‘Darbeyi Atatürkçü subaylar önledi’

TSK’nın raporunda 15 Temmuz darbe girişiminin Atatürkçü personel ve milletin birlikte hareket etmesi sonucu bozguna uğratıldığı vurgulandı

‘Darbeyi Atatürkçü subaylar önledi’

TSK’nın “FETÖ/PDY ve Türk Silahlı Kuvvetleri” adlı raporunda 15 Temmuz darbe girişiminin Atatürkçü personel ve milletin birlikte hareket etmesi sonucu bozguna uğratıldığı vurgulandı. Raporda darbe girişiminin sonuçsuz bırakılması şöyle açıklanıyor: “15 Temmuz gecesi TSK içerisinde örgütlenmiş olan hain FETÖ mensupları tarafından demokratik anayasal düzeni cebir ve şiddet kullanılarak ortadan kaldırılma teşebbüsünde bulunulmuş; 8000’den fazla askeri personelin, 35 uçağın, 37 helikopterin, 74 tankın, 246 zırhlı aracın ve 4000’e yakın hafif silahın kullanıldığı; başta Genelkurmay Karargahı olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti devletinin demokratik kurumlarına ait binalar bombalanarak ülke teslim alınmaya çalışılmıştır. Bu girişim, TSK’nın tarihine kara bir leke olarak sürülmüş olmakla birlikte, TSK’nın Atatürkçü düşünce sistemine gönülden bağlı, vatansever, milli, demokrasiye inanan komutanları ve personelinin üstün gayreti, kahraman Türk milletinin demokrasiye olan inancı ve bağlılığının TSK’ya olan güveniyle birleşmesi neticesinde örgüte destek veren yabancı güçlerin de her türlü müdahalesine rağmen akamete uğratılmıştır.”


DAİRELERDE YUVALANDILAR


Raporda örgütün TSK’da ilk olarak personel dairelerine yerleştiği ve buradan TSK’nın diğer birimlerine sızdığının altı net olarak çiziliyor: “70’li yıllardan itibaren TSK’ya sızmayı başaran FETÖ/PDY mensupları, 90’lı yılların sonundan itibaren personel temin, atama ve sicil birimleri, istihbarat ve istihbarata karşı koyma birimleri, başta Harp Akademileri olmak üzere eğitim kurumlarının ölçme değerlendirme birimleri ve diğer askeri okul, eğitim ve kurs birimlerine yuvalanmıştır.
Özellikle personel sisteminin ele geçirilmesiyle, örgüt menfaatine olacak şekilde atama, temin, yüksek lisans ve doktora ile yurtdışına öğrenim maksatlı personel gönderilmesi hususlarında gerekli yönlendirmeler yapılmıştır. Darbeye iştirak eden örgüt elemanlarının mesleki sahfaları incelendiğinde, atama dairelerine yaklaşık 20 yıl önce yerleşmeye başladıkları tespit edilmiştir. Başlangıçta bir iki eleman yerleştirmek suretiyle yapılan sızma, yıllar boyunca artarak devam etmiş, örgüt elemanlarının gücü, etkisi ve sayısı her geçen yıl artmıştır. Nihai olarak Gnkur. ve Kuvvet Personel Başkanlıkları’nın neredeyse tamamının FETÖ/PDY mensubu kişilerden oluştuğu anlaşılmıştır.


EMİR SUBAYLIĞI ÖNEMLİ


Örgüt, güvenilirliğini çeşitli şekillerde sadakat testiyle kanıtlayan mensuplarının faydalanabileceği en kritik kadrolara (emir subay/astsubaylığı, atama subaylıkları, istihbarat birimleri, adli müşavirlikler, icra subaylığı, özel kalem müdürlüğü vb.) atama dairelerindeki mensupları vasıtasıyla yerleştirmiştir. Söz konusu sadık örgüt mensuplarının neredeyse tamamının 15 Temmuz hain darbe girişiminde aktif olarak görev aldıkları görmüştür.


GATA- YARGI- ÖSYM


Askeri okullara örgüt mensuplarını yerleştirmek adına temin ile ilgili kritik görevlerde (mülakat komisyonları, sağlık, heyeti) örgüte bağlı personelin yer almasını sağlayan FETÖ/PDY, mensuplarının TSK’ya intisap etmelerini sağlamıştır. Askeri sağlık teşkillerinde görevli örgüt mensupları, sağlık muayenesi için gelen FETÖ/PDY mensubu askerî öğrenci adaylarına gerektiği kolaylığı göstermişlerdir. Aynca diğer sınav aşamalarında başarılı olan ancak FETÖ/PDY mensubu olmayan adayların elenmelerini sağlayarak kendi mensuplarına kontenjan sağlamışlardır. Yapılan haksızlık ve hukuksuzlukların ortaya çıkmasını engellemek amacıyla askeri yargı sistemi içerisindeki kadrolaşan FETÖ/PDY, temin sürecinde elenen adaylarla ilgili davaları örgüt lehine sonuçlandırmıştır. 2000’li yıllardan itibaren FETÖ/PDY’nin ÖSYM’deki örgütlenmesi ile askeri okullara giriş sınavlarında yapılan usulsüzlüklere, sivil kaynaktan temin edilen personelin ÖSYM sınavlarına ilişkin usulsüzlükleri de eklenmiştir.


FETÖ’CÜLERİN KAFASI KARIŞIYOR


Örgütün dış kaynaktan temin edilen personelin kendi mensubu olmasına önem vermesinin en önemli nedeni, askeri okullara yerleştirilen örgüt mensubu öğrencilerin okulda verilen vatan sevgisi temelli bilimsel eğitimler kapsamında örgütü sorgulaması ve örgütten kopmaların olmasıdır. Ayrıca uzun süreli temel eğitim kurumları olan askeri okullardaki denetimler kapsamında yakalanma riskinin yüksek olması örgütün küçük yaşlardaki örgüt mensuplarına yönelik yaptığı yatırımların zaman zaman boşa çıkmasına yol açmıştır. Dış kaynaktan personel temininde ise adaylar lise veya üniversite eğitimini tamamlamış olarak gelmektedir. Bu adaylar, askeri okullara göre çok kısa süreli bir askeri eğitimin ardından subay/astsubay naspedilmektedirler. Bu nedenle, tamamen örgüt ideolojisi ile beyni yıkanmış ileri yaştaki örgüt mensuplarının daha kısa bir eğitim sisteminden geçerek TSK mensubu olması örgüt tarafından tercih edilen bir yöntem olmuştur. Ancak dış kaynaktan temin edilen personel sayısı askeri okullara nazaran düşüktür. Yine de, tüm sistemi ele geçirmeyi hedefleyen örgüt, dış kaynaktan personel alımına da oldukça önem vermiştir.

Nihai amacına ulaşmada kendine engel gördüğü ve mensubu olmayan personelin kurgulanmış adli davalarla yargılanmasını, mahkum olmasını ve sonuçta kariyerlerinin yok edilmesini sağlamak maksadıyla askeri yargı sistemi içerisindeki kadrolaşmaya önem vermişlerdir. Bu kapsamda Askeri Yüksek İdari Mahkemesi’ne atanan hâkim sınıfı olmayan subayların hemen hemen tamamının 15 Temmuz darbe girişimi neticesinde örgütle iltisaklı kişiler olduğu anlaşılmıştır. Askeri yargı sistemi içindeki kadrolar sayesinde askeri okullardaki yapılanmayı kuvvetlendirme, terfi sırasındaki örgüt mensubu personelin önünü açmak adına örgütle bağlantılı olmayan personel aleyhine askeri hukuk nevilerini kullanmayı ve örgüt çıkarlarını korumayı başarabilmişlerdir.
GATA’da yürütülen faaliyetler değerlendirildiğinde; özellikle personel temini ve uçucu personelin sağlık raporlarında son karar merci olan GATA’daki öğretim üyelerinin örgüt mensuplarından oluşturulması sayesinde örgüt mensubu olmayan adayların veya uçucuların aleyhinde kararlar verilmesi sağlanarak, sisteme daha fazla örgüt mensubunun dahil edilmesi sağlanmış üstelik kritik kadro kapsamında yer alan pilot kadrolarını da kendi mensuplarıyla doldurmuşlardır. Basta askeri okullara öğrenci alımları olmak üzere tüm temin faaliyetlerinde FETÖ/PDY mensubu olmayanların elenmesi; buna karşılık FETÖ mensubu olanların sağlık kusurlarından gizlenerek TSK’ya katılmaları veya umulan faydayı edinmeleri sağlanmıştır.


ÖĞRETİM ÜYELERİNİ SEÇTİLER


Askeri okullar ve Harp Akademilerinin FETÖ tarafından nasıl ele geçirildiği ise şöyle anlatılıyor : “Askeri okullar ve Harp Akademilerinin tamamen örgüt kontrolüne geçmesi hususu irdelendiğinde; TSK’nın emir komuta kademesini ele geçirebilmek adına Harp Akademilerinin ele geçirilmesi ve Harp Okullarına yerleştirilen örgüt mensuplarının kurmay subay olmaya yönetilmesi önemlidir. Bu kapsamda özellikle atama dairelerine yerleştirdiği personel marifetiyle yukarıda bahsedilen kritik bütün görev yerlerini ele geçirmiştir. Ayrıca akademi sınavlarında soruların örgüt mensuplarına verilmesi ve eğitim sürecinde/sonrasında desteklenmesi dahil olmak üzere, kayırılması ve gerekli eğitim, kurs yurtdışı görevlere seçilmeleri için uygun ortam oluşturulmuştur.
Askeri okullardaki eğitim ve idari kadrolardaki elemanları sayesinde baskı, mobbing, iftira, disiplin vb. yöntemler uygulanarak kendi başarısıyla okula giren öğrencilerin veya örgütün yardımıyla askeri okullara girip daha sonra FETÖ/PDY ile ilişkisini kesmeye çalışan öğrencilerin ilişikleri kesilmiştir. (…)
Harp Akademilerini ele aldığımızda, darbe girişimine fiilen iştirak eden generaller ve kurmay subaylar arasında son on yıIda harp akademilerinde görev yapmış 50’nin üzerinde personel bulunduğu ve bu kişilerin mezun ettikleri öğrencilere “Öğretmenlik yapabilir” kaydı koyarak neredeyse tüm öğretim kadrosunun kendi mensuplarından oluşmasını sağladığı görülmüştür. (…)


ÖNCE KURMAY SONRA KOMUTAN


15- 20 yıl öncesine kadar TSK’daki kurmay olabilmek için çok zorlu bir hazırlık süreci gerekirken, FETÖ/PDY mensubu öğretim elemanlarının soruları kendi mensuplarına dağıtması neticesinde neredeyse tüm harp akademileri mezunlarının örgüt elemanlarından oluşmasını sağlamışlardır. Müteakiben birkaç sene içerisinde büyük karargâhlardaki tüm kritik görev yerlerinde kendilerine mensup birçok kurmay subay istihdam etmeyi başarabilmişlerdir. Böylece, TSK’daki örgüt mensubu kurmay ve akademik kariyerli “altın nesil” oluşturulması hedeflenmiştir. Bu sözde “altın nesil” sayesinde aynı zamanda, mevzuatta kendi mensuplarına avantaj sağlayacak her türlü değişiklik yapabilmişlerdir.

28 ŞUBAT’TA TSK’YI DİN DÜŞMANI GÖSTERMEYE ÇALIŞTILAR


FETÖ/PDY, TSK içerisinde irtica ile mücadele faaliyetlerini baltalamak için halkın dini duygularını sürekli istismar etmişlerdir. Özellikle kamuoyunda 28 Şubat süreci olarak da bilinen dönemde TSK içerisinde üst düzey yetkililer tarafından verilen bazı demeçler, yüzde 98’i müslüman olan milletimizin kendi bağrından yetiştirdiği TSK’nın büyük çoğunluğunun din düşmanıymış gibi gösterilmesine neden olmuştur. TSK’nın yapısı nedeniyle esasen kişisel görüş kabul olarak kabul edilmesi gereken bu demeçler çoğu kez TSK’nın tamamına mal edilerek kurumsal görüş olarak sunulmuştur. (…) Bu tür demeçlerin yanı sıra sadece bazı sosyal tesislerde meydana gelen türbanlı bir vatandaşımıza nizamiyede müsaade edilmemesi gibi benzeri münferit hadiseler, örgüte müzahir medya organlarınca sürekli gündeme getirilmiştir. Yüzlerce yıllık bir gelenekten gelen halkımızın nazarında ‘Peygamber Ocağı’ olarak itibar kazanmış Türk Ordusu, adeta din düşmanıymış gibi algılanmıştır. FETÖ/PDY mensupları, kendileri hakkında yürütülen soruşturmaları önlemek maksadıyla bu durumdan azami istifade etmiş ve kamuoyunda “TSK’da dindar subaylara baskı yapılıyor’ olgusu yaratılmıştır.
Örgüt yıllar boyunca başta başörtüsü olmak üzere her konuda Türk insanının muhafazakâr bakış açısını istismar etmiştir. Neticesinde, TSK tarafından bu çok tehlikeli ve gizli örgüte karşı yürütülen mücadele, hem toplumumuz hem de diğer devlet kurumları nezdinde yeterince destek bulamamıştır.


KUMPAS DAVALARIYLA ÖNLERİ AÇILDI

Çeşitli kumpas davalarıyla kendileri için tehdit oluşturan personelin bertaraf edilmesi kapsamında, örgüt elemanları tarafından kumpas kurmak maksadıyla hazırlanan düzmece belgeler örgütün medyadaki mensuplarına servis edilmiş, örgüte mensup savcılar tarafından soruşturma ve kovuşturmalar başlatılmıştır. Emniyete sızan örgüt personeli tarafından yapılan ev ve işyeri aramalarında düzmece deliller eklenmiştir. Tamamı örgüt elemanlarından oluşan mahkemeler tarafından kamuoyunda “isimli davalar” olarak bilinen onlarca kumpas davası görülmüş ve muhataplarına uzun yıllar sürecek mahkumiyetler verilmiştir. Örgüt bu mahkumiyetlerin yüksek yargı organlarında onanmasını da başarabilmiştir.


DARBENİN HAZIRLIK SÜRECİ


Raporda FETÖ’nün 2014 yılından itibaren darbe hazırlığına başladığı belirtilerek “FETÖ/PDY devlet içerisinde 40 yıldır elde ettiği kazanımları kaybetme riskini göze alamamış ve biran önce darbe yapılması için TSK’da yuvalanmış terör örgütü mensuplarını yüreklendirmiştir. Gerek bu teşvik ve yüreklendirme, gerekse de kendilerine karşı yürütülecek tasfiyenin kaçınılmaz olduğunu anlayan TSK içindeki hainler darbe yapmaya kalkışmışlardır” ifadelerine yer veriliyor. Raporda darbeye hazırlık sürecinde örgütün yaptıkları maddeler halinde şöyle:
| Sayıları binlerle ifade edilecek kadar çok sayıdaki personelin FETÖ/PDY iltisaklı olduğuna dair yapılan ihbarlar neticesiz bırakılmış.
| 2015 YAŞ kararlarıyla deşifre olmuş mensuplarını emekli etmiş veya pasif görevlere tayin etmiştir. Gizli kaldığını düşündüğü mensuplarını generalliğe terfi ettirerek veya bir üst rütbeye yükselterek bir darbede görev yapabilecek kritik birliklerin komutanlıklarına atamıştır.
| Özel Kuvvetler Komutanlığı, MAK, SAT/SAS gibi kritik birliklerin örgüt mensuplarından oluşması çabalarına hız verilmiş.


SİYASİ OTORİTEYE YAPTIRDILAR


Diğer yandan generallikte rütbe bekleme süresini dört yıldan üç yıla indirerek kendisine müzahir olmayan generalleri daha kısa sürede TSK dışına çıkarmaya çalışmıştır. Son olarak kendisine müzahir elemanların en az bulunduğu 1988 ve daha önceki yıllarda mezun olmuş subayları TSK’den tasfiye etmek için üç devreyi birden toplu olarak emekli edecek ve hizmet süresini 28 yıla indirecek kanuni düzenlemeleri siyasi otoriteye yaptırabilmiştir.
6413 sayılı TSK Disiplin Kanunu ile yeniden düzenlenen disiplinsizlik ve ahlaki durum nedeniyle TSK’dan ayırma sürecinde disiplin puanına bağlı ayırmaya ilişkin yeni bir usul yaratılmıştır. İlk bakışta disiplinsiz personelin ayrılması için sistematik bir yol gibi görünen bu sistem FETÖ/PDY mensubu kötü niyetli amirler tarafından, kısa sürede personel hakkında arka arkaya cezalar verilmek suretiyle personelin TSK’dan ayrılması veya husus dile getirilerek personel üzerinde baskı oluşturulması için bir yöntem olarak kullanılmıştır.


2013 YAŞ’TA TERFİ ETTİLER


Örgütün YAŞ kararlarını tamamen kendi lehine tecelli ettirme girişimleri incelendiğinde özellikle darbe girişiminden sonra 2013 yılı YAŞ neticesinde terfi eden generallerin neredeyse tamamının FETÖ/PDY mensubu olduğu anlaşılmıştır. 2013 YAŞ’ta terfi eden generallerin bir iki istisna hariç hepsi darbeye fiilen iştirak ettikleri için TSK’dan ihraç edilmiş veya tutuklu durumdadır. 2011 ve 2012 yıllarında icra edilen YAŞ toplantıları neticesinde de durum aynı şekildedir. Sonuç olarak 15 Temmuz öncesi TSK’da görev yapan generallerin büyük bir kısmı darbeye fiilen iştirak etmiş veya FETÖ/PDY iltisakları tespit edilerek TSK’dan ihraç edilmiştir.

Kaynak: Aydınlık Gazetesi

Tarih:
Diğer Haberler