Yalan Treninden İnelim

Sosyal medyadaki yalan treni acıyı kullanarak önüne düşeni ezip geçiyor.

Yalan Treninden İnelim

'İstek şarkıyı bilmediği için öldürüldü', 'İstek şarkı Ölürüm Türkiyem şarkısıydı...' Müzisyen Onur Şener'in acı bir şekilde ölümüne duyulan üzüntü bir yana konunun çarpıtmalarla siyasi malzemeye dönüştürüldüğü de görülüyor.

 

Sonda söylenecek şeyi en başta söylemek lazım. Ortada vahşice işlenmiş bir cinayet var. Bir çocuk babasız kalmış, bir anne baba evladından kopartılmış, birçok müzisyen birlikte sahneyi paylaştığı bir dostunu kaybetmiş ve birçok müziksever sık sık dinledikleri, iyi vakit geçirmelerini sağlayan bir müzisyenden yoksun kalmışlardır. Onur Şener’e Allah'tan rahmet, tüm ailesine, yakınlarına ve müzik dünyasına sabırlar diliyorum.

 

İSTEK ŞARKI CİNAYETİ!
Galeyana getirilmiş ve sosyal medyadan işin aslını bilmeden “İstek şarkı cinayeti” olarak paylaşım ve yorum yapan binlerce müzisyen arkadaş, bu yazıyı sonuna kadar okuma zahmeti göstermeyebilir. Haklı sebepleri muhakkak var. Çünkü ben de dahil olmak üzere birçok müzisyen arkadaşımız daha önce de istek şarkı yüzünden darp edilmiş, silah zoruyla sahnede esir edilip istenilen şarkıları çalmak zorunda kalmış ve hatta öldürülmüş ya da benzer olaylara şahit olmuştur. Dolayısı ile “istek şarkıyı bilmediği için öldürüldü” yalanına inandırılmış herkes ister istemez bir tepki gösterecektir ki sosyal medyada işin aslının anlatıldığı yazılara yapılan linçlerden bunu görebiliyoruz.

 Olaya karışan ve şahit olan tarafların ifadelerine bakıyoruz ve “istek şarkıyı çalmadığı için öldürüldüğü” gibi bir durumun ortaya çıkmadığını görüyoruz. Tarafların ifadelerinden yola çıkarak olay şöyle gerçekleşiyor; canlı müzik sonrasında kalanların karaoke şarkı söylemesi sırasında çıkan bir tartışma sonrası karşılıklı küfürleşmeler ve küçük bir arbede oluyor. Arkadaş grubu ellerinde içkilerle mekandan çıkartılıyorlar. Kısa bir süre sonra da Onur Şener dışarı çıkıyor ve tartışma burada sürüyor. Sonrasında da olayın geldiği noktayı hepimiz biliyoruz; kavga ölümle sonuçlanıyor. Cinayeti işleyen taraf da olay yerinden kaçmıyor ve polis geldiğinde hepsini alıyor.

 

TÜM MALZEMELER HAZIR!
Peki neden, nasıl ve kim tarafından olay “İstek şarkı cinayeti” olarak servis edildi?

Olay Cumartesi gecesi gerçekleşiyor ve Pazar sabahı olay aslında yakın çevre tarafından öğreniliyor. İstek şarkı vs. hiç bir paylaşım ya da bilgi yok. Ne zaman ki cinayeti işleyen tarafın devlet kurumlarında çalıştıkları öğreniliyor, olaydan bir gün sonra yani Pazar gecesi düğmeye basılıyor. Artık olayı siyasi bir düzleme çekmek ve özellikle hassasiyeti olan insanları (özellikle ünlü müzisyenleri) yanıltıp, galeyana getirip tepkiyi yönlendirebilmek için tüm malzemeler hazır.

 
 Öldürülen bir müzisyen, bir gece kulübü ve cinayete karışmış devlet kurumu çalışanları. Buna ek olarak da tepki uyandırmak adına kullanılabilecek istek şarkı nedeniyle öldürülmeye kadar gidebilen olayların hassasiyeti.

Tepki nereye yönlendiriliyor? Hükümet karşıtı muhalif çevrenin ve özellikle toplumu yönlendirebilecek sanatçı kesimin yine hükümete ardından da devlete olan güvensizliğin ve düşmanlığın yeniden körüklendiği bir zeminde buluveriyoruz kendimizi.

Herhangi bir bar kavgasında işlenen bir cinayeti mesleği ne olursa olsun doğal olarak paylaşma ihtiyacı duymayacak on binlerce kişi, çarpıtılarak servis edilen bir cinayeti sosyal medya üzerinden paylaşma dalgasına kapılıyorlar.

Yalan haber ya da gerçeğin çarpıtıldığı örnekler özellikle sosyal medyada o kadar çok ki sonrasında olayların aslı ortaya çıktığında hemen hemen hiç kimsenin gerçekle ilgilenmek gibi bir derdinin olmadığına ve akıllarında kalan, onlara adeta enjekte edilmiş algılarla kaldıklarına her gün şahit olabiliyoruz.

 
 

YALANLAR
Haber kanalları ve siteleri için ya da sosyal medyada bol takipçili hesaplar için (gerek gerçek isimli hesaplar, gerek sahte hesaplar arkasına saklanmış kişiler) olayların gerçek olup olmadığı değil, tıklanma ya da izlenme sayısının daha önemli olduğunu görüyoruz. Gerçeklerin ortaya çıkmasına rağmen o çarpıcı yalanları hala paylaşımlarında görebiliyoruz. Kaldırma zahmetine dahi girmiyorlar. Peki bu olayla ilgili akıl almaz yalanlar neler?

“İstek şarkıyı bilmediği için öldürüldü”

“İstek şarkı Ölürüm Türkiyem şarkısıydı” (yönlendirmeye de bakın)

“Saatlerce bekleyip dışarıda pusu attılar”

“Çevredeki kameraların görüntülerini almaya çalıştılar”

“Onur Şener, başka bir olayın görgü tanığı olduğu için aralarında mevcut bir husumet vardı”

Bakınız yalana yalan katmak da sosyal medyada en sık rastladığımız şeyler. Ayrıca daha birçok saçma sapan paylaşım da yapıldı. İşin garibi, sözde haber siteleri ve kanalları olayla ilgili bir bilgi paylaşırken hala “İstek şarkı yüzünden öldürülen Onur Şener” diye habere başlıyorlar. Hayret verici.

Bu tür yalanların nasıl ortaya çıkartıldığını görmek ve doğru bilgi almak için Ulusal Kanal’da yayınlanan “Yalancının Mumu” programını izlemenizi şiddetle tavsiye ederim.

 

SİYASİ TARAFI
Herhangi bir olayda dahi işi Türkiye’deki kutuplaşmanın derinleştirilmesine yönlendirmeye çalışanları burada da açık açık görüyoruz. Zaten bildiğimiz sosyal medya hesapları, olayı İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya dahi bağlayabiliyorlar. Akıl alır gibi değil gerçekten. Her zamanki gibi birbirine düşürülmeye çalışan kutuplar bu olay üzerinden de kaşınıyor ve neredeyse Laik-Antilaik tartışmasına, “yaşam biçimimize müdahale ediyorlar” tartışmalarına kadar sürüklenebiliyorlar.

Bu durumdan rahatsızlık duyan ve olaya birebir şahit olmuş mekan çalışanlarının paylaşımları ise gerçekten çok önemli. Açıklama şöyle:

“Yastayız!!!

Canımız, kardeşimiz, solistimiz Onur Şener canice katledilmiştir.

Adli süreç devam ederken basında ve bazı sosyal medya hesaplarında arkadaşımızın başına gelenleri fırsat bilerek, olayın iç yüzünü bilmeden ya da bilmezden gelerek yapılan siyasi, toplumu ayrıştıran, kurumları işletmeleri hedef gösteren söylemler acımızı kat kat arttırmaktadır.

Bu tür söylemlere itibar edilmemesini rica ediyoruz…

Hepimizin başı sağolsun

-Casetta Bar işletme ve personeli-”

Doğrusunu söylemek gerekirse bu tepki ve linç ortamında gerçeklerin farklı olduğunu açıklayabilmek dahi cesaret ister. Yalana inanmış kimse tarafından paylaşılmaması da oldukça düşündürücü. Burada da kasten bu olayı yalan bir şekilde servis edenlerle bu yalana inandırılmış ve devam ettirmekte ısrar edenler maalesef aynı trene binmişlerdir. Tüm müzisyen arkadaşlarımı, o yalan treninden inmeye davet ediyorum.

 

AVUKATINDAN AÇIKLAMA
Onur Şener’in ailesinin avukatı Meltem Banko, dava süreciyle ilgili açıklamalarda bulundu: “İfadelerde ciddi çelişmeler söz konusu. Tüm şahısların tutuklanmaları için gerekli çalışmaları başlattık. Adli kontrol altına alınan şahıslar kamu vicdanını yaralamıştır. Biz o şahısların da tutuklanması için elimizden geleni yapacağız. İlerleyen günlerde detaylara ilişkin açıklamalarda bulunacağız. ‘Ölürüm Türkiyem’ şarkısının istenmesi gibi ve onun çalınmaması gibi bir durum söz konusu değil. Onur Şener milliyetçi, vatanını milletini seven, çok değerli bir arkadaşımızdı. Bu gibi olaylarda ölen insanların arkasından çok çirkin suçlamalar ortaya çıkabilir.”

Şener’in aynı zamanda yakın arkadaşı olan Meltem Banko, Kanal D’de canlı yayına bağlanarak mekandaki güvenlik zafiyetine dikkat çekti:

“İlgili mekanda ben açıkçası güvenlik zafiyeti olduğunu düşünüyorum. Mekanın içerisinde bir olay meydana geliyor ve sanatçı tek başına gönderiliyor. Gece çalışılan bir iş yerinde nasıl güvenlik kamerası olmaz, bu akıl alır gibi değil. Çünkü siz alkollü bir eğlence mekanısınız. İnsanlar o halde ne yapacaklarını bilemiyorlar. Siz bunu kontrol altına almak, her türlü güvenlik önlemini almak zorundasınız. Oraya gelen insanın güvenliği için, sanatçının ve çalışanların güvenliği için önlem almakla yükümlüsünüz. Olayın olduğu mekanın çeşitli açıklamalarını sosyal medyadan takip ediyoruz. Mekanın güvenlik zafiyeti var diyorlar.”

 

Aydınlık gazetesi Onurcan Çağatay'ın yazısı

Tarih:
Diğer Haberler