ESKişEHiR İL YöNETiCiSi
“Ey millet! İyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti, şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru, en gerçek tarikat medeniyet tarikatıdır”
(Mustafa Kemal Atatürk)
Neden Tarikatları Kaldırma Gereği Duyulmuş?
Cumhuriyet kurulduktan sonra da Türkiye’de saltanatçı ve hilafetçi siyasi yapılar varlığını sürdürüyordu. Bir anda devrimi toplumun bütün kesimlerine yaymak mümkün değildi.
Saltanat, hilafet, ağalık, şeyhlik gibi orta çağ kalıntılarını devam ettirmek isteyen gerici gruplar zaman zaman iç isyan çıkarmış ve ülkeyi zor duruma düşürmüşlerdi. Cumhuriyete olan düşmanlıkları onları Batı emperyalizmine bağladı. Emperyalizme iş birliği yaparak Türkiye’nin çıkarlarının tam tersine hareket ettiler.
Bu isyanlar genel olarak din kisvesi altında, bölücülük yapmak ve kendi feodal düzenini korumak için çıkarıldı. Kurtuluş Savaşı sırasında İtilaf Devletleri tarafında olan şeyhlerin ve şeyhülislamların fetvaları yüzünden çıkan isyanlar Mustafa Kemal’i ve askerlerini zor duruma soktu. Lozan Anlaşması sonrasında Musul-Kerkük sorununun çözüm aşamasında da din adı altında halk kandırılarak Şeyh Said isyanı çıkarılmış ve bu isyan yüzünden misak-ı milliden taviz verilerek Musul ve Kerkük kaybedilmiştir.
Kemalist Devrim hem milli güvenliğimiz hem de cumhuriyetin özgür yurttaşını yaratmak için Feodal kurumlarla mücadele etti. Saltanat ve hilafeti kaldırdı, toprak ağalığını yasa dışı ilan etti ve tarikatlarla mücadele başlattı. Dini ihtiyaçlarımızı karşılaması ve dinimizi en iyi şekilde öğretmesi için Diyanet İşleri Başkanlığı kuruldu.
Bu sayede dinin devlet işlerine karışılması engellenmiştir. Halifelik kaldırıldıktan sonra tarikat ve tekkeler kapatılmış ve açılması yasaklanmıştır.
Bugün ise Cumhuriyet’in ilk yıllarında taviz verilmeden kapanan cemaat ve tarikatlar, 100 yıllık birikimi olan Cumhuriyet’te söz sahibi olmaya çalışıyor.
FETÖ, ABD Emperyalizminin Türkiye’deki örgütlenmesiydi. En tehlikelisiydi ama tarikatların tehlikesi FETÖ ile sınırlı değildi.
Tarikatlar Nedir?
Tarikat sözlükte “yol, sözlük”, din adamları tarafından da “hakikate giden yol” anlamında kullanılan bir sözcüktür. Orta Çağ’da insanlar tarikatlarda örgütleniyordu. Tarikatlar bir nevi dönemin siyasi partileri gibiydi. İnsanlığın yararına ve ilerici işlevi olan tarikatlar olduğu gibi gerici tarikatlar da vardı. Ahi teşkilatları bir esnaf örgütlenmesi olduğu gibi aynı zamanda dini kuruluşlardı. Ahi Evran, Şeyh Edebali en meşhur liderlerleriydi. Ahiler Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda ve Türkiye’de güçlü bir ticaret düzeninin kurulmasında belirleyici oldular. Dini kuruluşlar olmakla birlikte daha çok siyasi-sosyal ve ekonomik yapılardı.
Tarikatlar tarihsel bir dönemde ortaya çıkmış, faydalı bir işlev görmüş zamanla ise ilerici rolünü yitirmiştir.
Bugün ise tarikatlar, insanlarla Allah arasında kademe oluşturdu. Tarikat liderlerine göre bir insan İslam’ı tam anlamıyla yaşamak istiyorsa tarikatlara katılmalıdır. Ancak gerçeğin böyle olmadığı aşikar. İslamiyet’te tarikata girme zorunluluğu yok. Hz. Muhammed döneminde de tarikatlar yoktu.
Zamanla tarikatlar İslam’dan bağımsız bir şekilde kendi dini kurallarını oluşturdular. Bir şeyhe bağlı ve müritlerden oluşan, siyasi, ekonomik ve sosyal bir güç haline geldiler. Bu güçle sosyal hayata, siyasete ve devlet yönetimine müdahale etmeye başladılar.
Şekilci bir İslam anlayışı yaydılar. Bu anlayışlar yüzünden insanların dış görünüşüne, okuyacakları okullara, dua etme şekillerine bile karışmaya başladılar. Tarikatlar bir süre sonra dini kullanarak her yere sızdılar. Eğitim, askeriye, devlet bürokrasisi, sağlık gibi kamu kuruluşlarına da yerleşerek bir süre sonra hukuka uygun olmayan faaliyetler yapmaya başladılar. Bu faaliyetleri toplumda ayrılıklara ve bölünmelere yol açtı. Tarikatların bu davranışlarının acı sonuçlarından birisine 15 Temmuz 2016 tarihinde şahit olduk.
Ancak FETÖ’yü sadece bir tarikat örgütlenmesi olarak ele almamak lazım. ABD eliyle bir tarikat gladyo örgütü haline getirilmiştir. FETÖ ABD olmasaydı bu kadar etken bir güç haline gelemezdi.
MEB: “Tarikatlar gençlerimizi PKK’nın kucağından alıyor”
15 temmuzdan sonra emperyalizm işbirlikçisi tarikatlarla mücadele başladı. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Tarikatlar Raporu çok tarikatlar gerçeğini gözler önüne serdi. Ancak 15 Temmuz’dan sonra başta AKP Hükümeti olmak üzere geçmiş dönemde ülkeyi yönetenlerin devletimizi nasıl zaafa düşürdüğünü gördük.
Tarikat okullarına devlet desteği verilerek gençlerin tarikat okullarına gitmesi teşvik edildi. Günümüzde ise tarikatlar devlet okullarına kadar giriyor ve öğrencilerimize ders veriyorlar. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ise “ÇEDES” projesi ile okullarda değerler eğitimi dersi adı altında tarikat mensubu olan hocalara ders verdirtmekte -ki bu süreçte MEB, birçok tarikat ve vakıf ile anlaşmalar yapmış bu tarikat ve vakıfların da okullarımıza girmelerine izin vermiştir. Devlet okulları tarikatların at koşturabileceği mekanlar değildir. Okullar gelecek neslimizin yetiştiği yerlerdir. Geleceğimizi tarikatların ellerine bırakamayız. Unutmamalıyız ki FETÖ’de bir tarikattı ve okullarda eğitim vererek kaç gencin hayatını mahvetti.
FETÖ’NÜN DEVAMI: SÜLEYMANCILAR
Süleymancıların temeli 1920 yıllarından itibaren Süleyman Hilmi Tunahan tarafından atılmıştır. 1949 yılından itibaren ise devlet onaylı Kur-an kursları açmışlar ve faaliyet alanlarını genişletmişlerdir. Süleymancılar arasında Süleyman Hilmi Tunahan “mehdi, şeyh” gibi lakaplar ile anılmıştır. İlerleyen zamanlarda Süleymancılar kendi okullarını ve yurtlarını kurmuşlardır. Yurtları ilk kurulduğu zaman durumu olmayan ailelerin çocuklarını almışlar ve dini eğitim de veriyoruz diyerekten aileleri kandırmışlardır. Süleymancılar bu şekilde devam ederek Türkiye’nin her yerinde yurt ve okul açmışlar bunların maaliyetini ise bağışlardan ve holding sahibi kişilerin verdikleri paralar ile sağlamışlardır. Ardından yurt dışında dernek açma hakkı ile ABD ve Almanya’da tarikat binalarını kurmuşlardır.
Günümüzde Süleymancıların ilkokul, ortaokul ve yükseköğretim yurtları mevcuttur. Ayrıca ortaokulları içinde yurtları vardır. Okullarında değerler eğitimi adı altında öğrencilere dini eğitim vermektedirler. Okuldaki eğitimlerinde karma eğitime karşıdırlar ve sınıfları kız-erkek olarak ayırmışlardır. Okullarda kermes, şenlik gibi etkinlikler yaparlar ve velilerden bağış istemektedirler. Süleymancı aileler son zamanlarda çocuklarını-özellikle kız çocuklarını- “çocuklarımız başka lise veya üniversiteye giderlerse orada onların beyinlerini yıkarlar artık bize bağlı kalmazlar, bizim çocuklarımızı biz kendimiz eğitiriz” diyerekten çocuklarının liseye ve üniversiteye gitmelerine engel olmaya başlamışlardır. Yurtlarında ise aileleri “yurtlarımızda sınava hazırlık için özel hocalarımız geliyor” diyerekten çocukların yurda kaydolmasını sağlamaktadırlar. Yurtlarında ders vermeye gelen hocalar kendi içlerinden olan din hocalarıdır ve öğrenciler ile sohbet etmeye gelirler. Bu gelen hocalar öğrencilere kendi dini kurallarını anlatırlar ve daha sonra onları kendi bünyelerinde hoca olarak yetiştirirler. Bu yetişen kişileri yurtlarına atayarak maaşa bağlarlar bazen de okullarında değerler hocası olarak çalıştırırlar. Süleymancılar sadece eğitimde değil pek çok kurumun içine sızmayı başarmışlardır.
Seçim döneminde Mansur Yavaş ve bazı CHP’li belediyelerin Süleymancıları kendilerini seçmeleri koşulu ile belediyelerde işe alındıkları görülmüştür. Ki seçim dönemlerinde Süleymancıların istedikleri partiye oy verme hakları yoktur. Süleymancıların başında olan kişi hangi partiyi söylerse o partiye oy vermek zorundadırlar. Süleymancılar AKP’nin FETÖ’ye uyguladığı yaptırımlardan sonra AKP hükümetine karşı çıkmaya başlamıştır. Özellikle pandemi döneminde camilere gitme yasağı ve bayramlardaki sokağa çıkma yasağından sonra “Hükümet dinimize engel olamaz, hükümet din düşmanlığı yapıyor” söylemleri ile hiçbir yasağa uymamış ve kendi yurtlarında evlerinde toplanmaya devam etmiştir. Ayriyeten Diyanet İşlerinin daha önce cemaatler ile ilgili raporunda “Süleymancılarla ilgili olarak, onların, birtakım yabancı istihbarat örgütleriyle bağlantısı olduğu iddialarının ciddiye alınması ve yeni bir FETÖ ile karşılaşmamak için gerekli incelemelerin yapılması, üzerinde durulması gereken önemli bir konudur” diyerekten Süleymancıların FETÖ’den bir farkı olmadığını söyleyerek hükümeti uyarmaktadır.
ŞEYHİN MÜRİDİ DEĞİL TÜRK VATANDAŞI OLALIM
Şeyhlik, ağalık, müritlik, marabalık gibi kurumların temeli ortadan kalkmadan Türk Milleti kimliği ve demokrasi gelişmez. Bu kurumlar Türki Milli kimliğini bölüyor ve özgür vatandaşın oluşmasının önüne geçiyor.
Kemalist Devrim’in hedefi feodal kurumlardan arınmış, emperyalizmden tam anlamıyla kurtulmuş bağımsız bir Türkiye kurmaktı. Kemalist Devrim yarım kaldı ve emperyalizm, etnik bölücülük, toprak ağalığı, batıcılık ve tarikatçılık ile iş birliği yaparak Kemalist Devrim’in kazanımlarını hedef aldı.
Bugün milli birliğimiz, bağımsızlığımız ve fikri hür, vicdani hür bir Türk toplumu için etnik bölücülüğün ve şeyhlik-müritlik kurumlarının temellerinin ortadan kaldırılması gerekir.
KAYNAKÇA
https://www.aydinlik.com.tr/haber/diyanet-isleri-baskanliginin-gizli-tarikat-raporu-3-suleymancilar-icin-istihbarat-uyarisi-131575
https://www.aydinlik.com.tr/haber/ankara-ve-istanbula-4-bin-500-kisilik-liste-317338
https://www.aydinlik.com.tr/haber/mavi-takkeli-cok-tehlikeli-cemaat-suleymancilar-132052
https://www.aydinlik.com.tr/koseyazisi/feto-suleymancilar-chp-iyi-parti-348890