
ABD vatandaşı olduğu ortaya çıktığı için Türk vatandaşlığından çıkartılan Merve Kavakçı'nın AKP Hükümetinin kararıyla yeniden vatandaşlığa kabul edilmesinden kısa bir süre sonra Malezya'nın başkendi Kuala Lumbur’a büyükelçi olarak atanması tepkiyle karşılandı.
Emekli Büyükelçiler Onur Öymen ve Faruk Loğoğlu ile Kavakçı’nın vatandaşlıktan çıkarılma kararında imzası bulunun eski Adalet Bakanı Prof. Dr. Hikmet Sami Türk gelişmeyi Aydınlık’a değerlendirdi:
BÜYÜKELÇİLER ATATÜRK’ÜN TEMSİLCİSİDİR
Emekli Büyükelçi Onur Öymen: Merve Kavakçı’nın büyükelçisi atanmasının hukuki boyutunu Dışişleri Bakanlığı mutlaka incelemiştir. Büyükelçiliklere geçmişte de istisnai durumlarda dışardan atamalar olmuştu. Ama bu istisnalar hiçbir zaman Türkiye’nin genel görüntüsünü etkileyecek şekilde olmamıştı. Yani, büyükelçi adaylarının çizgisi, benim bildiğim kadarıyla hiçbir zaman cumhuriyet çizgisinden farklı olmamıştır. Tartışma, bu zatın şimdiye kadar izlediği çizgisi ve kişiliğiyle ilgilidir. Büyükelçiler Atatürk’ün temsilcisidir. Türkiye laik demokratik bir ülkedir. Büyükelçilerin görevi de laik ve demokratik Türkiye’yi dışarda temsil etmektir.
Sayın Kavakçı, bunu nasıl yapacak, bunu uygulamada göreceğiz. Farklı ölçüler, farklı yaklaşımlar ve farklı standartlar bizim devlet anlayışımıza uygun düşmez. Maalesef, devletin laiklik anlayışı zedeleniyor. Bu duruma düşmemizde herkesin payı var. Bunda ülkeyi yönetenlerin olduğu kadar bunu engellemeyenlerin de payı var.
TÜRK VATANDAŞLARI TEMSİL EDEBİLİR
Emekli Büyükelçi Faruk Loğoğlu: Kavakçı, hala Amerikan vatandaşı mıdır? Onu bilmiyorum. Ama öyleyse Türkiye’yi temsil edecek olan kişinin sadece Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olması gerekir. Tabii tartışmalı bir konu. Türkiye’de ilk defa böyle bir büyükelçi atanmış oluyor. Atandığı yer de akla çeşitli sorular getiriyor. Hükümet çok daha düzgün bir tercih yapabilirdi? Genel gidişata bakarsanız, bu da hükümetin uygulamalarına uyan bir tercih.
BULUNMAZ HİNT KUMASI DEĞİL
Eski Adalet Bakanı Prof. Dr. Hikmet Sami Türk: Merve Kavakçı 1999’da RP’den milletvekili seçilmişti. Ancak milletvekili andını başörtüsü ile içmek istediği için bu gerçekleşmemişti. Daha sonra Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin izni olmaksızın ABD vatandaşlığına geçtiği ortaya çıktığı için Bakanlar Kurulu kararıyla Türk vatandaşlığı kaybettirilmişti. Üç hafta önce yeniden Türk vatandaşlığına kabul edilmiş bulunuyor. Bu arada, AKP hükümeti tarafından‘Vatandaşlık Kanunu’nda yapılan değişiklikle vaktiyle Kavakçı’nın vatandaşlığı kaybetmesine neden olan hüküm zaten kaldırılmıştı. Dolayısıyla bir yasal engel kalmadı. Türk vatandaşlığına geçti.
Şimdi bu kişi, Türkiye Cumhuriyeti’nin Malezya’daki Kuala Lumpur Büyükelçiliğine atanıyor. Türkiye Cumhuriyeti, Anayasanın 2. maddesinde yazılı olan laiklik ilkesine göre yönetilen bir ülke. Laiklik ilkesi de Cumhuriyetin diğer temel ilkeleri gibi değiştirilemez ilkelerden biri. Öyle bir duruma gelmiş bulunuyoruz ki, anayasada bu ilkeler yazılı olarak duruyor ama fiilen bu ilkelerin içi oyuluyor. Kavakçı diplomatik deneyimi olan bir kimse de değil. Bulunmaz Hint kumaşı değil. Ama iktidar her gün anayasanın, Cumhuriyetin değişmez nitelikteki ilkelerinin, en başta da laiklik ilkesinin içini yeni eylemlerle oyuyor. Bu da o yolda atılmış bir adımdır.
'BU CUMHURİYETE MEYDAN OKUMADIR'
Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD) Genel Başkanı Canan Arıtman, Tokyo Büyükelçiliğine atanan Murat Mercan’ın FETÖ'yle bağlantısına dikkat çekti. Arıtman, Merve Kavakçı'nın Malezya’ya Büyükelçi yapılmasını da kabul edilemez olarak değerlendirdi. Arıtman, “Kavakçı önce Türk vatandaşlığına alındı, daha mürekkebi kurumadan büyükelçi olarak atandı. Bu Cumhuriyet'e meydan okumadır” dedi.
BREZİLYALILAR ŞAŞIRDI!
Arıtman, Murat Mercan'ın yeni kararname ile Japonya/Tokyo Büyükelçiliğine atanmasıyla ilgili de şunları söyledi: Milletvekili olduğum dönemde Meclis Dışişleri Komisyonu üyesiydim. Komisyon başkanımız da AKP’li Murat Mercan’dı. Mercan yurt dışı ziyaretlerimizde resmi programa FETÖ okullarına ziyareti de koyuyordu. Bizler katılmıyorduk ama heyet işi gücü bırakıyor, FETÖ okulları gezdiriliyordu. İtirazlarımıza rağmen bunu sürdürdü. Sadece bununla da kalmıyor, davetli gittiğimiz ülkelerin resmi yemeklerine FETÖ okul ve şirketlerinin yöneticilerini de götürüyor ve onları karşı tarafa tanıtıyordu. Bir Brezilya ziyaretimizde de aynısını yaptı. Karşı taraf davet etmemesine rağmen oradaki FETÖ’cüleri yemeğe götürdü. Biz rahatsız olduk ve rahatsızlığımızı açıkça dile getirdik. Brezilyalılar şaşkınlıklarını gizlemediler. Ama mecburen yer açtılar. Mercan FETÖ’cüleri, büyükelçilerimizin verdiği yemeklere de götürüyordu. Gittiğimiz ülkedeki FETO okullarının yöneticilerini protokolde ağırlattırıyordu. FETÖ ile bu kadar yakın, bu kadar içli dışlı biri şimdi Japonya’ya büyükelçi yapılıyor. Bu ödül gibi bir atama. FETÖ ile böyle mi mücadele edilecek?”
tgb.gen.tr