

YAZAR
Şu an kuşkusuz ülkemizin ve dünyanın tek bir gündemi var: Kovid-19! Dünyada ilk kez Çin’in Wuhan kentinde görülen virüs ülkemizde de 11 Mart'ta görüldü. Şunu belirtmek isterim ki başarıyla yürütülen bu süreç devletimizin aldığı önlemler sayesindedir. Tepeden tırnağa emek veren herkes büyük bir özveriyle mücadele etti ve etmeye de devam ediyor. Geçirdiğimiz şu zor dönemde Türk milleti olarak her birimizin içini ısıtan birlik, beraberlik ve kenetlenme yaşadık. Sağlık personellerini balkondan alkışladık. Sonra milli hudutlarımızda mücadele eden Mehmetçiklerimiz de bu alkışlama zincirine katıldılar. Gerçekten bütün dünya milletlerine örnek olan bir milli dayanışma tablosu çizdik.
Hepimizin bildiği üzere bir diğer acı gerçek var. O da bu hastalığın getireceği ekonomik, tarımsal ve aynı zamanda besinsel zorluklar.
KOVİD-19 UN TARIM VE GIDA ÜZERİNE ETKİSİ
Covid-19’un gıda güvenliği konusunda olumsuz etkileri olacağı açıktır. Hem gıda hem de geçim kaynakları bu salgın nedeniyle risk altındadır. Hastalık hızla yayılıyor. Bu artık bölgesel bir mesele değil küresel bir tepki gerektiren bir sorundur. Salgının biteceğini biliyoruz ancak bunun ne kadar hızlı olacağını bilmiyoruz. Bu yüzden dünyadaki politika yapıcıların 2007/2008 gıda krizi sırasında yapılan hataları tekrarlamamaya ve bu sağlık krizini tamamen önlenebilir bir gıda krizine dönüştürmemeye dikkat etmeleri gerekmektedir.
Salgın nedeniyle kimlerin gıda güvenliği ve geçim kaynakları risk altında olduğu da dikkat edilmesi gereken bir husustur.
Halihazırda 100’den fazla ülkede mevcut olan KOVİD-19 vakaları, dış gıda yardımına ihtiyaç duyan 44 ülkede veya akut açlık yaşayan 113 milyon insanın yaşadığı 53 ülkede çoğalırsa, halk sağlığı sistemleri kapasite kısıtlarıyla karşılaşabilir.
Gıda tedariki yeterli olduğundan ve piyasalar bugüne kadar istikrarlı olduğundan kesintiler minimum düzeydedir. Küresel tahıl stokları rahat seviyededir ve 2020 için buğday ve diğer başlıca temel mahsullerin görünümü olumludur.
Yüksek değerli metaların (yani meyve ve sebzelerin) daha az gıda üretimi zaten olası olsa da, değer zincirindeki kilitlenmeler ve bozulmalar nedeniyle henüz fark edilmemektedir.
Bununla birlikte, gıda hareketini içeren lojistik ve pandeminin hayvan yemi ve mezbahalara erişimin azalması nedeniyle pandeminin hayvancılık sektörü üzerindeki etkileri konusunda zorluklar görülmektedir.
Nisan ve Mayıs ayları itibarıyla yukarıdakilerin bir sonucu olarak gıda tedarik zincirlerinde aksamalar beklenmektedir. Arz, stok ve üretimin yoğun olduğu başlıca gruplarda fiyatlarda ani artışlar da beklenmemektedir ancak özellikle çok kısa vadede et ve dayanıksız mallarda olmak üzere yüksek değerli emtialar için daha olasıdır.
Salgın gıda talebini de etkileyecektir.
KOVİD-19 salgınının başlangıcında, talepte önemli bir artış olmuştu. Gıda talebi genellikle esnek değildir ve diyet tüketimi değişse de, genel tüketim üzerindeki etkisi muhtemelen sınırlı olacaktır. Et tüketiminde, meyveler ve sebzeler gibi diğer yüksek değerli ürünlerden orantısız olarak daha büyük bir düşüş olasılığı vardır.
Koronavirüs patlak vermesinin ardından, dünyadaki ülkeler hastalığın daha da yayılmasını önlemeye yönelik bir dizi politika önlemi uygulamaya başladı.
Ancak bu önlemler tarımsal üretimi ve ticareti etkileyebilir. Bu etkinin bir sonucu olarak tarımsal ürünlerde ve ticaret ile ilgili istatistiklerde bir düşüş olması ekonomistler için beklenen bir durumdur. (Beklenen bir durum da vardır ama bunu yazının sonunda belirteceğiz.)
Saydığımız bu beklentiler ve tahminler için çözüm önerileri de üretmek şarttır. Peki, geçireceğimiz süreçte ve bu süreçte tarımı, gıda güvenliği ve ekonomik düzenler için neler yapılabilir?
Bu dönem sebze başta olmak üzere birçok ürün için ekim zamanı. Market raflarında, pazarda, manavda aldığımız ürünlerde kıtlık olmaması için çiftçinin tarlasına gitmesi gerekiyor. Yani tarımsal üretim olmazsa bu kez gıda kıtlığı başlar. Tarım ve Orman Bakanlığı, Mart ayının sonunda yaptığı açıklamada salgın nedeniyle tarım işçilerinin hijyen ve koruyucu malzemelere erişiminde aksaklık yaşanmaması için gerekli tedbirlerin alınacağını belirtti. Belirtilen tedbirler arasında, mevsimlik tarım işçilerinin faaliyetlerine devam edecek şekilde nakilleri ve barınma koşullarının düzenleneceği, valilerin başkanlığında kurulan komisyonlarca tarımsal üretim için şehirlerarası seyahat etmesi gereken işçilerin belirleneceği, hem çıktıkları şehirde hem de vardıkları şehirde sağlık kontrollerinden geçirilecekleri ifade edildi. Mevsimlik tarım işçilerinin konaklayacakları tesis/konteyner/çadırlarda yatak aralarının en az 1,5 metre olacak şekilde yerleştirilmesi, sosyal alanlarda kişiler arası sosyal izolasyon mesafesinin (en az 1,5 metre) korunması, kapalı alanın sıklıkla havalandırılması, havalandırılamıyor ise mesafelerin arttırılması (en az 3 metre) kurallarına uyulmak için özenli bir çaba gösterileceği, işçilerinin konakladıkları alanlar yerel yönetimlerce düzenli olarak dezenfekte edileceği ve daha birçok tedbirin uygulamaya konulacağı belirtildi. Bu alınacak önlemler tarımda hayati önem taşımaktadır.
Hemen hemen yazımızın sonuna yaklaşıyoruz. Şimdi yaşadığımız pandemik durumun sadece Türkiye’ye değil, dünyaya da getireceği ekonomik düzenlerden bahsetmek istiyorum. Ekonomi ilminin teori ve kanunlarına göre biz ekonomistlerin kabul ettiği dört tür ekonomik düzen vardır:
- Liberal Kapitalist Düzen
- Sosyalist Ekonomik Düzen
- Karma Ekonomik Düzen
- Serbest Piyasa Ekonomisi Düzeni
Yaşadığımız bu sürecin dünyada ekonomik düzenlerde değişime yol açacağı ve yeni ekonomik düzenlerin belki de büyük bir ters yüz edilme sürecine gireceği de beklenen durumlar arasındadır. Bazı ekonomi yazarlarına göre yeni ekonomik düzenlerin oluşacağı ve ekonomi ilminin teori ve iktisadi kanunlarının büyük bir değişime uğrayacağı beklenmektedir. Ayrıca dünyadaki gelişmeleri takip ettiğimizde birçok ülkenin birbiriyle ticareti durdurduğunu görüyoruz.(Hatırlayın salgın İran’a sıçrayınca sınırlarımızı kapatmıştık.)
Koronavirüs salgını dünya ekonomisinin ve siyasi ilişkilerinin tüm kırılganlıklarını sergiledi, hatta derinleştirdi. Gittikçe artan sayıda gözlemci ve uzman, koronavirüs (Covid-19) salgınının, 2008'den bu yana hızlanarak tersine dönmeye başlayan küreselleşme sürecinin “tabutuna son çiviyi” çaktığına inanıyor. Çakıldığına inanılan bu çivi, küreselleşmenin temel bileşenlerindeki kırılmanın hızlandığını, küreselleşmeyi destekleyen neoliberal ekonomi politikalarının değişmeye başladığını, küreselleşme karşıtı eğilimlerin daha da güçlendiğini gösteriyor. Karma ekonomik kararların daha çok ön plana çıkacağını görüyoruz.
Dünyada ve ülkemizde kamulaşmaya gidilecek bir yeni gelişmeler dizisinin seyircisi olacağımıza ve ülkemizin kurucusu Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün ve onun mirasının önemli bir parçası olan Devletçilik ilkesinin daha çok benimseneceğine, bunun sonucunda kamuculuk anlayışının daha nitelikli bir şekilde devlet aklıyla birlikte gelişim göstereceğine olan inancımız sonsuzdur. Ekonomi politikalarında ciddi ve faydalı gelişmeler göreceğiz. Ayrıca bu gelişmeleri tarım alanında da göreceğimize kuşku yoktur. Yıllardır değersizleşen tarım, bu ciddi ve faydalı gelişmeler ışığında yeniden değer ve strateji kazanacak. Tarımda sadece ülkemiz çapında değil, dünya çapında da mesleksel bir atak görüleceğine olan tahminler mevcuttur.
Şimdi küresel çapta söz konusu olan ekonomik değişmeleri ve beklenen tarımsal atağı sizlerle paylaşıyoruz.
Bu güzel ve devrim niteliğinde önemli olan gelişmelere hazır mıyız?
Tuğçe Tahancı
TGB İzmir Üyesi
DİPNOT:
1- https://dogahse.com/7-soruda-covid-19-salgininin-gida-ve-tarim-uzerindeki-etkisi/
2- https://www.eufic.org/tr/food-safety/article/gida-ve-koronavirus-covid-19-bilmeniz-gerekenler
3- https://www.google.com/amp/s/www.yasamicingida.com/gida/gida-guvenligi/covid-19-salgini-ilemucadele-surecinde-gida-isletmeleri-icin-oneriler/%3famp
4- https://www.aydinlik.com.tr/yazarlar/dogu-perincek
tgb.gen.tr