WAYU'nun (Dünya Anti-Emperyalist Gençlik Birliği) düzenlediği ve 20 ülkeden 25 anti-emperyalist gençlik örgütünün katıldığı Uluslararası Gençlik Zirvesi, emperyalizmin "Üç Ayaklı Saldırı Planı"na karşı ortak bir strateji ilan etti. Brezilya ve Namibya'daki iktidar partilerinden ABD ve Almanya'daki muhalif hareketlere uzanan geniş cephe, "Başkenti Kudüs Olan Tam Egemen Filistin" hedefini teyit etti.
WAYU (Dünya Anti-Emperyalist Gençlik Birliği) tarafından organize edilen “Filistin’de Soykırıma Karşı Uluslararası Gençlik Zirvesi”, 16 Kasım 2025 Pazar günü, 20 farklı ülkeden 25 anti-emperyalist gençlik örgütünün katılımıyla çevrimiçi olarak gerçekleştirildi. WAYU Genel Sekreteri Taha Küçükuygun'un moderatörlüğünü üstlendiği zirve, Filistin halkının direnişiyle sarsılmaz bir dayanışma ilan ederken, soykırımın ötesinde küresel bir adalet ve hesaplaşma mücadelesinin altını çizdi.
Sözde ateşkese rağmen Siyonist saldırıların kesintisiz sürdüğü ve anlaşmanın defalarca ihlal edildiği vurgulanan zirvede, İsrail’in ABD ve Batı desteğiyle yürüttüğü soykırım lanetlendi. 68 binden fazla şehit ve 10 binden fazla kayıpla, bu vahşetin insanlık vicdanında kapanmaz bir yara olduğu belirtildi.
Zirvenin Siyasi Omurgası: "Üç Ayaklı Tehdit" ve Meşru Savunma
Zirvenin sonuç bildirgesine ve konuşmalara damga vuran en stratejik vurgu, Batı Asya ve Doğu Akdeniz’e yönelik emperyalist projenin analizi oldu. Bu strateji, "üç ayaklı bir saldırı ve bölme planı" olarak tanımlandı:
Filistin’in Siyonist İşgali: ABD destekli bölgesel saldırganlığın ana dayanağı.
“İkinci İsrail” Projesi: Sözde “Özgür Kürdistan” adıyla Türkiye, İran, Suriye ve Irak’ı bölmeyi hedefleyen plan.
Askerî Kuşatma: Doğu Akdeniz’de Yunanistan ve Güney Kıbrıs’taki ABD-NATO üsleriyle bölge ülkelerini kuşatma ve enerji hatlarını kontrol etme amacı.
Zirve, bu üçlü tehdide karşı direnişin meşruiyetini en güçlü ifadelerle savundu. ABD ve Batı'nın meşru direnişi suç sayarken İsrail barbarlığını akladığı tespitini yapan zirve, şu stratejik kararı ilan etti:
"Filistin halkının silahsızlandırılması, direnişinin tasfiye edilmesi veya bastırılmasına yönelik tüm emperyalist girişimleri reddediyoruz. Siyonist saldırganlığa karşı ulusal savunmayı desteklemek yalnızca meşru değil, aynı zamanda ahlaki bir görevdir."
Doğu Akdeniz’de Stratejik Kilit: KKTC
Emperyalizmin üç ayaklı planına karşı Zirve, Doğu Akdeniz’de kritik bir direniş hattına işaret etti. Bildirgede, "Filistin’in özgürlüğü ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) uluslararası alanda tanınması birbirini tamamlayan mücadelelerdir" ifadesi yer aldı.
ABD ve İsrail'in Kıbrıs Adası'nı bölgesel bir saldırı üssü yapma planına karşı KKTC’nin varlığının "kritik bir direniş noktası" olduğu belirtildi. KKTC’nin uluslararası alanda tanınmasının, Doğu Akdeniz’deki emperyalist projeleri boşa çıkaracağı zirvenin ortak tespiti olarak kayda geçti.
Nihai Hedef: Başkenti Kudüs Olan Tam Egemen Filistin
Zirve, tüm katılımcı örgütlerin ortaklaştığı net Filistin vizyonunu şu ifadeyle stratejik bir hedef olarak kabul etti:
"Başkenti Kudüs olan, toprakları bütünleştirilmiş, sınırları Filistin halkı tarafından belirlenmiş ve Filistinlilerce yönetilen; tarihsel sınırları, toprakları, kıta sahanlığı ve kaynakları üzerinde tam egemen olan bağımsız Filistin devletini savunuyoruz."
"Filistin Direnişi Asla Silahsızlandırılamaz"
Zirvede Türkiye'yi temsil eden TGB Genel Başkanı Kayahan Çetin ve Vatan Partisi Öncü Gençlik Genel Başkanı Can Aybars Bilgicier, yaptıkları konuşmalarda Zirvenin ana stratejisini pekiştiren ve genişleten kritik vurgularda bulundu.
TGB Genel Başkanı Kayahan Çetin, "Filistin kan kardeşimizdir, Filistin ön cephemizdir" diyerek başladığı konuşmasında, HAMAS, FHKC, Hizbullah, Ensarullah ve İran'ın silahlı direnişinin dünya dengelerini değiştirdiğini ve soykırımcıları yalnızlaştırdığını belirtti. Mevcut "ateşkes" planlarının "Filistin direnişinin silahsızlandırılması" hedefini taşıdığını belirten Çetin, "Filistin direnişi asla silahsızlandırılamaz. Filistinliler silahlarını teslim ederlerse kendilerini canavarın ellerine teslim etmiş olurlar. Filistin devletinin dünya kamuoyunda tanınmaya başlaması başta olmak üzere tüm başarılar Filistinlilerin silahlı direnişi sayesindedir" dedi. Doğu Akdeniz'deki "üç ayaklı ABD-İsrail silahlı tehdidi"ne dikkat çeken Çetin, "Bugün Filistin devletinin dünyaca tanınması kadar Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin devlet olarak tanınması da çok önemlidir" diyerek iki devletin mücadelesini birleştirdi. Çetin, konuşmasını Türkiye'nin NATO'dan ayrılması ve başta Kürecik ve İncirlik olmak üzere tüm ABD ve NATO üslerine el konulması çağrısıyla tamamladı.
"Filistin ve KKTC, Doğu Akdeniz’in Ön Cephesidir"
Vatan Partisi Öncü Gençlik Genel Başkanı Can Aybars Bilgicier ise "Yeni bir dünya kuruluyor!" saptamasıyla başladığı konuşmasında, partisinin 1973'te Nahr El-Bared kampında şehitler vererek Filistin davasıyla kurduğu 50 yıllık kader ortaklığının altını çizdi. İsrail'in Filistin'i silahla yenemediğini vurgulayan Bilgicier, ABD'nin "Trump Planı" ile Filistin'i silahsızlandırmak istediğini belirterek, "Filistin halkı, bugüne kadar ne kazandıysa silahlı mücadele sayesinde kazanmıştır" dedi. Planı "Silah kimdeyse, planı o uygulayacaktır" sözleriyle eleştiren Bilgicier, "Soykırım yapanlar, soykırıma uğrayanların kaderini belirleyemez." diyerek zirvenin en net mesajlarından birini verdi. Bilgicier, emperyalizmin "Üç Ayaklı Planı"na karşı "Filistin ve KKTC, Doğu Akdeniz’de ön cephe ülkeleri olarak kardeştirler" diyerek, KKTC'nin tanınmasının sadece Türkiye için değil, Rusya, Suriye, Filistin ve İran dahil tüm bölge ülkelerinin güvenliği için stratejik önemde olduğunu belirtti.
Kıtalardan Yükselen Cephe: İktidarlar ve Direnişçiler Aynı Safta
Zirve, Asya'dan Latin Amerika'ya, Afrika'dan Avrupa'ya uzanan geniş bir katılımcı profili ile dikkat çekti. Brezilya'da iktidardaki İşçi Partisi (PT) adına Douglas Ferreira Liderança, Başkan Maduro’nun partisinden Venezuela Birleşik Sosyalist Partisi Gençliği Uluslararası İlişkiler Bürosu Başkanı Yosneisi Paradesi, Namibya'nın iktidar partisi SWAPO Gençlik Ligi adına Kenaumue Moks, Almanya'da yükselen bir parti konumundaki BSW'nin gençlik kolu JSW adına Mertcan Yıldız, ABD'den Workers World Party (WWP) Genel Sekreteri Sara Flounders ve Batı Sahra'da ABD hegemonyasına direnen Polisario adına Yaguta Fatma Moulay gibi kilit isimler konuşmacı olarak yer aldı. Ayrıca, HAMAS, Hizbullah ve Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC) gibi direniş cephesi örgütlerinin gençlik kollarının da zirveye katılım sağladığı öğrenildi.
Almanya'dan Mertcan Yıldız (JSW), ülkesinin soykırıma suç ortaklığını vurgulayarak, "Hükümetimin eylemlerinden utanıyorum... Almanya, bütün bir halka karşı soykırım işleyen bir hükümete siyasi kılıf, diplomatik koruma ve askeri destek sağlıyor" dedi. Filistin'e desteğin Almanya'da kriminalize edildiğini belirten Yıldız, NATO'nun bir savunma ittifakı olmadığını ifade ederek, "JSW net bir pozisyon almıştır: Almanya'nın NATO'dan çıkmasını talep ediyoruz" çağrısında bulundu.
Namibya'nın iktidar partisi SWAPO Gençlik Kolu'ndan Kenaumue Moks, kendi ulusunun soykırım tecrübesiyle güçlü bir paralellik kurdu: "Apartheid'a ve sömürgeciliğe karşı savaşmış olan Namibya gençliği, kendi kaderini tayin etmenin ve işgale direnme hakkının önemini anlamaktadır. Namibya, Alman İmparatorluğu altında 20. yüzyılın ilk soykırımını... yaşamış olup, ben de bu soykırımın doğrudan bir torunuyum, bu nedenle soykırımın ne anlama geldiğinin tamamen farkındayız. Bu nedenle Filistin'de devam eden soykırımı... kınıyoruz".
Hizbullah adına konuşan Mohammad Ihab ise direnişin meşruiyetini felsefi bir temele oturtarak uluslararası düzenin iflasını ilan etti: "Filistin artık salt siyasi bir mesele... değildir. O, evrensel bir ana, tüm dünya için belirleyici bir ahlaki sınava... dönüşmüştür. Devam eden olaylar... uluslararası düzenin kırılganlığını ortaya çıkarmıştır. Bu korkunç çöküşün ortasında parlak bir gerçek ortaya çıkıyor: Filistin halk direnişinin yükselişi... Direniş, askeri anlamını aşarak bütün bir varoluş felsefesine dönüştü".
Bildirge'nin Yol Haritası: Ambargodan Küresel Koalisyona
Zirvenin Sonuç Bildirgesi, acil insani taleplerden uzun vadeli stratejik hedeflere uzanan somut bir eylem planı ortaya koydu. Bildirgede, Gazze için derhal adımlar atılması istenirken, anti-emperyalist mücadeleyi küresel ölçekte büyütecek yeni yapılar da ilan edildi.
Zirve, BM denetiminde acil insani ve tıbbi koridorların açılmasını ve ablukanın derhal kaldırılmasını talep etti. Buna paralel olarak, İsrail’e uluslararası bir silah ambargosu uygulanması ve onu silahlandıran tüm devlet ve şirketlere yaptırım getirilmesi çağrısında bulunuldu.
Gazze'de sistematik olarak yıkılan eğitim altyapısının yeniden inşası için "Eğitim Dayanışma Programları" (burs, online ders, akademik değişim) başlatma kararı alan Zirve, aynı zamanda soykırıma ortak olan akademik kurumların boykot edilmesini karara bağladı.
Bildirge, Batı Asya ve Doğu Akdeniz’deki bütün ABD, İsrail, İngiliz ve NATO üslerinin kaldırılmasını talep etti. Türkiye ve Almanya gibi ülkelerin NATO’dan ayrılmasının bu emperyalist yapıyı ciddi ölçüde zayıflatacağı vurgulandı.
En somut örgütsel adım olarak, WAYU çatısı altında, küresel farkındalık kampanyaları ve ortak eğitim programları düzenleyecek bir "Küresel Filistin Gençlik Koalisyonu" kurulması ilan edildi.
Yeni Bir Gençlik İttifakı Doğuyor
Filistin’de Soykırıma Karşı Uluslararası Gençlik Zirvesi, sadece Filistin için değil, çok kutuplu ve adil bir dünyanın kurulması için gençlik hareketlerinin tarihsel bir ortaklaşması olarak değerlendirildi.
WAYU’nun öncülüğünde Batı Asya’dan Afrika’ya, Latin Amerika’dan Avrupa’ya uzanan yeni bir uluslararası dayanışma ağı ortaya çıkarken Zirve, “Filistin insanlık cephesinin ön cephesidir” vurgusuyla tarihe geçti.