Yalan Hikâyelere Karşı Kendi Tarihimize Sarılmak

Yalan Hikâyelere Karşı Kendi Tarihimize Sarılmak
Erol Aslan
Erol Aslan
AKıL FiKiR KULüBü ÜYESi

 

Bazı filmler bir amaç doğrultusunda çekilerek devletlerin tarihlerini, ordularının elde ettiği zaferleri, bilime sundukları katkıları veya dünyaya vermek istedikleri mesajı insanlara taşıyan birer yapım özelliği gösterirler. Birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de filmlerin halkımız tarafından yoğun şekilde izlendiğini orada geçen konulara ve kahramanlara ilgi duyulduğunu görmekteyiz. Bugün yerli ve yabancı birçok film yapılmakta ve insanları etkilemektedir. İnsanların bilinçlerine çeşitli fikirler filmler ve yapılan yayımlar sayesinde olumlu veya olumsuz bir şekilde yerleşmektedir. Peki izlediğimiz bu filmler bizi nasıl etkiliyor? Bize hangi mesajları veriyor? Bu yapımlara nasıl bir tavır almak gerekli? Bunun üzerine düşünelim.

Tarih Avrupa’yla mı başladı?
Örneğin bize yıllardır medeniyetin beşiği olarak öğretilen, bilimsel araştırmaların ve gelişmelerin merkezi olarak anlatılan Avrupa’ya hepimiz hayran kalmışızdır. Avrupa’yı öyle bir medeniyet olarak anlatırlar ki sanki bilimsel araştırmalar ve gelişmeler noktasında başka çalışma yapan medeniyet yoktur. Avrupa, yapılan bu propagandayla bize sadece bilimin beşiği olarak gösterilmiyor, buna ek olarak yaptığı filmlerle Asya halklarını geri kalmış ve insanlıktan çıkmış olarak gösteriliyor. Evet, son yüzyılda Avrupa’nın bilimsel çalışmalar noktasında insanlığa katkı sunduğu su götürmez gerçektir. Fakat bu bilimlerin atası olan, bilimsel çalışmaların köklerini dünyaya atan İbni Sinalar, Harezmiler, Gazaliler, Piri Reisler bu topraklarda yetişmiş ve tıptan matematiğe birçok alanda dünyada bilimin gelişmesine katkı sunmuşlardır. Günümüz dünyasında da bilimsel çalışmalar ve katkılar Batı’dan tekrar Avrasya devletlerine geçmiş ama yapılan propagandayla birlikte bunları görmemiz zorlaşmıştır. Biz Avrupa’yı bazıları gerçek bazıları hayal olmak üzere birçok bilimsel gelişmeyle anarken, kendi tarihimizde başarıları olan çok az ismi tanıyor ve yaptıklarını biliyoruz. Yani kendi savaşçılarımızın efsaneleri yerine başka savaşçılara hayran oluyoruz. Bilimin doğduğu topraklarda yatan cevheri unutup Avrupa’nın bizlere çizdiği yolu yaşıyor ve oraya hayran olmaya devam ediyoruz. Bu filmlerde verilen algı bizi tarihimizle veya büyük insan birikimimizle buluşturmuyor tam aksine bizi o birikimden ve tarihten uzaklaştırıyor.

Yalanlar Tarihi
Filmler sadece olmuş tarihi olayları bizlere göstermez veya kurguları anlatmaz. Tarihte yaşanan olayları yeniden yazarak insanlara aktarabilir. Mesela Vietnam Savaşı’nda genel olarak karşılaştığımız en belirgin vurgu ABD’nin savaştaki kahramanlıkları ve başarılarıdır. Aslına bakarsanız bu savaş ABD’nin büyük hüsrana uğradığı, Vietnam halkının kahramanlıklar yazdığı savaştır. Fakat biz filmlerde tam aksini görüyoruz. Bununla birlikte tarihi yanlış okuyoruz. Sistem bize kazanılmayan savaşları büyük zaferler gibi gösterebilirken, büyük kahramanlıklar verilerek kazanılan savaşları hiç olmamış gibi öne çıkartmayabiliyor. Mesela büyük mücadeleler vererek kazandığımız Çanakkale, Kut’ül Amare savaşlarında Türk milletinin gerçekten elde ettiği zaferleri tam anlamıyla dünyaya öğretebilmiş değiliz.

Emperyalizm, işgal ettiği topraklarda yaşananları bize öyle bir gösterir ki işgale karşı direnen mazlumları terörist ve halka zulmeden insanlar olarak görürüz. ABD askeriyse o zulme son vermeye çalışan barış güçleri olarak görürüz. Biz de filmin akışı ve yapımı içerisinde bir anda ABD askerinin safını tutarken kendimizi buluyoruz. Hatta ülkesinin bağımsızlığı için direnen halkın yenilgisini arzuluyor ve filmin sonunda ABD savaşı kazanınca sevinçlere boğuluyoruz.

Fakat bu filmler bize ABD’nin Vietnam'a Napalm bombasını görmeyiz, Irak'ta kadınlara ve çocuklara yaptığı tecavüzleri, Kore’de kurşuna dizdiği masum insanları, Japonya’ya attığı bombayla dümdüz etmesini göstermez. Ama gözdağını verir.

 

Kendi Tarihimizi Yazalım

Geçmiş elbette yaşanmışlıklar bütünüdür. Fakat en önemlisi bu yaşananların ve bununla beraber tarihin ne kadarına hâkimiz ve onları ne kadar öne çıkarıyoruz sorusudur.

Biz zaferlerimizi göz önüne çıkarmalı, sahip çıkmalı ve göstermeliyiz. Yalan kahramanlara karşı gerçek kahramanları göz önüne çıkartmalıyız. Hayali zaferlere karşı gerçek zaferleri öğrenmeliyiz ve öğretmeliyiz.

 

Medya yoluyla yoğun bir şekilde yürütülen emperyalist propagandaya karşı harekete geçmek elbette gereklidir. Bunu RTÜK üzerinden denetlemeler yapmak çeşitli kurallar koymak belirli ölçülerde başarılar getirir ama buna karşı koymanın asıl yolu onun alternatifini üretmek kendi kahramanlarımız ve başarılarımızla övünebilmektir.  Savaşlar sadece cephelerde veya masa başlarında yapılan antlaşmalarla kazanılmaz bir de o savaşı topluma nasıl aktardığın önemli bir etkendir. Tarihimiz büyük birikimlere sahiptir. İmparatorluklar birikimimiz, devrim birikimimiz üzerine onlarca yapıt üretebiliriz.

 

Talat Paşaları, Enver Paşaları, Ömer Halisdemirleri, Eren Bülbülleri, Songül Yakutları olan bir milletin yabancı kahramanlara ihtiyacı yoktur. Dünyanın en büyük İstiklal Savaşını veren, Kıbrıs’a barış ve huzur götüren, Amerikan destekli terörle mücadele eden bir milletin kurgu savaşlara ihtiyacı yoktur. Eğer halkımıza bunları göstermezsek toplumumuzu yalan tarihlere ve kahramanlara mahkûm ederiz. Bizler yalan tarihlerin ve kahramanların hayranı değil büyük tarihimizin ve kendi kahramanlarımızın hayranı olacağız.

 

 

Erol Aslan

AFK Bürosu Başkan Yardımcısı



Tarih:
Diğer Haberler