
Geçen ay Atatürk ve eşi Latife Hanım hakkında asılsız ithamlarda bulunan ve toplatılan Derin Tarih dergisinin yeni sayısı yayımlandı. Mustafa Armağan yazısında tavrını değiştirmeyeceğini dile getirdi. Armağan, hakkındaki suçlamaların sorumlusunun ‘Atatürk aley- hine işlenen suçlar’ başlıklı kanun olduğunu ve yıllardır kaldırılmasını ümitle beklediğini dile getirdi.
Hakkında Atatürk’e hakaretten soruşturma açılan sözde tarihçi Mustafa Armağan’ın Genel Yayın Yönetmenliğini yaptığı, geçen ay Atatürk ve eşi Latife Hanım hakkında asılsız itamlarda bulunan Derin Tarih dergisinin yeni sayısı bayilere geldi. Mayıs ayında alınan bir kararla toplatılan derginin Haziran sayısı çıkmasına rağmen birçok bayinin satışını kaldırdığı öğrenildi. Armağan, gelen tepkiler üzerine 36’ncı Türkiye Kitap ve Kültür Fuarı’ndaki imza gününe de katılmadı. Fuarda Albayraktar Medya’nın standında da kuş uçmaması dikkatlerden kaçmadı.
Derin Tarih’in Haziran sayısını inceledik. Mustafa Armağan dergi içerisinde “Durmak yok yola devam” başlığıyla bir yazı kaleme aldı. Armağan, kendisine yapıldığını iddia ettiği suçlamalara yanıt verdiğini söylediği yazısında, tavrını değiştirmeyeceğini üstüne basarak dile getirdi. Armağan, suçlamaların sorumlusunun 5816 sayılı ‘Atatürk aleyhine işlenen suçlar’ başlıklı kanunun varlığı olduğunu söylüyor. Armağan “Yıllarca eleştirdiğimiz ve kaldırılmasını ümitle beklediğimiz 5816 sayılı ‘Atatürk aleyhine işlenen suçlar’ başlıklı kanunun ağına sonunda Derin Tarih de takıldı” diyor. Armağan’ın yazısı özetle şöyle: “Aykırı olan donmuş kalıpları sarsar ve zihinlere yeni düşünme yolları açar. Ama 5816 sayılı kanun gibi yanlış yapma hürriyetini tanımayan, farklı düşündükleri için cezalandırmayı amaçlayan kısıtlayıcı kanunların darlığı ve köhneliği ülkemizde hem fikir özgürlüğü hem de bilimsel fikrin gelişmesine çelme takmış oluruz.”
‘YAHUDİ HUKUKÇU HİRSCH’
Armağan, 5816 sayılı kanunun zorlanarak Genel Kurul’a geldiğini iddia etti ve şunları kaydetti: “Dergimizin ihlal ettiği iddia edilen ‘Atatürk aley- hine suçlar’ diye isimlendirilen kanun, çıkarıldığı tarihte Atatürk büst ve heykellerine alenen saldırlar ve tecavüzler vuku buluyordu. Bu saldırıların ön- lenmesine yönelik çıkartılan kanun önce Meclis Genel Kurulu’nda reddedilmiş. Sonra başvurulan bir Yahudi hukukçu olan Ernst Hirsch’in yarıdımıyla formülasyona kavuşturulmuş. 7’ye 7 çıkan oylamada çekimser kalan 1 kişi ikna edilemeyince başkanın oyu iki oy sayılmış. Bu şekilde epeyce zorlanarak yeniden Genel Kurul’un huzuruna gelebilmiştir.
Kanunun sadece heykel ve . büstlere zarar gelmesin diye çıktığını öne süren Armağan şöyle devam etti:
“Demek ki, 5816 sayılı kanun, gerekçesi ve esası itibariyle Atatürk heykellerine yönelik tecavüzleri önlemek için hukuki bir tedbir olarak gündeme getirilmiş. Atatürk’ü
eleştiri hakkını kimsenin elinden almak için çıkartılmamıştır. 5816 sayılı kanun bir insanın hayatıyla oynayacak kadar kısıtlayıcı, cezalandırıcı mahiyette olumsuz bir rol üstlenmiş durumda.”
Kaynak: Aydınlık Gazetesi