

YAZAR
100 yılı aşkın süredir emperyalizmin hedefinde olan bu topraklarda yaşıyoruz. Harita üzerinde topraklarımızı paylaştıkları Sevr’den Kukla Kürdistan planlarına, zırhlıları ile dayandıkları Çanakkale Boğazı’ndan Doğu Akdeniz’e; emperyalizmin namlularının hedefinde daima Türkiye oldu. Bu 100 yılı aşkın süredir silahını doğrultmuş emperyalizmin karşısında teslimiyete değil, Mehmetçiğin silahına sarıldığımızda ise tarih Mehmetçiğin silahının zaferini yazdı. Emperyalizm ile olan bu mücadelede silahıyla Türkiye’yi teslim alamayan emperyalizm, dolarıyla ve kendisine uşaklıkla teslim aldığı hainlerle hedefinden hiçbir zaman şaşmadı. Türkiye’de iç cephede bölünme yaratarak mevzii kazanmak ve sonucunda iktidar olmak için düşmana askerlik yapacak bölücüleri kazanmasını bildi. Bunların adı dün Şeyh Sait gibi vatan hainleri oldu; bugün ise Halil Konakçı gibi bozguncular oldu. Hepsinin ortak noktası ise düşmana askerlik yapmak oldu.
Bu yazımızda, bugün Türk milletinin birliğini ve Türkiye’nin değerlerini hedef alarak iç cephede ABD emperyalizminin Türkiye’yi bölme planlarına hizmet eden Halil Konakçı gibi bozguncuları ele alacağız. Onların bölücülük saçan fetvalarının karşısında ise Mustafa Kemal’in yanında İttihatçı kimliğiyle saf tutan Rifat Börekçilerin vatanseverliğinin ihtiyacını vurgulayacağız.
İç Cepheyi Korumak Neden Belirleyici?
Mustafa Kemal Atatürk’ün Nutuk’ta vurguladığı gibi “Asıl olan iç cephedir.” Türkiye’yi emperyalist tehditlerden korumanın belirleyici bir mücadelesi, iç cephede birliği ve dirliği sağlamaktır.
ABD ve İsrail’in Türkiye’ye yönelik tehditleri, sadece Doğu Akdeniz’den Suriye’ye topyekün bir cephedeki planlarıyla sınırlı değil. Türkiye gibi bir ülkeye doğrudan işgal girişimi yerine, Türkiye’nin iç cephesinde çatışmalar yaratarak Türkiye’yi bölme planlarını iç cepheden derinleştirmeyi amaçlamaktadır. Bu kapsamda, ABD destekli gericilik ve ABD destekli bölücülük, farklı toplumsal kesimlere hitap ederek Türkiye’nin iç cephesini iki farklı kutuptan tek bir amaç etrafında hedef almaktadır. Gericilik, dini ve geleneksel değerleri kullanarak muhafazakâr kesimleri etkilemeye ve onları emperyalist planlarına hizmet edecek şekilde yönlendirmeye çalışırken; bölücülük, “eşit yurttaşlık, demokrasi, özgürlük, anadilde eğitim” vb. kavramlar etrafında toplumun seküler diyeceğimiz kesimine nüfuz etmeye ve ayrıştırıcı politikalarla milli birliği zayıflatmaya odaklanmaktadır. Bu iki ayrı yönelim, farklı kamplara hitap etse de tek bir amaca yani ABD’nin Türkiye’yi iç cepheden bölme planlarına hizmet etmektedir.
Bütün dünyada “gölge CIA” olarak bilinen ABD’nin RAND Corporation örgütünün raporlarında da açıkça belirtildiği üzere, ABD’nin temel hedefi Türkiye içinde laik-anti laik gerilimi körükleyerek toplumu ayrıştırmak ve sözde kukla Kürdistan, özde 2. İsrail planına giden yolda iç cepheyi parçalamaktır. Bu süreçte, Halil Konakçı ve benzeri figürler, ABD destekli gericiliği ön plana çıkaran kuklalar olarak sahneye sürülmektedir.
Halil Konakçı Neyin Görevinde?
Düşmanlık beslediği Türkiye Cumhuriyeti’nde bir din adamı olan Halil Konakçı, Cumhuriyet’e ve devrimlerine, Türk Devrimi’nin öncülerine karşı bulunduğu söylemler ve hakaretlerle halen görevde olan bir provokatördür.
Gelin bu provokatörün “din görevi” altında neye hizmet ettiğine birkaç örnekle bakalım. 2023 yılındaki bir konuşmasında, “Hatay Türkiye topraklarına katıldığında yapılan ilk icraat ezanın yasaklanması oldu. Yani Fransız'ın yapmadığı zulmü bu topraklarda yaptılar." dedi. Yine 2023 yılındaki bir söyleminde vatan haini Şeyh Sait’i “İslam kahramanı” ilan etti. 22 Ocak tarihindeki bir konuşmasında ise Türk Devrimi’nin öncüleri olan İttihatçıları, “Tüm hainler İttihat ve Terakki içinden çıktı. Talat, Cemal ve daha birçokları gibi” söylemleriyle hedef aldı.
Şehir şehir dolaşıp Cumhuriyet Devrimlerini, Türk gençliğinin kahramanlarını hedef göstererek topluma kin ve nefret saçan Halil Konakçı, hakkında birçok kez soruşturma başlatılsa da görevinden uzaklaştırılmamaktadır. Böylece provokatörlüğüne alan bularak ABD-İsrail’in Türkiye içerisindeki yıkıcılık faaliyetlerinde rol üstlenmeye devam etmektedir.
İç Cepheyi Bölmeye Kalkanlar Kimin Safında?
ABD emperyalizmi ve İsrail siyonizmi ile mücadele etmek isteyenlerin temel görevi, milliyetçi, sosyalist, Kemalist, muhafazakar, İslamcı herkesi aynı mücadele içinde birleştirmektir. Bu sebeple din adına Türk Devrimi’ne nefret kusanlar da, “şeriat geliyor” diyerek muhafazakarlara nefret kusanlar da farkında olmayarak ya da bilinçli bir şekilde ABD-İsrail planlarına alet olmaktadır.
Türkiye’ye yönelen ABD-İsrail tehditlerine karşı duruş göstermeyen millilik olur mu? İttihatçılara, Kemalist Devrim’e düşmanlık besleyen kime dostluk eder? Bunları sorgulamak şarttır.
Kemalist Devrim’i, İttihatçıları hedef alıyorsan; yerin Taşnak Cemiyeti’dir. Halil Konakçı ve onun gibileri, Türk milletinin bağımsızlık savaşına düşman olanlarla aynı safta bulunuyor!
Türk Milletinin Mücadelesinde Halil Konakçılara Yer Yok!
Emperyalizme karşı mücadelede başarı için iç cepheyi sağlam tutmanın önemini, tarihimiz bize hem kahramanlarımız hem de hainlerimiz ile göstermiştir. Göstermeye de devam etmektedir.
Türkiye’yi bölmeye yönelik emperyalist senaryolara karşı mücadelede, Mehmetçiğin silahı kadar Türk milletinin birlik içerisindeki başkaldırısı da önemlidir. Bölücülüğe geçit vermemekte birbirini tamamlayan iki ruhtur. Türk milletinin bu mücadelesinde ise Halil Konakçı gibi Cumhuriyet’in devrimlerine, önderlerine düşmanlık besleyenlere yer yoktur.
Bugün, Halil Konakçıların kışkırttığı bozguncu cephe ise mücadelesini düşmanla işbirliği tutan Şeyh Sait’e, Sait Molla’ya ve Vahdettin'in emriyle Kuvvacılara "ölüm fetvaları" çıkaran Mustafa Sabri Efendilere yaslamaktadır.
Dün olduğu gibi bugün de İttihatçılara düşmanlık besleyen o “hainlik” ruhu, ABD-İsrail’in Türkiye’deki iç cepheye yönelik planlarında FETÖ’ye dostluk, Türk milletine düşmanlıkta birleşmektedir.
İman Cephesini Vatan Cephesi İle Birleştiren İttihatçı: Rifat Börekçi
5 Mart günü, ilk Diyanet İşleri Başkanımız Mehmet Rifat Börekçi’nin 84. ölüm yıl dönümü. Bugün iç cephede Halil Konakçı gibi halkı kin ve nefrete sürükleyen sözde “din adamları” karşısında Rifat Börekçi’yi tanımanın, anlamanın ve rol model almanın önemi daha da yakıcı hale gelmiştir.
Rifat Börekçi, tarih sahnesine Milli Mücadele yıllarında, Ankara'da öne atılarak çıktı. İstanbul'un ölüm fetvasına karşı isyan bayrağını açarak, karşı fetva hazırlayanların başında yer almıştır. Milli Mücadele’nin ilk günlerinde Ankara’da “Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti”ni kurdu ve İttihatçılar onu Ankara Müftüsü yaptı.
Onun safı; işgalci Fransız ve İngilizlerin, işgal kuvvetleri ile işbirliği tutan vatan hainlerinin karşısı, Mustafa Kemal önderliğindeki Milli Mücadele'nin yanıydı. 27 Aralık 1919 günü Ankara'ya gelen Mustafa Kemal Paşa ve beraberindeki heyeti karşılayan Seymenlerin içinde de o vardı.
Maddi ve manevi olarak tüm gücüyle Milli Mücadele'nin fedaisiydi. Öyle ki kefen parası sakladığı bin lirayı Kuvây-i Milliye'ye bağışladı.
Rifat Börekçi, yalnızca bir din adamı değil, aynı zamanda vatanın en zor günlerinde inancını milletin bağımsızlık mücadelesiyle birleştiren bir istiklal neferiydi. O, işgal altındaki Anadolu’nun minberlerinden korkusuzca haykıran bir ses, milli iradenin ruhunu fetvalarıyla perçinleyen bir öncüdür. Onun safı, hakikatin ve hürriyetin safıdır; onun mücadelesi, imanla yoğrulmuş bir vatan cephesinin mücadelesidir. Bugün de, dün olduğu gibi, halkı ayrıştırmaya çalışan Halil Konakçı gibi bozguncu cephenin bayraktarlığını yapan zihniyetlere karşı, Rifat Börekçi’nin mirası yolumuzu aydınlatmaktadır. Onun aziz hatırası, Milli Mücadele ruhunu yaşatan herkesin yüreğinde bir meşale gibi yanmaya devam edecektir!
Diyanet İşleri Başkanlığı’na Düşen Görev
Diyanet İşleri Başkanlığı, Türk Devrimi ile var ettiğimiz, Cumhuriyetimizin önemli kurumlarındandır. Bugün, emperyalizme karşı mücadelede, “Aslolan iç cephe”de Diyanet İşleri Başkanlığı’na da çok iş düşmektedir. ABD-İsrail cephesinin etnik, kimliksel, dinsel yangın çıkarma girişimlerine karşı ön mevziide olması gerekmektedir.
Bugün, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın emperyalist senaryolara karşı saldırılara en önde göğüs geren, halkı birleştirici bir rol oynaması gerekmektedir. Bunun içinde toplumun içerisinde sınırlı da olsa belli bir etki alanı olan Halil Konakçı gibi bozguncu cephenin ateşine odun taşıyan provokatörlere alan tanımaması gerekmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın halkın Milli Mücadele etrafında toplanmasını sağlayan, işbirlikçi cephenin fetvaları karşısında Mustafa Kemal cephesinde görev alan Rifat Börekçi gibi rol modellerle milletin vicdanında yer tutması gerekir!