Laik ve Bilimsel Eğitim Platformu’nun (LABEP) HDP’yle işbirliği yaptığını ifade eden Cumhuriyet Kadınları Derneği’ne (CKD) dava açan eski Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin (ÇYDD) Genel Başkanı Aysel Çelikel haksız bulundu. İstanbul 14. Asliye Hukuk Mahkemesi, Çelikel’in manevi tazminat talebiyle açtığı davayı reddetti.
‘HDP YOK SAYILAMAZ’
12 Ekim 2017 tarihinde düzenlenen Laik ve Bilimsel Eğitim Platformu (LABEP) toplantısında dağıtılan “Laik ve bilimsel eğitim için Veli El Kitabı”nda Atatürk’ün müfredattan çıkarılması ve milli eğitime yer verilmemesine, platformda bulunan Türkiye Gençlik Birliği (TGB) ve CKD tepki göstermişti. HDP’nin de platformda yer alması için Atatürk’ün çıkarıldığını ifade eden dönemin TGB Genel Başkan Yardımcısı Bora Çelik, platformun yürütme kurulunu toplantıya davet etmişti. Çelikel, “Toplantıya TGB gelirse platformdan ayrılırız” diyerek tehditte bulunmuştu.
TGB’nin fikirlerinin radikal olduğu ve HDP’nin aldığı 6 milyon oyu yok saydığını, HDP’yi de düşünerek hareket etmeleri gerektiğini ifade eden Çelikel’e bir tepki de CKD’den gelmişti. LABEP’in 6 Ocak 2018 tarihinde düzenlenen toplantısında konuşan dönemin CKD yöneticileri, LABEP’in HDP’yle işbirliği yaptığını ifade etmişti. CKD, 10 Ocak 2018 tarihinde yaptığı basın açıklamasıyla platformdan ayrılmıştı.
AYDINLIK’IN HABERİ SONRASI DAVA AÇTI
Kamuoyu CKD’den yapılan basın açıklamasını ilk kez Aydınlık’tan okudu. Aydınlık’ın 11 Ocak 2018 tarihli sayısında “CKD LABEP’ten çekildi” başlıklı haber sonrası Çelikel, CKD’ye manevi tazminat istemiyle dava açtı. Çelikel, CKD’nin açıklamasında kişilik haklarına saldırı, onur zedeleyici, hakaret ve iftira yer aldığını iddia etmişti. Dava sonucunda mahkeme, Çelikel’i haksız bularak açtığı davayı reddetti. Toplantının ses kayıtlarını da inceleyen mahkemenin verdiği kararda, “HDP’nin yok sayılamayacağı şeklinde davacı beyanları, ayrıca oluşuma dâhil edilmesi istemi yönündeki ifadeler nazara alındığında, söz konusu siyasi partinin yapısı ve davaya konu haber içeriği arasında bağlantı olduğu” ve “toplantıdaki unsurların haberde işlenmiş olduğu” ifadelerine yer verildi.
‘KARAR YAKLAŞAN GÜNLERİN MÜJDECİSİ’
Konuyu Aydınlık’a değerlendiren CKD Genel Başkanı Prof. Dr. Tülin Oygür, mahkeme kararının yaklaşan günlerin müjdecilerinden biri olduğunu ifade etti. Oygür şöyle konuştu:
“Büyük heyecanla dâhil olduğumuz LABEP’in bir amacının da HDP politikalarının savunulması olduğu ortaya çıkınca net tavır aldık ve LABEP’ten çekildik. Derneğimizin bölücü HDP/PKK karşısındaki tutumu en başından beri aynıdır. HDP kapatıldığında ve PKK’nın kökü kazıldığında ülkemize özgürlüğün ve kardeşliğin baharı gelecek, doğu ve güneydoğumuz kalkınma atağına geçecektir. Mahkemenin kararını, çok yaklaşan o günlerin müjdecilerinden birisi olarak karşılıyoruz.”
KADINIMIZI İÇ HUKUK KORUR
Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD) Genel Merkezinden yapılan açıklamada hükümete seslenilerek, yoksul kesimlerdeki kız çocuklarının okuldan kopmasına yol açan kesintili eğitim sisteminin kaldırılması talep edildi. Açıklamda kadınların, Türkiye'nin çekildiğini açıkladığı İstanbul Sözleşmesi'yle değil, iç hukuk ile koruduğuna dikkat çekildi.
Açıklamada özetle şunlar kaydedildi:
“İstanbul Sözleşmesi’nin kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamında ayrıntılı bir metin olarak, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un hazırlanmasına dayanak teşkil ettiğini, ancak konu 'kadın' olmakla birlikte, 'cinsel yönelimler'i de kapsamına alması ve ülkemizin bölücü terörle mücadelesini mahkûm etmeye kalkışan GREVİO raporu nedeniyle Sözleşmeye çekince konması gerektiğini açıklamıştır.
6284 ETKİN ŞEKİLDE KULLANILMALI
“Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmasının 6284 sayılı yasayı, hatta Medeni Kanunumuzu hedef aldığı yönündeki düşüncelere katılmamız mümkün değildir. Kadın hakları ve kadına yönelik şiddetin önlenmesi bakımından yasa eksiğimiz yoktur. Şiddet vakalarını ele alan 6284 sayılı yasanın en etkili şekilde uygulanması ise zorunludur. Kadın kitle örgütü olarak bu konuda her zaman etkili çalıştık ve çalışmaya devam edeceğiz.
“Bugün kadına yönelik şiddetin temelinde, yılların karşı devrim hamleleri yüzünden, kadınla erkeğin eşitliği temelinde yeterince güçlendiremediğimiz toplumsal bilinçlenmemiz yatmaktadır. Kadınlarımız yasalarla elde ettikleri haklarına ulaşmada toplumsal ayrımcılığa uğramakta, bu ayrımcılık kadına yönelik şiddete kadar uzanabilmektedir. Esas eksiğimiz bu noktadadır.
EĞİTİM SİSTEMİ
“Özellikle yoksul kesimlerimizde kız çocuklarının okuldan kopmasına yol açan kesintili eğitim sistemini kaldırın. Eğitim yoksa erken yaşta evlilikler vardır; eğitim yoksa kadına yönelik ayrımcılık vardır; eğitim yoksa kadının işsizliği ve ekonomik çaresizliği vardır. Bunların hepsinin neticesinde de kadına yönelik şiddet vardır.
HUKUK EĞİLİP BÜKÜLEMEZ
“Kadınımızı iç hukukumuz yaşatır. Kadınımızı Devrimlerimiz yükseltir. Diğer yandan, birçok hukukçu ve hukuk meslek örgütü tarafından yapılan açıklamalarda Sözleşmenin Cumhurbaşkanlığı karanamesi ile feshinin Anayasa’ya aykırı olduğu öne sürülmüştür. Konu Anayasa Mahkemesine taşınmaktadır. İstanbul Sözleşmesinin feshinden daha vahim olan budur. Kadınlarımız için İstanbul Sözleşmesinin değil iç hukukumuzun önemli olduğunu söylerken ne kadar haklı isek, iktidarın hukuku eğip büken icraatlarının milli bütünlüğümüzün sağlanmasına darbe indireceğini belirtmekte de o kadar haklıyız.”
AYDINLIK/KAAN ARSLAN