
SAAT 23.00’te metrobüsle Boğaziçi köprüsünden geçerek Avrupa yakasından Asya yakasına geldim. Sosyal medyada dolaşan, “Askerler köprüde” fısıltısı- nın gerçek olduğunu gözlerimle gördüm. 25-30 kişilik bir ekip cemse ve silahlarla köprüde bekliyordu. Asya’dan Avrupa’ya geçişleri kapatmışlardı. Boğaziçi köprüsü durağında metrobüsten indim. O ana kadar ne olduğu anlaşılmış değildi. Her kafadan bir ses çıkı- yordu.
HALK KÖPRÜYE ÇIKTI
Saat 1.00’e yaklaştığında iki tank Asya yakasından gelerek, polislerin önünden geçip askerlerin olduğu yere gitti. Namluyu polislerin olduğu yöne çevirdi. O sırada sık sık izli mermilerle havaya ateş açılıyor. Jet- ler İstanbul semalarında uçuyordu. Güneydoğu’da, Libya’da görev yaptım ama ilk kez bir silahlı çatışma- nın ortasındaydım. Türk askeri ve polisinin birbirine doğrulttuğu namlular arasında. TRT’den bildiri okunmasıyla olay netleşti. İnternet kesintisi nedeniyle sağlıklı bilgi alamıyorduk. Cumhurbaşkanı Tayyip Er- doğan’ın halka sokağa çıkın çağrısı anında karşılık buldu. Beylerbeyi yönünden kalabalık grupların slo- ganlarını duymaya başladık. Köprü üzerinde asker, polis ve gazetecilerden başka kimse yoktu.
Saat 1.00’i çeyrek geçiyordu kalabalık bir grup Beylerbeyi yönünden gelerek köprüye çıktı. Grubun arasına karıştım. Çatışmaların yaşanacağı ve gözü- mün önünde insanların öldürüleceği anlara tanık ola- cağım yerdeydim. Köprüden ayrıldığımda sabah saat 6.00 olmuştu. Gece boyunca on binlerce kişi köprüye geldi. Ellerinde Türk bayrakları olan ve tekbir getiren bu kitle ölümü göze alarak köprüyü terk etmedi. Kit- lenin arasından zaman zaman sivillerin de havaya ateş açmalarına tepki gösterildi. Gece boyunca kadınlar da köprüyü terk etmedi.
Saat gece yarısı 1.30. Köprüdeki gişeleri geçtik.
Saat 23.00’ten itibaren uzaktan gördüğüm askerleri artık seçebiliyordum. Etrafımdaki kişiler, “Yeter ulan, yeter” diye bağırıyor. Kimi, “Siz bu vatanın evladı de- ğil misiniz” diye haykırıyor. Askerlerin olduğu yönden ateş açıldı. Emniyet Müdürü Çalışkan’ı çevreleyen ekip ateş açmadan yere yattı. Herkes birbirinin üzeri- ne uzanmış durumda. Cep telefonumla birkaç kare fotoğraf çektim. Kısa bir süre sonra ateş kesildi. Yer- de yatanlar doğrulmaya başladı. Mustafa Çalışkan’ın üzerinden kalkan polisleri gördüm. Hemen iki adım önümdeki orta yaşlı biri sol kasığından vurulmuştu. Belindeki kemeri çıkararak bacağını sardı. Birkaç kişi onu kaldırmaya çalışırken birkaç adım gerisindeki si- vil bir polis memuru yerden kalkamadı. Çalışkan ve diğer polisler hemen arkadaşlarının yanına geldi. O sırada tekrar ateş açıldı. Bir yandan yaralı arkadaşlarına yardım eden diğer yandan hem emniyet müdürünü hem de kendini korumaya çalışan polislerin üze- rilerinden düşen teçhizatı vatandaşlar topluyordu. Yaralılar geriye doğru taşındı.
İleriye doğru ikinci bir hamle yapıldı. Özel ha- rekat polisi, Emniyet Müdürü Çalışkan’a bunun tehlikeli olduğunu söyledi. Çalışkan geri adım at- madı. “Bu işi burada bitireceğiz” diye bağırdı. Ko- ruma polisleri Emniyet Müdürü’nü adeta kolundan çekerek vazgeçirmeye çalıştı. Bu kez yine ateş açıldı. Yanımdaki cübbeli, sarıklı bir adam ve elin- de Türk bayrağı taşıyan başka bir adam ansızın başlayan ateş karşısında üstüme kapandı. Birlikte yere yattık. Yanımızda Mustafa Çalışkan ve birkaç koruma. O sırada önümüzde biri, “Adam vuruldu. Yetişin! Vuruldu!” diye bağırmaya başladı. Yerde yatan kişiye doğru hamle yaptım. Üç dört metre önümdeki bu kişinin yüzünden oluk oluk kan akı- yordu. Gözünden vurulmuştu. Hemen oradan uzaklaştırıldı. O sırada çatışmanın içinde benden başka gazeteci yoktu. Yaşadıklarıma inanamıyordum. Ben bu satırları yazarken İstanbul İl Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan’ın koruma Münir Al- kan’ın, üzerinde çelik yelek olmasına rağmen vurulup şehit düştüğü haberi geldi.
TELSİZ SAVAŞLARI
POLİS telsizinden ağır iş makineleriyle, kamyon- larla yolların kapatılması talimatı verildi. Tankların küçük araçları ezdiği yönünde bilgi veriliyordu. Aynı merkez telsizden üç emir verdi: Yerlerinizi terk etmeyeceksiniz, silah teslim etmeyeceksiniz, rastgele ateş etmeyeceksi-niz. Gece yarısını on dakika geçmişti Mustafa Çalışkan telsizden, “Hiçbir arkadaşım bir adım geri atmayacak. Bu saate kadar yaptığınız hizmeti ben biliyorum. Hiçbir arkadaşımın bir santim geri adım atmayacağından da adım Mustafa Çalışkan kadar eminim. Tüm çalışma arkadaşlarımı Allah korusun. Herkese kolay gelsin” anon- sunu geçti. Bir asker Çalışkan’a yanıt verdi.
POLİSLER daha çok Trafik Denetleme Şubesi önünde konuşlandı. Gece boyunca buraya takviye ekipler ve araçlar geldi. Askerler halka sık sık atış yaparken polis daha çok havaya ateş açı- yordu. Polislerin toplandığı yere gelmek isteyen polis ekipleri önce halkın arasına karışıyor. Bir süre bekleyip, uygun an kollanarak yolun öbür ta- rafına geçiriliyordu. Sabahın ilk ışıklarıyla askerler tankı ateşleyerek polislerin olduğu yöndeki TOMA aracını hedef aldı. Araçtan sıçrayan parçalarla iki kişi ağır yaralanırken, bir kişi hayatını kaybetti. Karşı yönden ateşlenen mermilerin sekmesiyle onlarca vatandaş çeşitli yerlerinden yaralandı. Sa- bah 6.30’da askerlerin teslim olmasıyla halk tank- ların üzerine çıkarak kutlama yaptı.
Mehmet Bozkurt/Aydınlık Gazetesi