TRUMP’TAN DOST OLMAZ ABD’DEN ÇÖZÜM ÇIKMAZ

ABD ve İsrail yıllardır Doğu Akdeniz’e, Kıbrıs’a yığınak yapıyor. Hükümetimiz ise Filistin’in silahsızlandırılmasında Trump’ın yanında duruyor.

TRUMP’TAN DOST OLMAZ ABD’DEN ÇÖZÜM ÇIKMAZ
İrem Vatandaş
İrem Vatandaş
İSTANBUL İL BAşKANı

“Doğudan şimdi doğacak olan güneşe bakınız. Bugün günün ağardığını nasıl görüyorsam, uzaktan bütün Doğu milletlerinin de uyanışlarını öyle görüyorum.
Sömürgecilik ve emperyalizm yeryüzünden yok olacak ve yerlerine milletler arasında hiçbir renk, din ve ırk farkı gözetmeyen yeni bir ahenk ve işbirliği çağı geçecektir.”
Mustafa Kemal Atatürk - 27 Mart 1933

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı meşruiyetini emperyalistlerden değil Türk Milletinden alır!

ABD’nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack, Cumhurbaşkanımızın meşruiyet ihtiyacı olduğunu söylüyor. “Mesele sınırlar, S-400 ya da F-16’lar değil mesele meşruiyet”miş. Peki, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın meşruiyetine ABD Devlet Başkanı Trump’ın sözcüsü Barack mı karar veriyor?

Medyadaki Batı emperyalizminin yandaşları, Trump’ın avukatlığını yapıyor. “Barack açıklamasını değiştirip saygınlık demesine rağmen kirli manşetler atıldı”, “TÜRKİYE-ABD ilişkileri açısından tarihi bir an olan zirveyi gölgelemeye çalışıyorlar” diyen bu güruh ne kadar çabalasa da ortada tek bir gerçek var: Bu bir hadsizlik, bu büyük saygısızlıktır. Barrack sonrasında yaptığı açıklamada “meşruiyet”i “saygınlık”a çevirmiş olsa da bizim Cumhurbaşkanımıza meşruiyeti de saygınlığı da ABD’nin kanlı elleri veremez.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanına meşruiyetini yalnız ve yalnız Türk Milletinden alır. Barrack derhal Türkiye’den sınır dışı edilmeli, ABD’ye ise nota verilmelidir. Esas bu hamle, bizim meşruiyetimizi ve saygınlığımızı tüm dünya kamuoyuna gösteren bir hamle olacaktır.

Emperyalizmin “Tarihî” Zirvesi

Amerika Birleşik Devletleri, yıllardır elindeki demir bir sopayla tüm dünyayı merceği altında tutmaya çalışan emperyal bir devlet. ABD; bu demir sopanın yamulduğunun, ABD emperyalizminin sonunun geldiğini biliyor. Bu yüzden bu sistemi devam ettirmek uğruna elindeki tüm çareleri deniyor.

Geçtiğimiz günlerde gerçekleşen Erdoğan-Trump zirvesi, ülkemizin tam bağımsızlık tehditlerini def etmesi gereken bu günlerde tam aksine bağımsızlığımızı yine emperyalizmin çıkarlarına feda eden bir kara gün olarak tarihe not edildi.

Filistin’in onurlu ve haklı mücadelesinin perde arkası edildiği bu görüşme, hem Türkiye Cumhuriyeti Devletine hem de tüm ezilen uluslara hakaret niteliğindedir. BM’de KKTC’nin tanınmasına, Filistin mücadelesine dair naralar atarken ABD ile uzlaşmaya gitmemizin sebebi nedir?

Sistem Son Kozlarını Oynuyor

Kavramamız gereken öncelikli mesele şu ki: ABD Devlet Başkanı Trump, ülkemiz üzerindeki planlarından vazgeçmiş değil. Henüz 2025 Mayıs ayında “Immediate Response-25” yani Türkiye’yi hedef tahtasına koyan senaryosunu gerçekleştirmişti. Bu NATO tatbikatına; NATO ülkesi olmamıza rağmen biz dâhil edilmemiştik, aynı zamanda bu tatbikat Edirne sınırımız Dedeağaç’ta olmuştu. Dedeağaç’tan başlayarak Kavala’da, Selanik’te, Larissa’da, Girit’in kuzeyinde, Kıbrıs’ın güneyinde bütün Ege ve Doğu Akdeniz’de üsleri döşeyen kim? ABD. ABD tehditleri dört tarafımızı kuşatmışken Hükümetimiz hâlen daha Trump ile dostluk masalları anlatıyor Türk milletine.

Ama yok, biz yine de alenen gözümüze çarpan bu tehditlere karşı gidip 2045 yılına kadar 43 milyar dolarlık LNG alıyoruz, ne büyük kazanım ne büyük yatırım! ABD, Rus doğalgazı kullanalım istemiyor. Biz de kullanmıyoruz! Atlantikçi medyaya göre çok verimli bir toplantı olmuş ama KAAN’ın seri üretimi için gerekli F-110 motorlarının lisanslarını alamıyoruz.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli “TRÇ İttifakı” derken İktidarın ABD ile ülkenin hiçbir çıkarını kapsamayan bu görüşmesi açıkça gösteriyor ki hükümet içinde iki çizgi mücadelesi var. Gözümüzü ezilen uluslardan tarafa çevirmemiz, Doğu’ya dönmemiz günün koşulları için elzem bir zorunluluk. Fakat TRÇ İttifakı da hem ABD-NATO’ya evet diyerek hem Rusya’ya, Çin’e evet diyerek yapılmaz. Türkiye-Rusya-Çin ve İran ittifakı ülkemiz için hayati önem taşımaktadır. Artık Atlantik cephesinin sonu geldi ve dünya gözünü Doğu’dan tarafa doğrultuyor. Yeni dünyanın kurulduğu bu aşamada ABD’ye tavizler vermek ülkemize yapacağımız en büyük kötülüktür. Çözüm Türkiye-Rusya-Çin ve İran ittifakındadır, çözüm Avrasya’dadır.

“Barış Meleği” Trump

Şimdi de Trump, İsrail-Filistin arasında güya “barış” elçiliği yapıyor. 20 maddelik bir “Gazze Barış planı” koyuldu ortaya. 20 maddenin özü HAMAS’ın silah bırakması. HAMAS’ın silah bırakması ne demek? Filistin’in savunmasız bırakılması demek. İsrail terörünün 2 yıldır Gazze’de derinleşen mezarı, HAMAS’ın silahının başarısıdır.

Bu sözde barış planı Filistin’i devletsizleştirme planıdır. Bu tehdit Türkiye’nin de tehdididir çünkü Gazze, Türkiye’nin ve KKTC’nin güvenliğinin ön cephesidir. Tüm ezilen ulusların ön cephesidir. KKTC’nin tanınması, Filistin’in bağımsızlığından geçer.

Ne çabuk unuttuk: 2002 yılında ABD ordusunun yaptığı Millennium Challange tatbikatında ABD, Kıbrıs’tan başlayan bir anlaşmazlıkta 96 saat içinde Ankara’yı işgal ediyordu. ABD ve İsrail yıllardır Doğu Akdeniz’e, Kıbrıs’a yığınak yapıyor. Biz ise Filistin’in silahsızlandırılmasında Trump’ın yanında duruyoruz. Trump’ın yanında olmak demek İsrail’in yanında olmak demektir. Soykırım yapan, tehdit eden, işgal eden, kan döken devlet barış yapamaz.

Trump Dostluğunu Bırakmayanı Türk Milleti Bırakır

ABD ve İsrail tüm dünyanın kaderini belirleme hakkını kendinde görüyor. Biz de bu plana dahil olarak kendi milletimizin kaderini tayin etme hakkını ellerimizle ABD emperyalizmine, İsrail siyonizmine teslim ediyoruz. Atlantik cephesinden kopamayanlar Türkiye’nin ne geleceğine karar verebilirler ne de iktidarda kalabilirler.

Bebekler; elini sıcak bir maddeye değdirip eli yandığında bir daha o maddeye dokunmaz. Peki, bizim elimiz daha ne kadar yanacak?

 

 

Tarih:
Diğer Haberler