UĞUR MUMCU: GÜDÜMLÜ FÜZE

Uğur Mumcu'nun Kaleminden 25 Yıl Önce Bugün yazı dizisi 3. yazıyla devam ediyor.

UĞUR MUMCU: GÜDÜMLÜ FÜZE

Ege Denizi’nde NATO’nun planlı tatbikatlarına katılan “Saratoga” adlı Amerikan uçak gemisinden ateşlenen güdümlü mermi, “Muavenet” muhribine isabet ediyor, gemi komutanı yarbay, bir teğmen, bir astsubay ve iki erimiz şehit oluyorlar.

Genelkurmay, kazanın tatbikatın “fiili atış eğitimi olmayan bir safhasında” meydana geldiğini açıklıyor.

Güdümlü füze durup dururken nasıl ateş alır? Buna anlamaya olanak yok.

Bu bir “kaza” diyelim. Peki Güneydoğu’daki PKK saldırılarının Körfez Savaşı’ndan sonra sınır güvenliğimizi sağlamak üzere kurulduğu ileri sürülen “Çekiç Güç”ün bölgede konuşlanması ile birlikte yoğunlaşması da mı “kaza”dır?

“Çekiç Güç”, bölgede oluşan bir Kürt devletini korumak ve kollanmak amacıyla kuruldu. PKK terörü de Çekiç Güç’ün kurulmasından sonra azalmadı, tersine büyük bir tırmanışa geçti.

Bu bir rastlantı mıdır? Bu gibi olaylar, tek nedene, tek kuruluşa, tek örgüt ve tek koşula bağlanarak açıklanamaz. Çekiç Güç, olaylar zincirinin yalnızca bir parçasıdır. “Çekiç Güç” sorunu, yaşanan son olayların ışığı altında yeni baştan değerlendirilmelidir.

Bu Bir Savaş:

PKK, 29 Eylül günü Şemdinli’de uğradığı büyük kayıplara karşın bir misilleme yaparak, Bitlis’in Cevizdalı köyünü bastı; kadın, çoluk çocuk demeden 40 yurttaşımızı öldürdü.

PKK, bu saldırılarını sürdürecek. Bugünlerde PKK’nın yurtdışındaki temsilciliklerimize ve büyük kentlerde akla gelebilecek kişi ve kuruluşlara saldırılar düzenlenmesi kimse için sürpriz olmamalıdır. Ve önlemler bu olasılıklar göz önünde tutularak, alınmalıdır.

PKK, silahlı ayaklanmayı, 1984 yılı 15 Ağustos günü başlattı. 1992 yılını da ayaklanma yılı alan etti. Gerçekçi olalım: İçinde yaşanılan süreç bu.

PKK ile savaş bir iki günde bitmez; savaş uzun sürecek.

Etnik Yapı:

Türkiye’de yasaklar nedeniyle Güneydoğu bölgesinde etnik yapı gereği gibi araştırılmadı. 1965 sayımından sonra da yurttaşlara “ana diliniz nedir” sorusu sorulmadığı için ülkede Kürt sayısını bilmeye de olanak yok.

Biz, yasak üzerine yasak koyarken eloğlu bu konuları araştırmış!

Almanya’da Wiesbaden Üniversitesi tarafından 1989 yılında Peter Alford Andraws adlı bir araştırmacı imzasıyla “Ethnic Groups in the Republic of Turkey” adlı bir kitap yayımlanmış. Bu kitapta, hangi etnik grupların hangi il ve ilçelerde yaşadığı tek tek veriliyor.

Kitaptan öğrendiğimize göre Türkiye’de “Zaza” adlı etnik grup, Diyarbakır’ın Lice ve Çermik, Bitlis’in Mutki, Şanlıurfa’nın Karacadağ, Mardin’in Derik, Malatya’nın Pötürge, Erzurum’un Hınıs ve Siirt’in Baykan ilçelerinde yaşıyor.

Bir kısım Zazanın mezhepleri Sünni ve Şafi. Alevi Zazalar da var. Alevi Zazalar daha çok Erzincan, Malatya, Tunceli ve Erzincan illerinde yaşıyorlar. (s. 120-121) Tunceli’de 147 Alevi Zaza köyü var. 1965 sayımına göre Türkiye’de 147 bin 707 kişi Zazaca konuşuyor.

Ziya Gökalp’in “Kürt Aşiretleri Hakkında Sosyolojik Tetkikler” başlığı ile yayımlanan incelemesinde Kürtler, beş kavme ayrılıyor: Kurmanç, Zaza, Soran, Güran, Lur (s.24)

Gökalp, bu dilleri konuşanların birbirlerini anlamadıklarını yazıyor.

Bölgede başka etnik gruplarda var. Örneğin Arap kökenliler var, Yezidiler var.

1965 sayımına göre Türkiye’de toplam nüfus 31 milyon 391 bin 207 iken ana dili Kürtçe olan yurttaş sayısı 2 milyon 180 bin 721.

Güneydoğu’da Türkler, Kürtler, Araplar yıllardır hep birlikte yaşıyorlar. Kürt kökenli yurttaşlar da Türkiye’nin her köşesinde yaşıyorlar. Örneğin İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de yaşayan Kürt sayısı, belki de Diyarbakır, Şanlıurfa, Şırnak ve Hakkari illerindeki Kürt kökenli yurttaşlarımızın sayılarından kat kat fazladır.

Bölgede tek dil, tek ırk, tek mezhep, tek din egemen değil.

Irklar, mezhepler,, aşiretler karmaşası bölgenin sosyolojik yapısını oluşturuyor.

Bu yapıdaki bir toplumda “Güneydoğu Kürtler’indir, Kürtler’i de PKK temsil eder” mantığı, ülke genelinde Türk-Kürt çelişkisi ve düşmanlığı yaratarak Türk’ü Kürd’e, Kürd’ü Türk’e düşman ediyor.

(Cumhuriyet, 3 Ekim 1992)

tgb.gen.tr

Tarih:
Diğer Haberler