
1991 yılı artık Sovyetlerin hakim olduğu coğrafya için diğer yıllardan çok farklı bir tablo vardı. SSCB büyük bir hızla dağılma sürecine girmiş ve yerini BDT (Bağımsız Devletler Topluluğu)’ye bırakmıştı. Böyle bir süreçte Kafkas topraklarında, Hazar Denizi’nin batısında onlarca yıldır, emperyalist oyunlar yüzünden barışamamış iki millet vardı. Azerbaycan Türkleri ve Ermeniler. İşte Hocalı böyle bir dönemde acıların en büyüğüne sahne oldu.Ermenistan'ın tarihine baktığımızda emperyalizmle işbirliği temelinde faaliyet gösteren katliamcı çeteciliği çok net görürüz. Hiç bıkmadan sıkılmadan haykırıp durdukları 1915 olayları, tamamen emperyalist kışkırtmalar neticesinde başlattıkları katliamlar nedeniyle ortaya çıkmıştır. 1915 ve peşi sıra geçen dönemlerde bilhassa Kurtuluş Savaşı’nın Doğu Cephesi'nde Kazım Karabekir komutasındaki Türk Ordusu karşısında istedikleri sonuca ulaşamayarak amaçlarından vazgeçmiş gibi görünen Ermenistan, asıl amaçlarını asla hafızalarından silmemiş, Kafkaslara hâkimiyet sevdasını hep saklı tutmuştur. 3 Aralık 1920 Gümrü Anlaşması ve 1921 Moskova Anlaşması ile bugünkü topraklarına çekilen Ermeniler, SSCB'nin dağılmasının ardından bölgesel tacizlere tekrar başvurmuştur.Bir süre sonra SSCB bayrağı altında birleşen bu iki devlet, Sovyetler yıkılana kadar da ufak tefek sıkıntılar yaşamışlar fakat SSCB tarafından bu sıkıntılar halledilmiştir. Ancak bölgedeki otoritenin kırılması ve dönemin siyasi ve ekonomik ihtiyaçları Ermenistan'ı işgalci ve katliamcı politikalar izlemeye yöneltmiştir.Hocalı stratejik olarak derin önemler arz eden bir mevkiidir. Dağlık Karabağ bölgesinde havaalanı bulunan tek yerdir. 11 kilometre uzağında ise Karabağ’ın merkezi olan Hankendi vardır ve Hankendi’nin elektrik hattı, Bakü-Hankendi demiryolu, Bakü-Şuşa karayolu da Hocalı’dan geçer. Ayrıca o dönemde Ermenistan sınırlarında yaşayan 1500 kadar Azeri Hocalı’ya iltica etmiş ve Özbekistan’dan da 465 Ahıska Türkü bu bölgeye yerleşmiştir. Böylece bölge şehir statüsü kazanmış ve bu şekilde bir idari yapılanmaya bürünmüştür. Böylelikle Hocalı'ya birçok konut inşa edilmiş okullar, kütüphaneler, kültür evleri ve fabrikalar yapılmıştır. Bu koşullarda Ermenistan için Hocalı, ayrıca zengin maden yatakları ile iştah kabartan bir yer haline gelmiştir.Bu koşullar içerisinde vahşete ve kıyıma alışkın ve kendisini bunun üzerine kurmuş olan Ermenistan Devleti, 26 Şubat 1992’de Hocalı’ya saldırdı ve 613 sivili acımasızca katletti. Vahşetin sahibi Ermenistan Devleti’nin bugün ki devlet başkanı Serj Sarkisyan yaptıkları vahşet hakkında şu acı sözleri sarf etti: “Hocalı’dan önce Azerbaycanlılar bizim şaka yaptığımızı sanıyorlardı. Ermenilerin sivil topluma karşı el kaldırmayacağını düşünüyorlardı biz bunu kırdık”.İşte Ermenistan’ın sivillere bakış açısı aynen bu sözlerden anlaşıldığı gibiydi. Onların sivillere dokunmayacağını düşünmek romantik bir hayalden öte değildi. Yine vahşetin zihni yapısının anlaşılması açısından o katliamı yapan askerlerden biri olan Zori Balayan’ın anılarından bir parçaya bakalım: “Biz arkadaşımız Hacatur ile ele geçirdiğimiz eve girerken askerlerimiz 13 yaşında bir Türk çocuğunu pencereye çivilemişlerdi. Türk çocuğun bağırış çağırışları çok duyulmasın diye Hacatur çocuğun annesinin kesilmiş memesini çocuğun ağızına soktu. Daha sonra Türk çocuğuna onların atalarının bizimkilere yaptığını yaptım. Başından sinesinden ve karnından derisini soydum, saate baktım çocuk 7 dakika sonra kan kaybından öldü. Mesleğim hekimlikti ve tabii olarak hümanisttim buna rağmen Türk çocuğuna yaptığım bu işkencelerden dolayı kendimi rahatsız hissetmedim. Ama ruhum halkımın %1’inin bile intikamını aldığından sevinçten gururlandı. Hacatur daha sonra ölmüş Türk çocuğunun cesedini parça parça doğradı ve bu Türk ile aynı kökten olan köpeklere attı. Akşam aynı şeyi 3 Türk çocuğuna daha yaptık. Ben bir Ermeni vatanseveri olarak görevimi yerine getirdim. Hacatur’ da çok terlemişti ama ben onun gözlerinde ve diğer askerlerimizin gözlerinde intikamın ve güçlü hümanizmin mücadelesini gördüm. Ertesi gün biz kiliseye giderek 1915’de ölenlerimiz ve ruhumuzun dün gördüğü kirden temizlenmesi için dua ettik. Ancak biz Hocalı’yı ve vatanımızın bir parçasını işgal eden 30.000 pislikten temizlemeyi başardık”. Öyle anlaşılıyor ki Ermeniler kendilerini sahte bir tarihe inandırarak bütün insanlıklarını yitirmiş bir vaziyette, ruhlarını kaplamış bu karanlıkla ve kinle sivillere kan kusturdular.1915 yılında kendilerine soykırım uygulandığını iddia eden bu devlet bahsettiği vahşeti yapmakta bir beis görmüyor. Ermenistan Devleti, Hocalı‘da sistemli bir katliam uygulamıştır. Bu katliam devlet emriyle yapılmıştır ve direkt olarak sivil vatandaşları hedef almıştır. Düşmanlıkları yalnız oradaki Azerilere değil, tüm insanlığadır. Hocalı'ya sahip çıkmak, Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı soykırım yalanına bir darbe daha vurmaktır.Hocalı'ya sahip çıkmak, emperyalist politikalara karşı tavır almak ve mazlumun yanında yer almaktır.İnsanlığını unutmuş ve vahşeti kendine araç edinmiş Ermenistan'ı buradan kınıyoruz bu olay nezdinde emperyalizme karşı mücadelemizi ilelebet sürdüreceğimizi ve bu yoldan asla dönmeyeceğimizi bildiriyoruz.
Bumin Kağan Özbek
Erciyes Üniversitesi Tarih Öğrencisi
TGB Kayseri İl Başkanı
tgb.gen.tr