Ya İstiklal'de Bomba Patlarsa?

Vizesiz Avrupa’ya çıkma hayali kurarken evden çıkmaya çekinen bir toplum olduk.

Ya İstiklal'de Bomba Patlarsa?

YAZAR

Vizesiz Avrupa’ya çıkma hayali kurarken evden çıkmaya çekinen bir toplum olduk. Hoş çok ta severiz; İzdivacı, Survivor’ı, hayatta yaptığı en güzel şey Tarkan taklidi iken kendini Yetenek Sizsiniz jürisinde bulan yeteneksizi. Televizyon programları hayatımızı esir almışken, Orta Oyuncular’ı izlediğimiz Ses Tiyatrosu ile Devlet Tiyatrosu Küçük Sahnenin arasında patladı bomba. Önce bombayı patlatan öldü, en son yerde çırpınan güvercin. İki buçuk yaşındaki Asya bebeğin çığlıkları sıçradı film sahnelerinde görmeye alışık olduğumuz Atlas Pasajının pirinç tabelasına. Ama en çokta İstiklal öldü.


Türkiye’nin meydanlarında bombalar patlamaya ne yazık ki devam ediyor. Fakat en son Ankara patlamasından sonra bombalar daha çok zihinlerde patlatılmaya başladı. Korku ve gerginlik havası bir çok kişiye aşılandı. Sosyal medya da sürekli benzer haberleri görmeye başladık; “Bir günde 60 ayrı noktada bombalı saldırı olacak”, asker amcam, polis dayım söyledi tarzı mesajlar ve ses kayıtları. PKK’nın Ankara katliamından sonra bilinçli bir gerginlik ve korku havası yayılmaya çalışıldı. Aslında atılan tüm bu mesajlar ve paylaşılan haberler İstiklal’de patlayacak bombaya ve sonrasına yani bu günlere hizmet ediyordu. Bu istihbarat karmaşası arasında göze çarpan bir tanesi vardı ki o kaynak aslında altı ay öncesinden bombanın nerde patlayacağını işaret etmişti. Tam da Henri Barkey’in ( CIA Orta Doğu Sorumlusu) dediği gibi İstiklal’de patladı. Henri Barkey “ya İstiklal’de bomba patlarsa” demişti. Şimdi o sorunun cevabını yaşıyoruz. Günlerdir yayılan istihbarat kirliliği Henri Barkey’e hizmet ediyormuş aslında.


Evim patlamanın olduğu yere çok yakın. Saldırı haberi internete düşer düşmez telefonum ard arda çalmaya başladı. Her arayan telaşlı seslerle durumumu soruyor kapatmaya yakın aynı telaşlı sesler “aman evden dışarı çıkma”, “aman dışarılarda fazla gezme” diye sıkı sıkıya tembihliyordu. Ben ise bombalı saldırı gerçekleşmeden hemen önce başladığımız tiyatro çalışmasına saldırının şokuyla ara vermiş civarda oturan arkadaşlarımın durumunu kontrol edip tiyatro çalışmasına devam etmek düşüncesindeydim ki öyle de oldu. ABD kaynaklı terörün –bunun adı IŞİD de olsa PKK da TAK da- tek bir hedefi var; Askerimizi ve polisimizi dize getirmek ve hendeklere gömülen, kara gücüm dediği PKK ve YPG’yi kurtarmak. HDP ve CHP’li bazı milletvekillerinin başını çektiği barış bloğu ilk projeydi aslında. Proje tutmayınca barış güvercinlerini de öldürdüler. Şimdi barış bloğunda yer alan kurumları iyi gözlemlemek lazım. Ankara’da patlama oldu yapılan açıklamalarda ve gazete manşetlerinde terör örgütü PKK’nın adını anan yok. Hatta öyle ki gazetelerde terör kelimesi yok! Fakat patlamayı IŞİD gerçekleştirince teröristin adı soyadı bile yazılmış manşetlerde.

Yine siyasi partilerin yaptıkları açıklamalarda da benzer durumu görüyoruz. Hedef alınan terör örgütünden çok polis, asker ve devlet. Hatta bununla yetinmeyip Türkiye’yi teröre teslim eden manşetler dahi oldu.

 

İstiklal’den Vazgeçmeyeceğiz!!
 

Eve dönerken Taksim Meydan’ında bir sessizlik hakimdi. Ne taksicilerin sıra kavgası ne de sabırsız tur minibüslerinin kornası. Meydan sessizliğe bürünmüştü. Merak edip İstiklal Caddesi’ne girdim, cumartesi günü saat:20.00. Bütün dükkanlar kapalı. Galatasaray Lisesi’ne kadar yürüdüm ne suratımıza suratımıza baloncuk üfleyen seyyar satıcı ne de yanık kestane kokusu hiç biri yoktu cadde de. Ara sokaklara girdim lokantalar, cafeler, barlar, börekçiler hiç biri yok yerinde. Atlas Pasajı önünde Beyoğlu esnafı mumlar yakmış “korkmuyoruz, burdayız, alışmayacağız!” yazılı pankartları bırakmış, kepenkler kapalı!

 

Eve dönüyorum kazancı yokuşu bomboş. Sadece bizim market açık. Bişeyler almaya giriyorum iki de konuşuruz diyorum ama, elleri poşet dolu, “abim her yer kapalı herkes evde sabahtan beri sipariş taşımaktan kollarım uzadı diyor ve ekliyor benim bunları yetiştirmem lazım sen istediğini al bir daha ki sefere hallederiz” diyor ve koşarak uzaklaşıyor. Eve gidiyorum interneti kurcalıyorum, tiyatrolar iptal, gösteriler, operalar. Tatil olan okullar var, okulun sosyal medya adresine eğitime ara verilsin serzenişleri. Neyse ki televizyonda hala Survivor var.

Bugün hain saldırının gerçekleşmesinin üstünden üç gün geçti. Asya bebek hala yoğun bakımda, Kadıköy, Beşiktaş, Taksim bomboş, marketçi biraz rahatladı ama İstiklal hala sessiz. Korku duvarlarımızın arkasına saklandık. Yaratılmak istenen ortamın birer parçası olduk. Korkmuyoruz kararlıyız demek yerine İstiklalimizi Henri Barkey’lere, PKK’ya, IŞİD’e, onların hayalindeki Cumhuriyet’e, onların Sözcülerine ve onların Gündemlerine teslim ettik.

Şimdi İstiklalimizi yeniden kazanma vakti. Korku imparatorluğunu, önümüze örülen korku duvarlarını yıkıp, gelen amca, dayı istihbaratlarına bir “hadi ordan!” deyip özgürleşme vakti. Terörün hiçbir türlüsüne teslim olmayacağımızı gösterme vakti. Askerimizin ve polisimizin yanındayız! Birlik ve bütünlükten yanayız.  Türkiye’nin meydanlarını, caddelerini teröre teslim etmeyeceğiz! İstiklal’den vazgeçmeyeceğiz!!

Tarih:
Diğer Haberler