Kaç bin yılın ağırlığıyla kalkıp doğrulduk,
Ataktayız ölümüne, yüzyıl sonra yine biz,
Vatanın çağrısıyla derlenip geldik otak kurduk:
Biz hazırız! Aklımız, ruhumuz Hızır’dır.
Uluyor karanlığın çakalları yurt bahçelerimizde,
Kıyamdayız yine, en önde ulu ata Korkut.
Büyük sevda ardında yüreklerimiz ellerimizde,
Bir kalk emriyle her birimiz hep birimiz:
Yedi canavar birden yemek yine bizim işimiz,
Yedi derya içmek, yedi ateşten geçmek…
Nasıl yardıysak demir dağı günlerden bir gün,
Ataktayız yine, Batı Asya otağında Bozkurt.
Ataktayız toprağın birliği, aşkın dirliğiyle,
Öyle dağlanıyoruz gökyüzü altında cümlemiz,
Ve taşın karnında, göğün kalbinde dipdiriyiz biz.
Ayaklanmış Yunus, Pir Sultan, Bedrettin de,
Şahadetimiz atakta ve yaşama sevincimiz.
Büyük zaferin alperenleri tutuşur can evimizde,
Hikâyemiz uzun, destandan destana adımlarımız,
Cennet çayırındayız, çırılçıplak ruhlarımız.
Dimdik dağlar, yetmiş iki nehir boyu aynı dirlik,
Asır geçerdi yürürken kızgın tunç üstünde Yörük:
Beş deniz kürsünde çalkana çalkalana Türk.
Meçhul asker adımlıyor arşı burçtan burca,
Uyku bilmeyen, hasta edilemeyen savaşçılarız,
Şimdi yıldızla akıyoruz üzerine karanlığın.
Fedaiye ölüm yok, yıkanıp arındık abıhayatla biz,
At sürdük Binbir Gece eren memleketine,
Aramızda Keloğlan, Kaşgarlı, Aslı ile Kerem de.
Nasıl yerindeyse Demirkazık, yerimizdeyiz yine,
Salınan kollar iki yanda kanat açmaya hazır,
Göğsümüzün üstünü yurt etse de her dem zulüm.
Gökyüzünü direksiz tutan, gönüllere gül sunan biz,
Hazırız! Türkülerimizle, aklımız hazır.
Doğan bebeğin kanında dirilir Hızır geliriz,
Ayağa kalktık yine, yanmak için çıra gibi tertemiz.
Hüseyin Haydar