Türkiye’de Aydınlanmanın Tohumları: Cumhuriyet Devrimi

Cumhuriyet devrimleri ilmek ilmek işlenirken de en hayatın içinden olan insanlık birikimi sanatın kuvvetinden yararlanılmıştır.

Türkiye’de Aydınlanmanın Tohumları: Cumhuriyet Devrimi

YAZAR

Cumhuriyetimizin ilanına kadar olan süreçte yeni bir yönetim şeklinin hazırlıkları yapılmıştır. Bu dönem içerisinde ve sonrasında atılan adımlar yalnızca bir siyasi rejim değişiminin olmadığını göstermektedir. Cumhuriyet Devrimi’nin önderi Mustafa Kemal Atatürk, emperyalizme karşı canla başla verilen savaşın zaferinin ardından toplumsal alanlarda da yenilikler yapılma zorunluluğunu görmekteydi. Çünkü kazanılmış bir savaşın birikimiyle birlikte yeni bir toplum yaratmak ancak çok yönlü olursa amacına ulaşır. Cumhuriyet Devrimi’nin tohumlarını bu topraklara ekmek için de kuşkusuz ki sanatın toplumsallığı kullanılmıştır. Yani devim fikirlerinin yayılması sanatla, dolayısıyla kültür devrimleriyle sağlanmıştır.

Çağdaş Bir Topluma Doğru Atılan İlk Adımlar
Cumhuriyetin ilanından hemen sonra kültür-sanat alanlarında çalışmalar da başlamıştır. Emperyalizme karşı olan savaşın sonucunda egemenlik haklarını da kazanmış olan Türk halkının önünde şimdi de aydınlanma vardır. Nitekim savaşla başlamış hiçbir devrim kültür alanında köklü değişiklikler olmadığı; milli bir kültür yaratılmadığı sürece tamamlanmış sayılamaz. Düşman tehdidini ortadan ordusuyla kaldıran Türk milleti bu sürecin kültürel değişikliklerle birlikte içinde bulunmuştur. Cumhuriyetin ilanından kısa bir süre sonra Muzikayı Hûmayun devamı olan Saray Orkestrası Ankara’da çeşitli konserler vermeye başlar. Sonrasında Saray Orkestrası Riyaseti Cumhur Filarmoni Orkestrası ismini alarak Ankara’ya taşınır. Mustafa Kemal Atatürk, İstiklal Marşı’mızın bestecisi Orkestra Şefi Osman Zeki Üngör’le görüşmüştür. Henüz Harf Devrimi bile yapılmamışken çağdaş müzik eğitiminin temelleri atılır. 1 Kasım 1924’te Üngör’ün yönetiminde Musıkî Muallim Mektebi açılır. Bu kurumda çağdaş sanatçıların yetiştirilmesi esas alınmıştır. Bugünkü sanat okullarının temellerini oluşturan ilk çalışmalar yine bu kurumda başlamıştır. Müzik yalnızca üniversite çağındaki talebeler için değildi elbette. Cumhuriyet Devrimi’nin siyasi felsefesi sanatı da zincirlerinden koparmış, halkla buluşturmuştur. Bunun en büyük örneklerinden biri de kurulan İstanbul Şehir Bandosudur. Birçok kasabada bu bandoya benzer topluluklar oluşturuldu. Sanat yalnızca bir zengin uğraşı olmaktan çıkarılmıştır. Türk halkı büyük insanlık birikimiyle kavuşturuldu. Cumhuriyetin müzik alanındaki en büyük kazanımları halkın sanat üretimine katılmasının yanı sıra halka mal olan sanatçılarıdır. Genç yaşta müzikle büyüyen yurtdışında eğitimini tamamlayarak ülkesine dönen 5 efsaneleşmiş bestekar en büyük Cumhuriyet müzik değerlerindendir.

Türk Uygarlığının Dünya Müziğiyle Harmanı
Genç Cumhuriyet’in kuruluşunda isminden çokça söz ettiren o 5 önemli bestecimiz; Ahmet Adnan Saygun, Ulvi Cemal Erkin, Cemal Reşit Rey, Hasan Ferit Alnar, Necil Kazım Akses’tir. Farklı kültürlerden gelen, farklı eğitimler alan bestecilerimizi “Türk Beşleri” yapan etken Türk uygarlığı olmuştur. İmparatorluk öncesindeki epik müzik birikiminin ardından gelen Saray Müziği kültürü ve sonrasında onu izleyen halkçı toplumcu sanat felsefesi Cumhuriyet müziğine kaynaklık etmiştir. Yürek dağlayan nağmeler Batı müziği enstrümanlarıyla uyarlanmıştır. Türk halkının en mutlu, en hüzünlü zamanlarına tanıklık eden müzik kültürüne farklı ritimlerle ve enstrümanlarla yeni bir soluk gelmiştir. Ulvi Cemal Erkin; geleneksel ezgileri yeni beste teknikleriyle birleştirmiştir. Cemal Reşit Rey ise Türk halkını çok sesli müziğe operetler ve revülerle tanıştırmıştır. Farklı beste tarzlarını ve motifleri Türk Beşleri olarak birleştiren kuvvet ise Cumhuriyet müziğinin kültürel amaçlarıdır. Türk halkını çağdaşlaşma yolunda ilerleten sanat felsefesi müzik alanındaki derlemeleri ve birikimi de elbette arttırmıştır. Müzik halkın günlük yaşamında her zaman bulunsa da çağdaş müzik derlemeleri saraydan kasabalara ulaşmıştır.

Saray Halılarından Halk Toprağına İnen Tuvaller
Cumhuriyet devrimleriyle birlikte halkla buluşan tek sanat alanı elbette müzik olmamıştır. Ayağı bu topraklardaki Cumhuriyet aydınlarımız her fırça darbesinde toplumsallığı işlemiştir. İhtişamlı kıyafetleriyle tasvir edilen cariyelerin devri kapanmış, yün eğiren cefakâr, çalışkan Anadolu kadınları işlenmiştir tuvallerde. Bazen “vira bismillah!” diyerek ağlarını atan balıkçıları bazen de yanı başında kırptığı koyunuyla birlikte kışa yün eğiren kadınları işlemiştir tablolarında Cevat Dereli. Cumhuriyet kültürüyle yetişmiş ressamlarımızın boyaları durgunluğa akmaz! Çünkü halk üretendir, hareketin ve hayatın içindedir. Yılgınlık, tükenmişlik nedir bilinmez köylünün hayatında. Türk köylüsü Refik Epikman’ın omzunda üzüm kelteri taşıyan kadınıyla, topladığı çalı çırpıları ocak yaparak karnını doyuran çekik gözlü Yörük çocuklarıyla vardır. Köy evlerini, topraktan yolları değiştirmez Cumhuriyet ressamı. Çünkü al yanaklı köylü çocuklarını, kara gözlü cevval Anadolu kadınlarını, gün doğmadan karınca gibi çalışan çiftçileri de yaratan yine bu fiziksel koşullardır. Halk anlatılabilir mi emek, cefa ve feda olmadan? Türk köylüsünün baş tacı edildiği Cumhuriyet birikimi de elbette böyle yansımıştır tuvallere. Hareketiyle, enerjisiyle ve emekçiliğiyle…

Alafranga Eğlence Mekanları Yerini Coşkulu Meydan Kutlamalarına Bırakıyor
Halkın sıradan hayatındaki hareketlilik sanatı etkilerken şehir yaşamında da ihtiyaçları artırmıştır. Halkın tiyatro, sinema ve konserlere teşvik edilmesiyle ve sanat alanındaki toplumsallaşmayla birlikte Cumhuriyet mimarisi de gelişmiştir. Gösteriş ve israftan uzak, kullanışlı kurum binaları Erken Cumhuriyet’le birlikte artmıştır. İmparatorluğun son dönemlerindeki bireyci şehir yaşantısı yerini vatandaşların bir arada ve toplumun içinde bulunduğu bir yapıya bırakmıştır. Şehir hayatındaki gelişmişlikler köylere aktarılırken köy hayatındaki “imece” de şehir hayatına işlenmiştir. Üzüntüsünü, kederini paylaşarak azaltan köylü halk eğlencesini de birlikte yaşamaktadır. Batı sömürüsüyle yozlaşan, kentlerdeki eğlence hayatında da Cumhuriyet kültürünün etkisiyle büyük değişimler yaşanmıştır. Özellikle İmparatorluğun son dönemlerinde artan -çoğu gayrimüslimlere ait- eğlence mekanları da Cumhuriyet ile millileştirilmiştir. Fakat Osmanlı’nın yükseliş dönemlerinde oluşan esnaf ve zanaatkarların da hünerlerini sergilediği, önemli günlerde yapılan panayır kavramı korunmuştur. Üretim odaklı bir ekonomi programının benimsenmesi bu tür şenliklere üreticilerin katılımını da arttırmıştır. Cumhuriyet kültürü bu şenliklerin saray için değil halk için önemli olan günlerde yapılmasını sağlamıştır. Dolayısıyla toplumu bir araya getiren dini, milli bayramlar kültür alanındaki değişikliklerle daha bütüncül ve coşkulu bir yapıya sokulmuştur. Şehir meydanlarında bandolar halktaki bayram heyecanını arttırırken dans ve tiyatro gösterileri de milli eğlence tarzını yaratmıştır. Türk halkının Batılı eğlence mekanlarında dayatılan eğlence kültürüne karşı, boş zamanda vakit geçirilebilecek park, bahçe ve lokanta çalışmaları bu dönemde artmıştır.

Fikri Hür Vicdanı Hür Gençlik Cumhuriyet’in Bekçisi
Fiziksel koşullar durumları etkiler. Fakat ihtiyaçlar da yine fiziksel koşullardan doğar. Türkiye Cumhuriyeti yeni bir geleceğin inşasına başlamışken bu noktadan doğan ihtiyaçlar ve talepler de mevcut koşullar içerisinde karşılanmıştır. Türk milletinin zorlu süreçlerden geçerek elseverliğini, fedakarlığını gösterdiği savaşta emperyalizm mağlup olmuştur. Cumhuriyet devrimleri ilmek ilmek işlenirken de en hayatın içinden olan insanlık birikimi sanatın kuvvetinden yararlanılmıştır.
Türkiye yine aynı zorlu süreçlerin içerisinden geçiyor. Emperyalizmin türlü ortaklarına karşı verdiği savaşı yine Türk milletinin azim ve kararlılığı kurtaracaktır. Bu kararlı tavrı tıpkı Cumhuriyetimizin cesur aydınları gibi göğüsleyen sanatçılarımızın da kendilerine bu görevi çıkarmaları şarttır. Cumhuriyetimizin 98. Yıldönümüne sayılı günler kala Türk gençliği olarak bizlerin görevi de “fikri hür, vicdanı hür” gençliği bir araya getirmektir. Aynı Cumhuriyet ruhuyla Mustafa Kemal Atatürk’ün önderi olduğu zorlu süreçlerdeki gibi vatan savunmasında bizler de en öndeyiz!


Kaynakça:
1) https://www.aydinlik.com.tr/cagdas-sanatimiz-da-cumhuriyet-le-dogdu-kultur-sanat-ekim-2019
2) https://www.aydinlik.com.tr/haber/turkiye%E2%80%99sanatcilar-kultur-sanat-emekcileri-199908
3) https://www.aydinlik.com.tr/cumhuriyet-aydinlanmasinin-sanatcilarindan
4) Türk Resminin Önemli Temsilcilerinden: Mahmut Cûda — Antikalar.com
5) https://www.istanbulsanatevi.com/turk-ressamlar/refik-epikman-hayati-ve-eserleri-1902-1974/
6) https://www.istanbulsanatevi.com/sanatcilar/soyadi-d/dereli-cevat/cevat-dereli-1900-1989/
7) Çedikçi T., EĞLENCE SEKTÖRÜNÜN ÜLKE EKONOMİSİNDEKİ YERİ: BİR UYGULAMA
ÖRNEĞİ, MÜZİKALLER. (2008) İSTANBUL KÜLTÜR ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ.

Tarih:
Diğer Haberler