Türk Mucizesinin Öncüleri

Ülkemizi hak ettiği mertebeye ulaştırmak için var gücümüzle çalışacağız. Atatürk’ün bizlere verdiği görevleri yerine getireceğiz.

Türk Mucizesinin Öncüleri
Naci Önenköprülü
Naci Önenköprülü
YAZAR

Mühendislik, üretimi tasarlamaktır. Var olan donanım ve teçhizat ile eldeki imkanların tamamı kullanılarak maksimum verim elde etmek mühendisliğin birincil koşuludur. Bu zorunluluk yaratıcılığı tetikler. Milletimiz öyle hazineleri içinde barındırıyor ki yokluktan mucizeler yaratmayı bilmiştir. Bu konuda Türklerin hünerleri ders niteliğindedir.

Türk mühendisleri son dönemde yakaladıkları başarı ile ön plana çıkıyorlar. Askeri ve sivil alandaki bu başarı hepimizin göğsünü kabartıyor. Üreten bir Türkiye kurmak için olamazsa olmaz alanlardan biri olan mühendislik, her alanda öncü rolünü üstleniyor. Ülkemiz yıllardan beri üretimden yoksun bir şekilde yabancı ülkelerin teknoloji ve altyapı hizmetlerine muhtaç kaldı. Bizi bu muhtaçlığa mecbur bırakmaya çalışanlar yeri geldiğinde üreten çiftçimizin tekerine çomak soktu, yeri geldi üretmeye çalışan mühendislerimizi öldürdü. Yabancılardan aldığımız ürünleri yerli imkanlarla yapan ya da F- 16’ları yerli donanımlarla geliştirip, beyin çipinin şifrelerini kıran mühendislerimizin nasıl intihar ettiğini (!) veya uçaklarının düştüğünü (!) hepimiz hatırlıyoruz.

Bilimi Araç Edinmek
Bilim öyle bir nimet ki, insanlık dönüp dolaşıp onun yoluna girmektedir. Bilimi rehber edinen toplumlar daima ilerler. Mustafa Kemal Atatürk’ün ülkemizi çağdaş muasır medeniyetler seviyesine çıkarma hedefi ancak bilimin rehberliğinde ulaşılabilir. Bilim dışı uygulamalar bizi yıllarca geriye götürdü. Tarikatlara ve cemaatlere açılan kapılar bilime kapatıldı. Böylece ülkemiz bilimsel çalışmalardan mahrum kaldı. Bu mahrumiyet ekonomik alanda ülkemizi giderek daralttı ve yabancı ülkelere muhtaç bıraktı.

Ekonomik Bağımsızlık
Atatürk’ün muasır medeniyet hedefi, bir yönüyle ekonomik bağımsızlıktır. Yerli sanayisi gelişmiş, üreten ve arasız gelişen bir ülke ekonomik bağımsızlığını kazanmış demektir. Atatürk savaşta kazandığımız bağımsızlığı ancak ekonomik bağımsızlıkla devam ettirebilirsek gerçekten başarılı olacağımızı ifade etmişti. Türk mucizesi diye ifade ettiğimiz 10 yıllık dönemde başardıklarımız takdire şayan bir başarıdır. Ekonomi alanında kazandığımız bu başarıda milletimizin azim ve kararlılığı itici güç olmuştur. Bu başarıyı yakalamak için milletimiz seferber olmuştur. Devlet hem eğitim alanında hem de toplumsal alanda bu seferberliği perçinleyecek çalışmalar yapmıştır. Mustafa Kemal Atatürk tam bağımsızlığın teminatını gençler olarak gördü. Bu yüzden eğitimde, cehaletle olan savaşta en öndeydi.

Kıvılcım Olarak Gidenler Memleket İçin Volkan Oldular
Türkiye’nin, ekonomik bağımsızlık yolunda ilerlerken bu yolun en önde koşuları alnında cumhuriyetin ışığının parıldadığı mühendisler olmuştur. Atatürk’ün yurt dışına eğitim amaçlı “kıvılcım” olarak gönderdiği öğrenciler birer volkan olarak gelmişti. Döndüklerinde bilimin, sanatın ve sanayinin öncüleri oldular. Yerli otomobiller, uçaklar, savunma sanayi hamleleri, tarım ve tekstilde milli hamleler bu dönemde birbiri ardına gelmişti.

Milli Üretimden Kopuş
Devletçi ekonomi ile planlı bir şekilde kalkınma uygulayan Türkiye, Marshall yardımlarından sonra üretmek yerine tüketmeyi tercih etti. Bu yardımlar sonrası Türk mühendislerinin kabiliyet ve yeteneklerini seferber etmek yerine ABD’li mühendis ve teknikerlerle imkanlarımızı yok ettik. Mühendislerimiz, yerli ürenler üretmek yerine ithal edilen ürünlere geliştirme yapmaya kısıtlandılar. Savunma sanayisindeki silah, mühimmat ve uçak vb. ürünlerin beyin bölümüne dokunamadığımız, bakım diyerek tozunu yıllarca tozunu aldık.

Kopuşun Eğitime Yansıması
Türkiye ekonomisinin üretimden koparılması için eğitimim sisteminin de üretimden koparılması gerekiyordu. Üretim ekonomisine sahip ülkelerde eğitim sistemi ülkenin fabrikalarına, üretim alanlarına göre şekillenir. Cumhuriyetin ilk yıllarında bizim ülkemizde de bu şekildeydi. Özellikle tarım alanında eğitim veren ziraat mektepleri açılarak ülkenin tarım alanında kalkınması hedefleniyordu. Ancak üretimden vazgeçiş eğitim sistemini de değiştirdi. Liselerde meslek liselerinin nitelikleri düşürülerek teknik bilgiye hâkim insan yetiştirme merkezlerimiz yok edildi. TUBİTAK gibi kurumlarda bilimle alakası olmayan projeler yarışmalarda birincilikler kazanarak alay konusu haline geldi. Gerçekten gelecek vadeden projeler ise değerlendirmeye bile alınmadı. Devamında bilimsel çalışmaların ve uzmanlaşmanın merkezleri olan üniversitelerin mühendislik fakültelerinin içi boşaltıldı. İhtiyaca göre planlamadığı için her yere mühendislik fakülteleri açıldı. Çoğunun mühendislik eğitimi almayan kişiler mühendislik fakültelerinde akademisyen oldu. Eğitimdeki kalite bu sebeplerden ötürü azaldı.

Türk Mucizesi Küllerinden Doğuyor
Türk mucizesi, her türlü olumsuzluğa karşı fedakârca, kahramanca memleket için çalışanlarla gelmişti. Bugün o mucize yeniden doğuyor. Türk gençleri pırıl pırıl fikirleriyle bu mucizenin öncülüğünü yeniden üstleniyor. Bugün bir gazeteyi açın haberleri göreceksiniz. Memleketin en ücra köşelerinden bilimsel çalışmaları, buluşları, projeleri ile göğsümüzü kapatan gençleri göreceksiniz. Yurt dışında yarışmalarda şanlı bayrağımızı dalgalandıran gençleri göreceksiniz. Terörün kökünü kazıyan ordumuz için yerli üretim savunma sanayini güçlendiren gençleri göreceksiniz. Bunların hepsinin aynı zamana denk gelmesi tesadüf değil.
Türkiye zorunlu olarak Atatürk Türkiye’sine doğru gidiyor. Atatürk Türkiye’si bağımsız milli bir ekonomi ile kurulacak. Bunun altyapısını Türk mühendislerinin ürettikleri dolduracak, yaptıkları projeleri ile dünyada ilkleri gerçekleştiren Türk gençleri dolduracak.

Kurulan Tuzak: Beyin Göçü
Ülkemiz gençlerine kurulan bir tuzak var. Bu tuzak önüne perdeler çekerek, allanıp ballandırarak, sponsorlu reklamlarla kuruluyor. Tuzağa yem olarak biraz dolgun bir maaş ve “rüyalar” ülkesini sunuyorlar. Bu tuzağın hedefinde Türk gençleri var.
Sistem umutsuzluğu, karamsarlığı bizlerin gözlerine sokuyor. “Bu ülkeden hayır gelmez”(!) Halbuki gerçekten öyle mi? Yoksa insan nasıl bakarsa öyle mi görür?
Aklıma Yaşar Kemal’in “İnsanoğlu umutsuzluktan umut yaratandır” sözü geliyor. Pek çok kez görmedik mi bunu? Yokluk içinde bu ülkeyi kurtaran Mustafa Kemal de, yeni kurulan cumhuriyette büyütülen Türk mucizesinde. Bu topraklarda umut her zaman vardır. Umudu yeşertecek olanlara ihtiyaç vardır. Bizler bu umudu yeşerteceğiz. Yurt dışında sunulan “balon” güzelliklere karşı ülkemizde gerçek güzellikler yaratacağız.

Sonuç Yerine Birkaç Öneri
• Liselerde bilimsel projelerin önünün daha da açılması gerekmektedir. Herkeste keşfedilmeyi bekleyen bir cevher vardır. Buna yönelik özel çalışmalar yapılmalıdır. Yapılan projelere maddi ve manevi destek artırılmalıdır.
• Üniversitelerin akademik kadroları kuvvetlendirilmelidir. Yeterli vasıflara sahip olmayanlar değil alanında uzman kadrolara yer verilmelidir. Türkçe bilimsel çalışma yapılması teşvik edilmelidir. Bilimsel çalışmalara üniversite öğrencileri ortak edilmelidir.
• Büyük bir yüksek teknoloji atılımı yapılmalıdır. Yüksek katma değer sağlayacak, gelişme hızımızı artıracak, topyekûn kalkınma ve millî savunma sanayisinin geliştirilmesi amacıyla özel istihdamlar sağlanarak yüksek teknoloji atılımı yapılmalıdır.
• Teknoparkların donanım ve yönetim olarak kuvvetlendirilmesi gerekmektedir. Teknoparklar gençlerin kullanımına ve hizmetine sunulmalıdır. Teknoparklar bir üretim merkezi haline getirilmelidir.
• Milli yazılım çalışmaları yapılmalı bankacılık, eğitim, ticari ve özellikle stratejik sektörlerde milli yazılımlar geliştirilmelidir. Milli işletim sistemimiz “Pardüs” geliştirilmeli, kullanımı yaygınlaştırılmalıdır.
• Beyin göçünü önlemek amaçlı gerekli çalışmalar yapılmalıdır. Gelecek kaygısının giderilmesi için gerekli altyapı çalışması yapılmalıdır. İmkanlar seferber edilmeli, fırsatlar yaratılmalıdır.

Bu topraklar dünyanın en verimli toprakları, bu millet dünyanın en fedakâr en yüce gönüllü milleti. Bu milletin evlatları olarak bu ülkeyi hakkettiği mertebeye ulaştırmak için var gücümüzle çalışacağız. Atatürk’ün bizlere verdiği görevleri yerine getireceğiz.

Naci ÖNENKÖPRÜLÜ
TGB GYK ÜYESİ
BİLİŞİM SİSTEMLERİ MÜHENDİSİ

 

Tarih:
Diğer Haberler