
Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş gazetecilere gönderdiği mektupta hakkındaki suçlamalara yanıt verirken, kayıtlı sözlerini bile inkar etti. Öcalan’ın heykelini dikecekleri şeklindeki konuşmasına ilişkin olarak Demirtaş, şu ifadeleri kullandı: “Ben orada, yakında barış gelecek ve Öcalan da bu barışın mimarlarından biri olacak ve heykeli dikilecek. Sembolik olarak denir ya hani, barışı getirecek insanın heykeli dikilir kardeşim, halk arasında kullanılan bir deyimdir. Böyle heykeli dikilecek insan, heykeli dikilecek adam, heykeli dikilecek kadın denir ya…”
Demirtaş’ın inkar ettiği konuşmanın tamamı, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın iddianamesinde yer alıyor. Demirtaş’ın Nusaybin’de miting sırasında yaptığı konuşmanın ilgili bölümü şöyle: “Demişler ki Öcalan posteri asamazsınız. Bak onu diyenlere açıkça sesleniyorum, Kürtlerin katili Kenan Evren’in heykelini dikiyorlar da Kürt halk önderinin posterini niye asamıyorlar? Bu halkı için 14 yıldır İmralı’da bir beton çukurda direnen Kürt halk önderinin posterini Kürdistan’a asamayacak da nereye asacak bu halk? Buna alışsanız iyi olur, çünkü daha biz başkan Apo’nun heykelini dikeceğiz, heykelini.”
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının hazırladığı Kobani olaylarına ilişkin iddianame Demirtaş’ın iddialarını bir bir çürütüyor. İşte mektup ve iddianameden ilgili bölümün özeti:
PKK TERÖR ÖRGÜTÜ İLE BAĞI
Selahattin Demirtaş, 24 Nisan 2012 tarihinde Brooking Enstitüsünde katıldığı bir panelde PKK terör örgütüne ilişkin kullandığı ifadeleri mektubunda şöyle aktarıyor: “Bizim PKK ile aramızda organik bir ilişki, organik bir bağ hiçbir zaman olmadı. Sein Fein-IRA ilişkisinde olduğu gibi iç içe geçmiş örgütler değiliz. Biz PKK’yi doğrudan veya dolaylı, hiçbir şekilde temsil etmiyoruz.”
İddianamede ise Demirtaş’ın PKK/ KCK silahlı terör örgütünün KCK Türkiye yapılanmasında yer alan Duran Kalkan’ın, Kamuran Yüksek aracılığıyla gönderdiği talimata uyarak halkı sokaklara çağırdığı kaydedildi.
6-8 EKİM’DEKİ ŞİDDET ÇAĞRILARI
Demirtaş mektubunda, 6-8 Ekim olayları sırasında şiddet çağrısı yapmadıklarını savunarak, şöyle diyor: “6 Ekim’de de 7 Ekim’de de 8 ve 9 Ekim günlerinde de, HDP’nin açıklamasının şiddet çağrısı içerdiğine dair hiçkimse tarafından en küçük bir imada bile bulunulmamıştır. Şiddet, Erdoğan'ın ‘Kobanê düştü, düşecek’ ifadesi üzerine başladı.”
Başsavcılığın hazırladığı iddianamede ise Demirtaş’ın örgütten aldığı talimat doğrultusunda, Kobani ziyaretinin ardından 30 Eylül 2014 tarihinde Türkiye’ye geçtiği sırada Kobani sınırında, şöyle dediği aktarıldı: “Bu bir yalvarma değildir. Bu bir minnet değildir. Tarihi direnişe hep birlikte katılalım. Tarihi direnişi hep birlikte yapalım ki tarih ittifakı da tarih birliği de oluşturma fırsatımız olsun.”
ÖZERKLİK AÇIKLAMALARI
Demirtaş mektubunda hendek olayları sırasında özerklik ilanına karşı mahkemedeki savunmasını da gazetecilere gönderdi. Ancak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, Demirtaş’ın yaptığı açıklamalara da ayrıntılı olarak yer verilmişti. Demirtaş’ın o gün ne dediğini iddianameden aktaralım: 30 Aralık 2015: “Diktatörlüğe karşı tek panzehir şu anda bizim ortaya koyduğumuz demokratik alternatif olan özerkliktir.” 8 Ocak 2016: “Biz mahkemenin karşısına çıkarız. Bana sorsa ‘özyönetimi, özerkliği savundun mu?’ dese, ‘Evet savundum’ derim.” 5 Nisan 2016: “Biz ülkemizin geleceği için faşizme karşı her yerde direnişte olacağız.”
ŞİDDETE KARŞI OLDUĞUNU İDDİA ETTİ
Demirtaş, mektubunda, şiddete karşı olduğunu ve barış konusunda açıklamaları olduğunu da iddia ediyor. Ancak Demirtaş’ın, Başsavcılığın iddianamesinde tarih tarih yer verilen açıklamaları şöyle: 19 Eylül 2014: “Suruç'ta insanlar çadır açacak, sivil eylem ve etkinlikler yapacaklar. Ama bununla yetinilmemeli. Bütün gençlere IŞİD'e karşı cephede savunma çağrısı yapıyorum.” 18 Aralık 2015. “Yılgınlığa gerek yok, halkımızı bulunduğu her yerde bu onurlu direnişi daha fazla büyütmeye çağırıyoruz.” 5 Nisan 2016: “Biz ülkemizin geleceği için faşizme karşı her yerde direnişte olacağız. Bir kez daha geleceğimizi böylesi ırkçı anlayışlara teslim edecek değiliz.”
TWİTTER HESABI PAYLAŞIMI
Demirtaş’ın mektubunda, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede görsellerine yer verilen, “@selahattindmrts” isimli Twitter hesabının Demirtaş’a ait olmadığı” iddia ediliyor. Bu iddia doğru bile olsa bile Demirtaş’ı kurtarmıyor. Söz konusu hesaptan yapılan, “AKP iktidarının Kobane’ye ambargo tutumunu protesto etmek üzere halkımızı hemen şimdi sokağa çıkmış olanlara destek vermeye çağırıyoruz” şeklindeki paylaşım, 6-8 Ekim olayları sırasında Demirtaş’ın Eş Genel Başkanı olduğu HDP’nin resmi Twitter hesabından da paylaşılmıştı.
HDP 'İTTİFAK' TURUNA HAZIRLANIYOR
HDP'nin muhalefet cephesinde “demokrasi ittifakı” arayışı için ziyaretlere başlayacağı, ilk ziyareti de Saadet Partisi’ne yapacağı belirtildi. Amerika'nın Sesi'nde yer alan habere göre, HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan beraberindeki parti yönetimi ile birlikte Pazartesi günü, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nu ziyaret etmeyi planlıyor. HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar daha önce ziyaretlerin mesajını vermişti. Sancar, şöyle demişti: “Demokrasi ittifakını olabilecek en geniş toplumsal ve siyasal birliktelik olarak anlıyoruz. Bunun sadece seçimlere yönelik bir düşünce olarak yorumlanması yanlıştır. Bugün demokrasi ve özgürlükleri savunacak, bu konuda her gün yeniden birlikte hareket etme imkanlarını artıracak bir ittifak peşindeyiz. Biz mevcut hiçbir ittifakta yer alma isteği içinde değiliz. Böyle bir talebimiz de yok. Ancak bu, seçimlerde ittifak tartışmalarına girmeyeceğimiz anlamına gelmiyor.”
KİLİSLİ FATMA ANNE NÖBETTE
Diyarbakır annelerinin dağa kaçırılan çocukları için HDP İl Başkanlığı binası önündeki evlat nöbetine 513'üncü gününde bir aile daha katıldı.
Anne Fatma Çoban, sekiz yıl önce Kilis'ten Suriye'ye misafirliğe giden ve kendisinden bir daha haber alınamayan oğlu Hüseyin için oturma eylemine dahil oldu. Çoban, annelerin eylemini televizyondan gördükten sonra karar verdiğini söyledi.
Çoban, oğluna seslenerek, güvenlik güçlerine teslim olmasını istedi: “Hüseyin, neredeysen, kurban olayım gel artık. Ben seni istiyorum. Oğlumu HDP ve PKK'dan istiyorum. Nasıl o tuzağa düştün? Evine dön, ciğerimizi yaktın!”
Hüseyin'in kardeşi Mehmet Çoban ise 2013'ten bu yana ağabeyinden haber alamadıklarını, oturma eylemi yapan annelerden etkilenerek buraya geldiklerini belirtti. Çoban, şöyle dedi: "Terör örgütü PKK, ağabeyimi götürüp rehin tutmuş. Ne yaptıklarını bilmiyorum. Ağabeyimin eve dönmesini istiyorum. Ağabeyimin güvenlik güçlerine teslim olmasını istiyorum."
tgb.gen.tr