Havai fişek fabrikası değil, can pazarı

Havai fişek fabrikası değil, can pazarı: 13 yılda 6 patlama, 9 ölü, 177 yaralı

Havai fişek fabrikası değil, can pazarı

PKK ile mücadeleye ait değil bu bilanço. DAEŞ, FETÖ ya da başka bir terör örgütü ile de ilgisi yok. 2007’de başlayıp bugüne kadar tam altı patlamanın olduğu yere, bir havai fişek fabrikasına ait bu bilanço. Sakarya’nın Hendek ilçesinde bir tavuk çiftliğinin arsasında, 2007’de havai fişek üretimi yapacak fabrika kuruluyor. Yanıcı ve patlayıcı madde üretilecek. Tehlikeli madde... Özel kuralları, özel tedbirleri, özel ekipmanları olacak. Başka yerde ihmal, eksik tedbir ya da olmayan ekipman işçinin parmak ucunun yanmasına, gözüne talaş kaçmasına sebep olur. Burada ise, lazım olan şeylerin birinin bile eksik olması, uygulamada küçücük bir ihmal, ocakları söndürür, cenaze alayları düzenletir, kolları, bacakları parçalar… İhmal götürmeyen bir iş. Patlama yerinden başarılı haberlerini okuduğumuz Deniz Bilici’ye, Makine Mühendisleri Odası Sakarya Temsilcisi Salim Aydın ve Elektrik Mühendisleri Odası Sakarya Temsilcisi Turgay Demirgövde, 7 Temmuz 2020 tarihli Aydınlık’ta böyle yerlerde alınması şart olan tedbirleri şöyle sıralıyor:

■ Herkesin elektrik anlamında anti-statik kıyafetler giymesi lazım.

■ Yıldırımdan koruyan ekipmanlar olması lazım.

■ Elektrik tesisatının exproof (patlamaya dayanıklı ekipman) olması, pano altlarında yalıtım olması, yılda altı kez exprooftesisatların denetlenmesi lazım.

■ Yılda iki kere topraklama ölçümü yapılması lazım.

■ Ekipmanların patlayıcı ve parlayıcı değerlere uygun olması lazım.

■ Üretim bantlarında iş güvenliği tedbirleri lazım.

■ Video kayıtlarını düzenli tutmak, dikkatle incelemek lazım.

■ Ani patlama ve patlamalarda hortumlu itfaiye sistemi olmaz, otomatik yangın söndürme sistemi lazım.

■ Patlayıcının özelliğine ve farklı patlama değerlerine göre sıcaklık artış dedektörleri lazım. Bu şartları yerine getirmeyen işletmelere ruhsat vermemek lazım diyor uzman. 5 Temmuz tarihli Cumhuriyet Gazetesinin haberine göre patron, “defalarca denetlendik” demiş. Vatan Partisi Sakarya İl Başkanı Kemal Ağralı’dan öğreniyoruz, ayrıca Cumhuriyet’ten de okuyoruz ki, işçilerin üretime özel giysileri ve ayakkabıları yokmuş. Günlük sivil kıyafetleri ile çalışıyorlarmış. 6 ve 7 Temmuz’da Deniz Bilici’nin Aydınlık’ta konuşturduğu çok sayıda işçiden anlıyoruz ki, felaket aslında günler öncesinden belliymiş ve bağıra bağıra gelmiş.

■ Yüklü miktarda ihracat siparişi alınmış ve siparişi yetiştirmek için acele ediliyormuş.

■ Depoya kapasitenin çok üzerinde patlayıcı ve yanıcı madde istiflenmiş.

■ Depoda soğutma sistemi de yokmuş

■ Hava sıcaklığının da etkisiyle depoda sıkışan yanıcı, patlayıcı maddeler kızışmaya başlamış, yanına yaklaşılmaz olmuş.

■ Nemlenen malları kurutmak için ambalajlarından çıkararak yola seriyormuş işçiler. Sonra yeniden depoya dolduruyorlarmış hıncahınç. Sonra yine kızışma.

■ Bir işçi, “Bütün patlamalardan çıktım, bu sefer çıkamayacağım dedim” diyor. Geliyorum diyen felaket. Bile bile lades denilen olay. Şimdi dönüp, fabrikanın kısa geçmişine göz atalım. Karar gazetesinden Seda Çakır’ın haberi şöyle:

■ 1 Eylül 2007: Barut üretimi için kömür öğütülen bölümde patlama. 1 işçi yaralanıyor.

■ 21 Mayıs 2009: Maytap imalathanesinde patlama. 3 işçi yaralanıyor.

■17 Ağustos 2009: Ramazan topu için patlayıcı üretiminde patlama. 1 işçi ölüyor. 33 işçi yaralanıyor.

■ 29 Eylül 2009: Maytap fitilleri kurumadan kesilince patlama ve yangın. 1 işçi ölüyor. 1 işçi yaralanıyor.

■ 11 Şubat 2019: İmalathanede patlama. 33 yaşındaki Hediye Hallaç can veriyor. 14 işçi yaralanıyor.

■ 4 Temmuz 2020: Aşırı depolama ile kızışma ve patlama. 7 işçi can veriyor, 126 işçi yaralanıyor. Bir fabrikada bir değil, üç değil, altı kez patlama olması, normal midir? “Denetlendik” diyor işveren. O halde neden bunca kıyım? 9 işçi can vermiş, 177 işçi yaralanmış. “Fıtrat” deyip geçecek miyiz? İşçinin uyarmadığı kimse kalmamışken, felaket bağıra bağıra geliyorken, “fıtrat” mı diyeceğiz bu aymazlığa? Bir de kayıt dışı işçilik... Bir de işçi can pazarındayken yemek düzenlemek… Bir de işçinin örgütlenmesine izin vermemek... Sonraki yazıda da bunlar…  

Mehmet Akkaya / Aydınlık

Tarih:
Diğer Haberler