ALIN TERİ VAR HAKKI YOK: Üreten İşçi Ne Kadar Görülüyor ?

Emek, insanın yalnızca kol gücü değildir; insanın zamanı, umudu ve yaratıcılığıdır. Bugün sistem, emeği “ucuz işgücü” diye tarif ediyor.

ALIN TERİ VAR HAKKI YOK: Üreten İşçi Ne Kadar Görülüyor ?
Kaan Okulmuş
Kaan Okulmuş
MUğLA İL YöNETiCiSi

Ülkemizde yıllardır işçiler, alın terinin karşılığını alamıyor, emeğiyle geçinenlerin hakları hiçe sayılıyor. İşçiler, sömürüye karşı birleşip sendikalarda adil ücret, insanca çalışma koşulları, izin hakkı ve iş güvenliği gibi en doğal hakları için mücadele ediyorlar. Bu olayları haberlerde görüp sonra kanal değiştirmek ve bir daha buna benzer bir olay yaşanana kadar unutmak çok kolaydır. Fakat ülkemizin üreticileri, emekçileri, işçileri Türkiye’de bir arpa boyu dahi olsa ilerleme kat etmek için çalışıyorlar. Direnenler de sadece maaşları verilmeyen, sigortaları yarım yamalak yatırılan işçilerin direnişi değildir. Bizler de hakları için mücadele eden emekçilerin mücadelesinde ses olmalıyız. Emek, insanın yalnızca kol gücü değildir; insanın zamanı, umudu ve yaratıcılığıdır. Bugün sistem, emeği “ucuz işgücü” diye tarif ediyor. Çünkü her zaman yerine doldurabileceği bir işçi varmış gibi düşünür.


Bugünlerde de işçilerin hakları için verdiği mücadele büyüyor. Gaziosmanpaşa’da Mahal taşeron firmasında çalışan 13 inşaat işçisi, üç aydır maaşlarını alamadıkları için vince çıkarak eylem başlattı. İzmir Büyükşehir Belediyesi iştiraki şirketlerinden İZELMAN, İZNERJİ ve İZFAŞ çalışanları 3 aydır biriken sosyal haklarını alamadıkları gerekçesiyle oturma eylemi başlattı. TÜRK-İŞ öncülüğünde hükümetin yüzde 16’lık zam teklifine tepki gösteren kamu işçileri, 81 ilde iş bıraktı. Memleketin her yerinde çürümüş sistemin işçilere olan tutumunu görebiliyoruz.


Türkiye bu hale nasıl geldi

12 Eylül 1980 darbesi sonrası işçilerin hakları ellerinden alındı. DİSK kapatıldı ve Türk-İş kontrol altına alındı. ABD bu duruma ‘işgücünün disipline edilmesi’’ dedi. Bahsedilen disiplin ise işçilerin siyasetten uzak durmasıydı. Bu politikalar sonucunda Türkiye neoliberal ekonomiye geçti. Ülke içinde birçok fabrika özelleştirmeye gitti. İhracat modelini düşük ücret – yüksek ihracat haline getirdi. Sonraki yıllarda ise işçiler daha düşük ücretlerle daha fazla çalıştırılmaya, iş güvencesi olmadan her an kapı önüne konulabilmeye başlandı. İş kazaları binleri bulurken tüm güvence sadece kâğıt üzerinde kaldı. İnsan hayatı kâr uğruna değersizleştirilmişti. Bugüne geldiğimizde ise yıllardır uygulanan liberal ekonomik modeller, üretimi değil rantı; alın terini değil sıcak parayı önceledi. Devletin düzenleyici gücü zayıflatıldı, denetimler gevşetildi, milli sanayi erozyona uğramış halde.


Bizim görevimiz nedir?
Bizler bu neoliberal politikaları ülkemize sokan emperyalist işbirlikçilere ve kurdukları düzene karşı olmalıyız. Gençliği apolitikleştirme çabasındaki ABD emperyalizminin etkisini, üniversitelerden meydanlara her alanda kıracağız. Bugün emek mücadelesi veren işçinin, çiftçinin, köylünün hepsinin yanında gençlik olarak umut olmalıyız.
Atatürk’ten emanet olan tam bağımsız Türkiye mücadelesini anlatacağız ve bu mücadelenin neferi yapacağız her bir genci, işçiyi, kadını, üreticiyi… Tam Bağımsız Türkiye’nin sadece toprak olarak bağımsız değil de ekonomik bağımsızlık, siyasi bağımsızlık ve askeri bağımsızlığı da içerdiğini anlatacağız. Bunların yanında da işçilerin mücadelesinden asla vazgeçmeyeceğiz çünkü sistem ne kadar güçlü görünürse görünsün örgütlü işçi direnişinin sistemi ezdiği Türkiye tarihinde birçok olay vardır. 2024 Polonez direnişi; 2023 Migros, Yemeksepeti ve Trendyol kuryeleri eylemleri; 2015 Metal Fırtına eylemleri; 2009 Tekel direnişi ve daha fazlasında işçiler kazandı. Bizler de Atatürk’ün “Türk işçisi, Türk çiftçisi ve Türk aydını; hepsi milletin ortak yaratıcısıdır.” sözüyle Türkiye Gençlik Birliği (TGB) olarak haklarını arayan işçilerin her zaman yanında olacağız.

Tarih:
Diğer Haberler