Unutulan Mahalle Kokusu

TGB Genel Başkan Yardımcısı Cemil Gözel yazdı...

Unutulan Mahalle Kokusu

YAZAR

İki yıl Söke’de Yenikent Mahallesi’nde yaşadık. Taşınmamızın ilk günü apartmanın önünde oynayan çocukların arasına karışamadığımı, yabancılık çektiğimi, derin bir yalnızlık ve pişmanlık yaşadığımı hatırlıyorum. Daha sonra güzel arkadaşlarım oldu. Söke’den ayrıldıktan sonra bir-iki sene daha görüştük, sonra kaybettik birbirimizi. Kim bilir neredeler şimdi?
Ben mahalle kültürünün ne demek olduğunun, kentlerin mahallelerle soluk alıp verdiğinin ayırdına Söke’de vardım. Muğla’da yaşadığımız mahalle hayatının samimiyeti ve sıcaklığı da hafızamdaki yerini koruyor. Ancak Söke’deki kısa yaşamımın Muğla’ya kıyasla bir farkı vardı: hayatımı başkaları için ilk kez Söke’de tehlikeye attım.


Komşumuz apartmanın çatısında güvercin besliyordu. Fakat o güvercinler hepimizindi, tüm mahallelinindi. Güvercinlerden birinin tüyü kopsa, hepimizin canı yanardı. Güvercinlerin takla atışları, gökte süzülüşleri, yem vakti yeme üşüşmeleri gözlerim önünde hala. Günün belli saatleri çatıya çıkar ve güvercinleri hayranlıkla seyrederdim.


Bir gün güvercinlere bakmak için çatıya çıktığımda, onları çalmak için kümesi açmaya çalışan 3 gençle göz göze geldim. Beni fark edince yan apartmanın birleşik olan çatısına atladılar ve kaçmaya başladılar. Ben de kovalamaya başladım. Onlar 3 kişiydiler ve yaşları benden büyüktü. Kaçmayıp üzerime atlasalar, ömrümün ilk ve en fena dayağını yemiş olacaktım.


Mahalle yaşamı benim zihnimde komşunun güvercinleri için canını tehliye atabilmektir. Günümüzde komşunun evine hırsız giriyor kılımızı kıpırdatmıyoruz!
Sabahları kahvaltı yaparken Ekmek Teknesi dizisinin eski bölümlerini açıp izliyorum. Bugün ev arkadaşım sordu: ne buluyorsun bu dizide?
Küresel merkezler şehirlerimizi çöplüklere çevirdiler. Adına da metropol diyorlar. Çöplüğe ilk üşüşen “kurnaz” ancak ayakta kalabiliyor. İnsanlar ise büyük alışveriş merkezlerinin kasalarında sıra bekleyen mekanik düzeneklere dönüştü. Süpermarketten yaptığı alışverişin poşetleriyle mahalle bakkalının önünden geçerken mahçup olan kalmadı pek. Veresiye defterleri bir daha açılmamak üzere kapandı. İnsanların bedenlerine banka numaraları damgaladılar. Herkesin bir “numarası” var!


Mahallelerimizi bizden lokma lokma kopardılar. Şimdi mahalle dedikleri metropol çöplüğü. Çocukları evlere kapattılar. Bilgisayar ve televizyon başında çürümeye terk ettiler. Ben çocukken peşinden koştuğumuz plastik top, gül dikenine çarpınca patlardı. Mahallemizdeki bu “patlama” hepimizi hüzne boğardı. Çünkü ikinci bir top alacak paramız olmazdı genellikle. Şimdi şehirlerimizde bombalar patlıyor! Şimdi şehirlerimiz patlıyor!
Mahallelerimizi bizden lokma lokma kopardılar. Şehirlerimizi patlatmaya, mahallelerimizi çöplükleştirerek başladılar.


Bu çöplüğün içerisinde bir dakika durup düşünmek, başını gökyüzüne çevirip takla atan güvercinleri düşlemek, karşılıksız verilen emeğin huzurunu yaşamak, bir plastik topun peşinde koşturmak, pantolonların dizlerini yırtmak, yara bere içinde kalmak… Apartmanın önünde dikilip “anneeee!” diye bağırsam, pencereye çıkar mı? Yeni bir top almak için istediğim parayı pencereden atar mı? Biraz geciksem, balkona çıkıp bana kızar mı?
Ekmek Teknesi dizisinde ne mi buluyorum? Komşunun güvercinleri için canını tehlikeye atma erdemi… Ve bu erdemi yeniden ayağa kaldırma direnci…

 

Cemil Gözel

TGB Genel Başkan Yardımcısı 

 

Tarih:
Diğer Haberler