Doğu Akdeniz Denklemi ve Türkiye'nin Rolü

Mavi Vatan bölgede kendi deniz sınırına hâkim olmanın ve hegemonya peşinde koşan emperyalist güçlerin tehditlerine karşı koymanın anahtarıdır.

Doğu Akdeniz Denklemi ve Türkiye'nin Rolü
Büşra Ezgi
Büşra Ezgi
YAZAR

“Donanmasız Anadolu olmaz. Donanmadan yana kuvvetli olmak Türkiye’nin savunması için şarttır. Donanmamız izlediğimiz politikanın da kuvvetli desteği olacaktır.”

Mustafa Kemal Atatürk

Türkiye’ye karşı Ege’nin kuzeyinden başlayan, Doğu Akdeniz’in en uç noktasına kadar uzanan bir engel duvarı örülmeye çalışılıyor. Örülecek duvarı sağlam kılmak adına emperyalizm şımarık çocuğu Yunanistan’ı daha fazla sahaya sürüyor. Batı ülkeleri ortak bir stratejik denklem kurarak belli tuzaklarla Kıbrıs’ı da almak ve Türkiye’yi bölgeden tamamen atmak istiyorlar. Rakip devletler, Türkiye’yi Anadolu’ya kilitleyerek, denizlerle bağlantımızı koparmak istiyorlar. İşte tam yukarıda belirttiğimiz söz, bugünü anlama noktasında elzem hale geliyor. Anadolu’yu Donanma olmadan koruyamayız. Donanmamız olmazsa, Anadolu’muz da elimizde olmaz. Bugün son gelişmelerde Türkiye’nin uygulanan kuvvete kuvvetle karşılık vermesi ve bunun sonuçları denklemi çözmede anahtar rol üstlenmektedir.

EMPERYALİZM BU FIRTINAYA DİRENEMEZ: CENGİZ TOPEL AKDENİZ FIRTINASI HAREKATI

21.Yüzyılın başından itibaren deniz altı kaynaklarının keşfedilmesiyle, bulunan ve işlenen rezervlerin ortaya çıkmasıyla beraber Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon-petrol-doğalgaz ekonomik hale geldi, bu oluşan durum da kaynak aramaları kapan ülkelerin odağını buraya yöneltmede etkili olmuştur.

2010 yılından itibaren bölgede aktif bir şekilde yapılan NobleDina, Nemesis, INOHOS gibi tatbikatların esas hedefi, Doğu Akdeniz’de siyasi ve askeri üstünlük sağlamak için yapılmıştır. Emperyalizm Türkiye’in bölgedeki etkinliğini kırmak için tuzaklar kurmuştur. “East Med” boru hattı projesi ve Doğu Akdeniz Gaz Forumu bu ihanete açık örnektir. Son dönemde iyice sıcaklaşan bölgede Türkiye’de aktif rol oynamaktadır.

Milli Savunma Bakanlığı, Şehit Yüzbaşı Cengiz Topel Akdeniz Fırtınası Tatbikatı; Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin katılımıyla 06-10 Eylül 2020 tarihleri arasında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde icra edileceğini açıkladı. Bu açıklama taşları adeta yerinden oynattı. Geçen günlerde Mustafa Akıncı’nın "Anavatan-yavruvatan bunlar yüreklerimizde kalsın, gerçek hayatta dünyaya ‘biz tanıyoruz, siz de tanıyın’ denilen bir varlıksak, devletsek bu devletin de artık kendi kendine yeten, kendi kendini yönetme becerisine sahip bir varlık olduğunu, olması gerektiğini, ona o çerçevede yardımcı olunması gerektiğini kavramamız lazım" ifadelerini kullanması6 ve  KKTC'nin sürekli balık verilen değil, balık tutmayı öğrenen bir yapıya evrilmesi gerektiğini savunması üzerine bu tatbikatın yapılması, emperyalizme ve onun  “Federasyon Başkanına” verilmiş tarihi bir derstir.

Şehit Yüzbaşı Cengiz Topel Akdeniz Fırtınası Tatbikatının; Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin katılımıyla 06-10 Eylül 2020 tarihleri arasında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde icra edileceği belirtilerek, "Her yıl planlı olarak yapılan tatbikatın maksadı; Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı arasında karşılıklı eğitim, iş birliği ve birlikte çalışabilirliği geliştirmektir. Tatbikat, Türkiye'den Hava, Deniz ve Kara Havacılık unsurlarının da katılımıyla; Hava Hücum, Muharebe Arama Kurtarma Harekâtı Tatbikatı ve eş zamanlı Tabur Görev Kuvveti Tatbikatları şeklinde, Birleşik, Müşterek ve Fiili olarak icra edilecektir" denildi.1

Bu tatbikat, Akdeniz’de büyük fırtına koparacak! Mavi derinliklerden gelen bu fırtınaya emperyalizm direnemez.

GEMİ KOMUTANLARINA “VURMA YETKİSİ”

Türk Deniz Kuvvetlerimiz, bölgede enerji başta olmak üzere deniz ulaştırma hatlarının güvenliğini ve denizlerimizdeki misak-ı milli sınırlarımızı korumak üzere bölgede birtakım faaliyetler icra etmektedir. Bunlardan en önemlisi ise, geçen günlerde Ege Denizinde Yunanistan’ın Limnos Firkateyni’nin Oruç Reis Sismik Araştırma Gemisine yaptığı kışkırtma Kemalreis Fırkateynimizin karşılığı ile karşılaşmış ve bölgeden uzaklaşması sağlanmıştı.  Bu hadiseden hemen sonra Türkiye, stratejik bir adım daha attı. Doğu Akdeniz'de, çatışma dahil her türlü seçenek için hazırlık yapan TSK, angajman seviyesini gemi komutanına kadar indirdi. Gemi komutanları, Oruç Reis ya da savaş gemilerine olası bir tacizde Ankara'ya sormaksızın anında karşılık verebilecek.2

YA MASADA YA SAHADA ANLAYACAKLAR         

AK Parti’nin geçen günlerde yapılan MYK toplantısı sonrası Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Doğu Akdeniz’deki kararlılığı şu şekilde dile getirdi “Türkiye'nin kendisine dayatılan ahlaksız haritaları ve belgeleri yırtıp atacak siyasi, ekonomik ve askeri güce sahip olduğunu anlayacaklar. Ya siyasetin ve demokrasinin diliyle anlayacaklar ya da sahada yaşayacakları acı tecrübelerle anlayacaklar".3 Bu söylem, Türkiye’ye dayatılan ikinci Serv’i parçalama iradesini yansıtmaktadır. Cüretkâr girişimde bulunan GKRY-İsrail-Yunanistan’a karşı olan bu tavır esasında ABD Emperyalizmine karşı direnme mevzisi olmuştur.

Enerji konusunda bölgede yaşanan dinamik gelişmelerde, Türkiye Cumhuriyeti olarak YAVUZ sondaj, ORUÇ REİS, sismik araştırma gemilerimizle Türkiye ve KKTC’nin uluslararası hukuktan doğan haklarının korunması ve enerji ihtiyaçlarının karşılanması için Doğu Akdeniz’de varlık göstermektedir. Bu bağlamda, sismik araştırma ve sondaj gemilerimiz ile onlara eşlik eden Şanlı Cumhuriyet Donanmamız, hâkim kuvvetin Türkiye olduğunu bir kez daha kanıtlamıştır.

GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Doğu Akdeniz’deki gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulunurken, “Binlerce kilometreden gelip kabadayılık yapmaya, hak iddia etmeye, koruyucu melek rolü oynamaya kalkanlar var. Bunların kabul edilmesi mümkün değil. Bunlar gelir ve geldikleri gibi giderler” ifadelerini kullandı.4

“Milli Savunma Bakanımız Sayın Hulusi Akar, önce stratejik tehdidi işaret etmektedir. Türkiye’ye gelen tehdidin aslında şımarık çocuk Yunanistan’dan değil, binlerce kilometre uzaktan geldiğini ve bu kuvvetin Amerika olduğunu söylüyor. Açıklamaya dikkatle bakıldığında Yunanistan’ın bizim binlerce kilometre uzağımızda olmadığı anlaşılmaktadır. Mustafa Kemal’in stratejik sözünü seçmesinin nedeni ise Cumhuriyet Donanmasının yazdığı büyük zaferlerden kaynaklanıyor. Hulusi Akar bizi Amerikan tehdidine karşı stratejik düzlemde mevzilenmeye çağırıyor. Bu “Doğu Akdeniz’de tek bir damla su vermeyiz” kararlılığıdır. Amerika geldiği gibi gidecek!

DOĞU AKDENİZ’DE VAZİYETE TÜRKİYE TAMAMEN HAKİMDİR

Doğu Akdeniz’de deniz güvenliğinin sağlanması ve uluslararası hukuktan doğan hak ve menfaatlerimizin korunması meselesinde daha önce görülemeyen düzeyde ve örneği görülmeyen devlet uygulamaları karalılıkla icra edilmektedir.

Türkiye’ye yönelen namlulara karşılık silahla verilmelidir. Bölgede silahların konuştuğu aşikarken, “barış” sloganları atan Emperyalizmin ittifakları Cumhuriyet Halk Partisi’nin, DEVA Partisi’nin ve Gelecek Partisi’nin anlamadığı nokta burasıdır. Ahmet Davutoğlu’nun “diplomatik zayıflık” ifadeleri silahların konuştuğu Doğu Akdeniz mevzisinde geçersizdir. Kuvvete kuvvetle karşılık vermek, zaferi silahla kazanmak kalıcı barışı getirmede temel noktayı oluşturmaktadır. Yunanistan ve GKRY’nin deniz yetki alanlarındaki haksız girişimleri KKTC ve Türkiye’nin iş birliği ile engellenmiştir. Türkiye’nin Mavi Vatan, Deniz Kurdu, Akdeniz Kalkanı ve Cengiz Topel Akdeniz Fırtınası harekatları toplam olarak, tehdidi belirleyip savunma yapmanın sonucudur.  Bölgede ardı ardına ilan edilen NAVTEX ilanları Türkiye’nin denizlere hâkim olduğunu göstermektedir.

TÜRKİYE’NİN İTTİFAK POTANSİYELİ GENİŞLEMELİDİR

Türkiye, bölgesel anlamda ittifaklarını şu başlıklar altında genişletmeli ve ilerletmelidir.

  • Ekonomik
  • Askeri Yöntemler
  • Kültürel İlişkiler
  • Eğitim Alanındaki İş Birlikleri

Diplomatik İlişkilerin sağlamlığı gibi başlıklar altında, yeniden gözden geçirerek kazanan ve dönüştüren tavra girerek, önder görevlerini almalıdır.

  • Mısır’ı kazanan
  • İsrail’i tarafsız bırakan
  • Lübnan ile birleşen
  • Suriye’ye yardım elini uzatan adımlarını bir an evvel atmalıdır.

Türkiye için deniz gücü, bölgede kendi deniz sınırına hâkim olmanın ve hegemonya peşinde koşan emperyalist güçlerin tehditlerine karşı koymanın anahtarıdır. Buradaki güç “silahla” elde edilmelidir. Bugün Mustafa Kemal’in “Ordular İlk Hedefiniz Akdeniz’dir, ileri” emri Doğu Akdeniz’de hakimiyeti ele almanın temel iradesidir.  

Düşmanımızı müşterek belirlemek, dostluğu baki kılmak Batı Asya’nın önderi Türkiye’ye düşen önemli bir adımdır.

Türkiye bölgede kazanan ve dostlarına kazandıran taraf olacaktır!

Yaşasın şanlı Cumhuriyet donanması!

Yaşasın tam bağımsız Türkiye!

 

Büşra Ezgi Duman

TGB Denizli İl Başkan Yardımcısı

 

KAYNAKÇA:

1) https://www.ahaber.com.tr/gundem/2020/09/05/son-dakika-turkiyeden-govde-gosterisi-sehit-yuzbasi-cengiz-topel-akdeniz-firtinasi-tatbikati-basliyor

2) https://www.haberler.com/turkiye-dogu-akdeniz-de-angajman-seviyesini-13552724-haberi/

3) https://www.yenicaggazetesi.com.tr/erdogandan-dogu-akdeniz-aciklamasi-ya-masada-ya-sahada-anlayacaklar-299399h.htm

4) https://www.milliyet.com.tr/siyaset/geldikleri-gibi-giderler-6297520

5) https://www.aydinlik.com.tr/haber/dogu-perincek-geldigi-gibi-gidecek-olan-abd-dir-217584

6) https://www.haber7.com/dunya/haber/3011467-mustafa-akincidan-tartisma-yaratacak-yeni-aciklama/?detay=1

tgb.gen.tr

Tarih:
Diğer Haberler