Annelerden HDP'ye tepki: 9 Yaşındaki Oğlumun Hakları Yok muydu?

20 Kasım Çocuk Hakları gününde Meclis'te önerge veren HDP'ye 9 yaşındaki oğlu HDP tarafından kaçırılan anneden tepki: Oğlumun eğitim hakkı yok muydu?

Annelerden HDP'ye tepki: 9 Yaşındaki Oğlumun Hakları Yok muydu?

TBMM Başkanlığı’na HDP’li Meral Danış Beştaş ile Saruhan Oluç imzalı bir soru önergesi verildi. Diyorlar ki, “20 Kasım Dünya Çocuk Hakları günü dolayısıyla Türkiye’de çocukların maruz kaldığı olumsuzluklar, çocuk işçiliği, çocuk yoksulluğu, istismar vakaları, cezaevindeki çocuklar, eğitim haklarından yararlanamayan çocuklar başta olmak üzere çocukluktan gelen hakları yok sayılan çocukların durumunun araştırılması ve alınacak önlemlerin tespiti amacı ile meclis araştırması açılmasını arz ve talep ederim.”

Soru önergesinden 5 gün önce ise Diyarbakır’da HDP il binası önünde 442. gününü dolduran eyleme, Hakkari’den bir aile daha katılmıştı. Diğerlerinden farkı, PKK’ya kaçırılan çocuklarının 9 yaşında olmasıydı. Yeni ailenin oğlu Hamza, okuldan kaçırıldığında sadece 9 yaşındaydı. Belki de Diyarbakır annelerinin HDP’den hesap sorduğu kurbanların en genciydi Hamza… Gelgelelim HDP’li Beştaş ve Oluç, ne 9 yaşındaki Hamza’nın, ne de il binaları kapısında nöbet tutan yüzlerce ailenin çocuklarının hakkını hesaba katmamış. Onlar düşünmemiş, ama biz düşündük, Hamza’nın ailesine mikrofon uzattık.

OĞLUM OKULDAN KAÇIRILDI
Rukeyda Adıyaman, 4 yıl önce 9 yaşında dağa kaçırılan oğlu Hamza için Hakkari'den gelmiş, kızı Aysun’la beraber Diyarbakır HDP il binası önündeki oturma eylemine katılmış. Anne Rukeyda, gazetecilere konuştu ve "Oğlum okuldan kaçırıldı. Hamza ne olur gel" dedi. “Kardeşim kandırılmadı, kaçırıldı” diyen abla Aysun Adıyaman, Aydınlık’a şunları söyledi:

“Hamza kaybolduğu gün, ilk önce okul saati içinde eve öğrenci gönderiyorlar. Hamza okulda değil, kayıp, evde mi, demişler. Annem yok deyince çocuklar geri gitmiş. Anlıyoruz ki, kontrol için geldiler. Öğretmeni da ablamı aramış, Hamza kayıp evde mi, diye sormuş. Ablam, ‘Kardeşimi götürdüğün yerden çıkart' deyince telefonu kapatmış. Öğretmen tekrar ablamı aradı, bu defa ‘Kardeşin suya düşmüş' diyor. Onun hakkında şikayetçi oldu ailem. Komplo içinde komplo! Guya suya düştüğü yere gidiyor bizimkiler. Orada bir araç vardı, camları siyahlar içinde bir araba görmüş annem ve ona sormuş. Tek kelime cevap vermemişler. Annem biraz uzaklaşınca araç hızla gitmiş. Dalgıçlar geldi, AFAD geldi. Herkes kardeşimi arıyordu. Sonra arayanlardan biri söyledi, ‘Kardeşiniz suya düşmedi başka yerde arayın' dediler. Aylar sonra kardeşimin bunlar tarafından kaçırıldığını öğrendik. ‘Hamza Adıyaman' aramızda dediler. Babam defalarca Irak’a gidip geldi. Üçüncü gidişinde Habur’dan bir araç geliyor. Annemi uzaklaştırıyorlar. Arabanın içindekini annem tanıyor, ‘Oğlum Hamza' deyince arabayı hızla uzaklaştırdılar. Teslim olan teröristler de orada olduğunu söylediler. Hamza 4 Nisan 2007 doğumlu, 9 yaşına bir ay vardı.”

'HDP ÇOCUK HAKKINI NE KADAR SAVUNABİLİR?'
Çocuk hakkı deyince, Silopi’de yeni kurulan Vatan Partisi İlçe Başkanı Mustafa Bayrak’ın da kapısını çaldık. Vatan Partisi’ne katılma gerekçelerini açıklarken, bölgede HDP-PKK elinden çocukların çektiği zulmü anlatmıştı. HDP’nin çocuk hakları için verdiği soru önergesi için “Tam bir aldatmaca! HDP çocuk haklarını ne kadar savunabilir ki?” dedi ve şöyle devam etti: “HDP eşittir PKK! Bunu bilmeyen biri mi var? Şehir merkezlerinde örgütlenip, sonra onar, yedişer kişilik gruplar toplayıp dağa gönderiyorlar. Bir insan 9 yaşındaki çocuğu alıp götürüyorsa, kamplarda tutuyorsa, ateşin içine atıyorsa… Ne bilir çocuk hakkını! Kamplarda tutuyor bunlar çocukları! Herhangi bir olayda, biri hastalanıp ölmezse yetiştiriyorlar, tamamladıktan sonra çatışmalara sokuyorlar.”

ERGENEKON’LA BİRLİKTE BAŞLADI
Kendi ailesinden çocukların da okuldan kaçırıldığını söyleyen Bayrak, “Bir dayımın oğlu, 12 yaşında okuldan kaçırılıp götürüldü. Onu 18-19 yaşında geri alabildik” dedi. Bayrak, çocukların en çok kaçırıldığı dönemin açılım yılları olduğuna dikkat çekti: “Bizim buradaki okul müdürleri FETÖ’cüydü, onların katkısıyla onlara teslim edilip götürülüyordu. Burdaki bütün okullara FETÖ adamları yerleştirilmişti. Emniyet de gidip almıyordu. Ancak harekat başladıktan ve güvenlik sağlandıktan sonra geri alabildik. Dağa gidişler, Ergenekon kumpaslarıyla başladı. Orada bir milliyetçi subay veya polis varsa, kimse onlara engel olmasın diye hemen görevden alıyorlardı. Ergenekon kumpasları başladığı günden itibaren onlar da çocuk toplamaya başladı. Ta ki, 2014 yılı sonuna kadar…”

Haber: Füsun İkikardeş | Aydınlık Gazetesi

tgb.gen.tr

Tarih:
Diğer Haberler