe’yi tatile çıkaran CHP, 2022’de Ayşenur’u ENOSİS’çi söylemlerle buluşturmuştur ve hatta bir mezeye Kıbrıs’ı vermeyi söylemektedir.
Kim ne derse desin tarih kendi seyrinde akmaya devam edecektir. Ali Kemaller, Sait Mollalar nasıl Kuvay-i Milliye’yi önleyemedilerse Ayşenur Arslanlar, Yılmaz Özdiller de TMT ruhunu yok edemeyeceklerdir. TMT, Türk Milletinin gururudur.
TGB olarak Kıbrıs’ın vatan savaşı sürecinde hayatını kaybeden kahraman Mücahitleri, aziz Mehmetçiklerimizi ve cesur tutumlarından dolayı Dr. Fazıl Küçük’ü, Rauf Denktaş’ı, Kıbrıs Türkünün acısını dindirmek için irade gösteren Türkiye Cumhuriyet Başbakanı Bülent Ecevit’i ve Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan’ı saygı ile anıyoruz.