YAZAR
Papaz Brunson, 2016 yılında FETÖ ve PKK adına suç işlemek aynı zamanda ajanlık faaliyeti yürüttüğü gerekçesiyle tutuklanmıştı. 15 Temmuz Amerikancı FETÖ darbe girişiminden sonra tutuklanan Brunson’un tutuklandığı dönemi yakından incelersek, öküzün altında buzağı aramaya çok da gerek kalmayacaktır. Hatırlayalım; Brunson tutuklandığı dönemde Türkiye, Atlantik sisteminden hızla kopmaya başladı, Rusya, İran ve Çin ile daha da yakınlaştı. Türk ordusu, ABD ve İsrail’in para ve silah yardımlarıyla donattığı kara ordusu PKK’ya karşı kesin ve sonuç alıcı operasyonları başlattı (Fırat Kalkanı Harekatı ve PKK’nın hendeklere gömülmesi). Kısacası Türk-Amerikan savaşının artık gözle görülebilir hale geldiği bir dönemde Papaz Brunson tutuklanmıştı.
BOP projesinden bir anda Amerikan karşıtlığının %90’lara ulaştığı bir Türkiye’ye Amerika’nın çıkışı, ABD çıkarlarına aykırı hareket eden her ülkeye karşı olduğu gibi ekonomik yaptırım ve ambargolar ile geldi. Tabi Papaz bunun bahanesi oldu. Amerika’nın Türkiye’yi birçok kez Brunson’un tahliye edilerek Amerika’ya iade edilmesi için tehdit ettiğine şahit olduk. 1980’lerde Turgut Özal’ların, Kemal Derviş’lerin küreselleşme programı ile devletin bütün kâr sağlayan kurumlarının özelleştirmesi ve tamamıyla dışa dönük bir borçlanma yapısı ile içi iyice oyulan ve artık bu uygulamalar yüzünden miladını dolduran Türk ekonomisi, ABD’nin dolar silahını kullanması ile iyice sarsıldı. Aslında esas tartışmalar burada başlıyordu. Türkiye, yıllardır askerimizi şehit eden, şehirlerimizde bombalar patlatan PKK’yı donatan, vatansever komutanlarımızı ve aydınlarımızı tertiplerle tutsak eden FETÖ’yü yapılandıran ABD’nin ekonomik yaptırım tehditlerine, Brunson’u serbest bırakıp boyun mu eğecek yoksa başı dik bir şekilde Türk yargısının bağımsızlığını temin edip, ABD ülkemize yönelik saldırılarına karşı adalet sisteminin çarklarının dönmesini mi sağlayacak?
KUMDAN KAFASINI ÇIKARANLAR
Yukarıdaki sorumuza bulduğu her fırsatta kafasını çıkaran Amerikancıların bir cevabı var. Onlara göre ekonomik krizden kurtuluşun biricik formülü ABD ile anlaşmaktan(!) geçiyor. Dolar'ın düşmesi, yatırımların artması, borsanın yeniden değer kazanması buna bağlı. Çünkü Fuat Uğur’un tabirine göre, ABD süper güç, Türkiye ise Amerika’nın koynunda. Başka çare yok! Hürriyet gazetesinden Erdal Sağlam da, “Piyasaların Gözü Rahipten Başkasını Görmüyor” diyor. Sabah gazetesi yazarı Dilek Güngör ise Brunson’un tahliyesi üzerinden toto oynandığını söylüyor. Piyasalar papazın serbest kalmasını bekliyor, serbest kalırsa dolar düşeceğini tahmin ediyormuş… Ahmet Hakan da yazdıklarına bakılırsa “Serbest Kalır” sonucuna evi arabayı satıp yatırmış! Verilmeye çalışılan algı aslında tanıdık: “Ver Kurtul”. Ver kurtul diyerek Türk yargısı üzerinde baskı oluşturulmak hedefleniyor. Zamanında nasıl Kıbrıs’ı ver kurtul, Hakkari’yi ver kurtul, onu sat kurtul, bunu yak kurtul dedilerse şimdi de papazı ver kurtul ekonomi rahatlasın diyorlar. Türk milletine Stockholm Sendromunu dayatıp Türkiye’nin celladı ABD’ye aşık olmamızı istiyorlar. Brunson serbest kalması üzerinden ekonominin rahatlaması bahanesi ile Türkiye’nin yeniden ABD yörüngesine girmesini bekliyorlar. Kumdan kafalarını çıkarmaları bu yüzden.
EVDEKİ HESAP ÇARŞIYA UYMADI
Beklenen karar geçtiğimiz gün açıklandı. Ancak ABD Başkanı Trump’ın karar sonrası “kurtulması için çok çalıştık” dediği Brunson’un, tahliye edilince doların düşüp ekonomik krizin yatışacağını bekleyenler için evdeki hesap çarşıya uymadı. Cuma günü gerçekleşen duruşmada 3 yıl hapis cezası alan ancak cezası tutukluluk süresine sayılan Brunson serbest bırakıldıktan sonra dolar yeniden yükselişe geçti. Çünkü başta belirttiğimiz gibi kriz Papazdan değil, sistemden!
GEÇLİĞİN REÇETESİ
İçinde bulunduğumuz kriz ne ondan ne bundandır. 1980’lerde kurulmaya başlanılan üretimden kopuk borçlanmaya dayalı ekonomik sistem Türkiye’nin içinde bulunduğu krizin asıl sebebidir. Ne yazık ki AKP bu sistemde direterek daha büyük sorunlara ülkemizi sokuyor. Hala günü kurtarmaya dişlileri kırılan çarkı çevirmeye çalışıyorlar. Ekonomik kriz ise her geçen gün Türkiye’nin emeklisini, öğrencisini, tüccarını, sanayicisini, berberini kısacası toplumun her kesimini daha fazla rahatsız ediyor. Brunson’un serbest bırakılması gibi çözümler ise geçici. Daha da önemlisi bunun gibi günü kurtarmayı hedefleyen uygulamalar, Türkiye’nin bağımsızlığını, kurulan yeni dünyada başı dik bir şekilde yerini almasını tehlikeye sokmaktadır. Pirinç için evdeki bulgurdan olmak diye söylemiş atalarımız...
Türk gençliğinin ekonomik krize reçetesi bellidir. Ekonomik kriz ancak, Mustafa Kemal Atatürk’ün kamucu, devletçi programıyla aşılabilir. Türk milleti hazırdır! Toplumun tüm kesimleri seferber edilerek dışa bağımlı değil üretim odaklı bir ekonomi kurulması şarttır. Türk gençliği kurulacak olan üretim ekonomisinin dinamosu olacaktır. Kaybedecek vaktimiz kalmadı! Görevimiz belli: İşçisiyle, köylüsüyle, genciyle, yaşlısıyla Atatürk Türkiye’sini kurmak birincil görevdir!
Naci Önenköprülü
TGB Muğla İl Başkan Vekili
tgb.gen.tr