YAZAR
Bizim TV kanalında Lale Özan Arslan’ın sunduğu Youtube yayınına konuk olan Sözcü yazarı Yılmaz Özdil, HDP’yi ülkemizin kurucusu Atatürk’le bir tuttu ve HDP’nin seçmenine yalan söylemeyen tek parti olduğunu iddia etti. Yaptığı açıklamalarla HDP’yi masumlaştırma yarışında kendine yer bulan, terör örgütü PKK’nın siyasi koluna övgüler düzen Yılmaz Özdil; sistemin yarattığı omurgasız ‘‘aydınlardan’’ sadece birisi. Peki Yılmaz Özdil bugün bu açıklamaları neden yapıyor? Çünkü salt Tayyip Erdoğan düşmanlığı üzerinden siyaset yürüttüğü ve Türkiye’nin içerisinde bulunduğu sürece Biden gemisinden baktığı için, yöneticilerinin terörle bağının açıkça ortaya konulduğu HDP’ye siper oluyor. Özdil, ayakları Türkiye topraklarına basmayan bir gazeteci olduğu için HDP’yi Atatürk’ün devrimci programının getirdiği kadın-erkek eşitliğini uygulayan tek parti olarak görüyor. Bugün Yılmaz Özdil, sırtını ABD’ye yaslayan bir piyon haline döndüğü için aynı programda CIA-MOSSAD tetikçisi Mehmet Eymür’ün Amerikancı, FETÖ’cü olduğunu bilmediğini belirtiyor.
Atatürk’ü Kadehlere Sıkıştıranların Vizyonu
Mustafa Kemal Atatürk’e bakış açısı; nesnel gerçeklere, tarihsel verilere dayanmayanlar Atatürk’ü anlayamıyor. Atatürk’ü anlayamadıkları için de Atatürk’ü onun devrimlerinde değil de rakı masalarında kalkan kadehlerde arıyorlar. Devrimci Atatürk’ü anlayamadıkları için de kendilerine ve topluma yeni bir Atatürk yaratmaya çalışıyorlar. İşte bu anlayışın temsilcisi Yılmaz Özdil’de bugün Türk kadınını kafeslerden çıkararak toplumun her ferdi gibi çalışmasını, üretmesini ve mücadele etmesini sağlayan Atatürk’ün programının getirdiği kadın – erkek eşitliği ile dağa kaçırılan kız çocuklarına ‘‘tabularını kırıp seni özgürleştireceğim’’ diyerek tecavüz eden Duran Kalkanların anlayışını bir tutuyor.
Yılmaz Özdil’in Atatürkçülük ve demokrasi anlayışı ile, PKK elebaşlarından Duran Kalkan’ın özgürlük ve ahlak anlayışı bugün iç içe olduğu için HDP’yi Atatürk’ün programının getirdiği kadın – erkek eşitliğini uygulayan tek parti olarak görüyor. Ancak Yılmaz Özdil’in HDP’yi övdüğü saatlerde; HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Atatürk Cumhuriyeti’ne karşı silahla ayaklanan Seyit Rıza ve arkadaşlarını minnetle anıyordu. Bugün Yılmaz Özdil’in övgüleriyle kalkan olmaya çalıştığı HDP/PKK, Atatürk’ün devrimci programının yarattığı Sabiha Gökçenleri katliamcı ilan ediyor, eli kalem tutması gereken kız çocuklarını dağa kaçırıyor, eline Mehmetçiği vurması için silah veriyor. Yılmaz Özdil’in önünde siper olduğu terör partisi HDP; Şenay Aybüke Yalçınların, Astsubay Esma Çeviklerin, Gülşah Gülerlerin katilidir.
‘’Doğruluk Abidesi’’ HDP
Yılmaz Özdil’in yaptığı açıklamadaki HDP güzellemeleri sadece HDP’yi Atatürk programının getirdiği kadın erkek eşitliğinin uygulayıcısı olan parti olarak görmekle sınırlı değil. Özdil, ayrıca şunları dile getiriyor:
‘‘Demokrasi tarihimiz açısından baktığımızda seçmenine yalan söylemeyen tek parti HDP’dir’’
‘‘Ben görüşlerine katılmam. Onlar da biliyor, ben de yazıyorum. Ama dışarıdayken! İçeri girdikten sonra adamın arkasından yazmak kahpeliktir, kalleşliktir, pusu kurmaktır.’’
HDP gerçekten de seçmenine yalan söylemeyen bir parti. Söylediğinin arkasında durma noktasında Yılmaz Özdil’den daha tutarlı. Özdil’in savunmaktan kendini alamadığı HDP, belediye araçlarıyla şehirlerimize bombalar döşeme, sırtını PKK’ya yaslama, masum insanlarımızı, Mehmetçiğimizi şehit etme, yüzlerce çocuğu dağa kaçırma noktasında ne bize ne seçmenine hiç yalan söylemedi. HDP/PKK’nın barış, özgürlük ve eşitlik maskesi altında yaptığı faaliyetler bugün Yılmaz Özdil’e HDP’yi demokrasinin bir parçası olarak yansıtma görevini yüklüyor. Özdil de bu görevi Atatürkçülük maskesi altında yürütüyor. Farklı maskeler altındaki HDP ve Yılmaz Özdil’in ortak noktası ise ikisinin de sırtını ABD’ye yaslaması. Bir yanda sırtını ABD’nin kara gücü olan terör örgütlerine, PKK’ya yaslayan HDP, diğer yanda da sırtını ABD’ye yaslayan Yılmaz Özdil. Bedirhan bebeklerin katilini savunmak da ancak ABD’ye sırtını yaslamakla olur. Yılmaz Özdil gibi Atatürk maskesi altında faaliyet yürütenlerin geldiği nokta bu; HDP’ye siper olmak.
‘‘İçeri girdikten sonra adamın arkasından yazmak kahpeliktir…’’ diyen Yılmaz Özdil’e sormak gerek: Dışarıdayken terörist olan hapse girince masum mu oluyor? Bugün Özdil’in deyimiyle asıl ‘kahpelik’ Eren Bülbül’ün, Yasin Börü’nün katili Selahattin Demirtaş’a terörist diyememektir. Şehit edebiyatı yapmaya gelince sayfalarca yazan Yılmaz Özdil’in kalemi 6 – 8 Ekim Kobani Olaylarının mimarı Demirtaş’ın kazdığı hendekleri, kurduğu pusuları yazmayı kalleşlik, pusu kurmak olarak görüyor.
Özdil’in ‘‘bilmediği’’ Amerikancı – FETÖ’cü Mehmet Eymür
Yaptığı açıklamalarda HDP’ye siper olma görevini yerine getirdikten sonra sıra CIA artığı Mehmet Eymür’ü savunmaya geçen Yılmaz Özdil, Mehmet Eymür’ün Amerikancı, FETÖ’cü olduğunu bilmediğini, bunları anlatanlarında Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek’in ekolünden yetişme gazeteciler olduğunu söylemişti. Mısır’daki Sağır Sultan’ın bile duyduğu ama Yılmaz Özdil’in duymadığı, bilmediği gerçek şu: Mehmet Eymür, FETÖ’nün Türkiye’de tertipler düzenlettirdiği, milli güçleri hedef alan Gladyo’nun bir elemanıdır. MİT raporları ile de sicili açıklanan Mehmet Eymür ‘‘bilinmezliğini’’ cümle alem biliyor. Yılmaz Özdil’in ‘bilmemesi’ ise içerisinde bulunduğu Amerikancı cepheden kaynaklı. Bugün yargının altın kılıcı önünde HDP’ye kalkan olan Yılmaz Özdil’in kimin ne olduğunu bilmemesinin bir önemi yok. Türk milleti Yılmaz Özdil’in de Mehmet Eymür’ün de kim olduğunu çok iyi biliyor.
İlyas Yılmaz
TGB Muğla İl Sekreteri