

YAZAR
Türkiye’de mevcut sistemin kendini toparlama ve kendileri için daha rahat bir sistem yaratma arayışında olduğunu görmek yaşadığımız süreçte hayati önem taşımaktadır. Mafya-Tarikat sisteminin bir uzantısı olarak iktidara gelen ve geride kalan 14 yıllık süreçte Türkiye’nin karşı devrimin batağında bölünmeye çalışılmasına hizmet eden AKP iktidarı geldiğimiz süreçte de Yeni Anayasa ve Başkanlık Sistemi tartışmaları ile bu amaçlarına hizmet eden eylemlerde bulunmaktadır.
Son olarak da Anayasa Mahkemesi’nin Can Dündar ve Erdem Gül hakkında verdikleri tahliye kararı üzerine Erdoğan’ın “AYM kararına sadece sessiz kalırım o kadar ama onu kabul etmek durumunda değilim. Verdiği karara da uymuyorum, saygı da duymuyorum. Bu bir beraat kararı değil tahliye kararıdır. Onlarla ilgili kararı veren mahkeme kararında direnebilirdi. Direnseydi AYM’nin kararı boşa çıkacaktı. Ya da AİHM’e gidecekti. Bana göre atılan adımlar doğru adımlar değildir.” açıklaması aslında Erdoğanların nasıl bir sistem tahayyül ettiklerinin somut bir göstergesidir.
Devletlerin anayasaları vardır. Bu anayasalar kaba bir tabirle devletlerin temel organlarının kuruluşunun, işleyişinin, temel hak ve özgürlüklerin belirlendiği metinlerdir. Dolayısıyla her makam, mevki, kuruluş, kurum veya idari yapı görevlerini, yetkilerini veya sorumluluklarını anayasalardan alır. Ülkemizde de bu böyledir. Laflarıyla, icraatlarıyla anayasaya aykırı davranan veya kendisine verilen yetkilerin dışında hareket eden bir mevki kendi konumunun hukuki dayanak ve zeminin ortadan kaldırmaktadır. Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan zatın da Anayasa tarafından kendisine verilen yetkiler çerçevesinde hareket etmesi gerekmektedir. Bu çerçevede davranmayan kişinin anayasaya aykırı hareket ettiğini, anayasayı çiğnediğini söylemek yanlış olmamaktadır. Bunun yanı sıra yargı makamlarının aldığı kararlar bağlayıcıdır. Dolayısıyla Erdoğan yaptığı bu açıklamayla Anayasayı açık bir şekilde çiğnemektedir. Meşruiyetini ve dayanağını aldığı Anayasayı, yaptığı açıklamayla tanımadığını söyleyen Erdoğan kendi konumunun hukuki dayanak ve zeminini ortadan kaldırmaktadır. Ayrıca Erdoğan yaptığı bu açıklama ile Anayasaya aykırı davranarak suç işlemektedir.
Yeni Anayasa ve başkanlık sistemi tartışmalarının gündeme dayatıldığı bir ortamda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Anayasaya, yargıya ve ısrarla istediği başkanlığa ilişkin gerçek düşünceleri de açıkça ortaya çıkmaktadır. Demokrasi ve özgürlüklerin içini boşaltan ve kendi demokrasisini Yeni Anayasa adı altında, “Darbe Anayasasına Hayır” sloganları altında millete kabul ettirmeye çalışmakta olan AKP yargı bağımsızlığına ve hukukun üstünlüğüne karşı olduğunu bir kez daha bu açıklamayla göstertmiştir. Bu açıklamayla getirmek istedikleri Başkanlık Sistemi’nde yargının talimatla yönetildiği ve kendisinden olmayan fikrin kabul edilemeyeceği, biat etmenin hâkim kılınacağı ve Başkan’ın kendi istekleri doğrultusunda yönettiği bir ülke tahayyülü içinde bulundukları ortadadır. Kaldı ki “demokrasi bir trendir. Durağa gelinince inilmeli” açıklamalarıyla demokrasi ve anayasa hakkında görüşlerini belli eden Erdoğan ülke yönetiminde de bu söylemine benzer bir yöntem getirileceğini farklı yerlerdeki görüşlerinde belli etmiştir.
Yeni Anayasanın 4 temel dayanağı olan noktaları incelediğimiz zaman Mafya-Tarikat rejimi olarak iktidara gelen AKP’nin bu yönde uygulamalarını görmek mümkündür. Özünde Bölücü ve Gerici olan Anayasayı uygulatmaya çalışan AKP yönetimi getirdikleri sözde demokrasi ile kardeşi kardeşe kırdıracaktır.
“90 yıllık enkazı kaldırdık.”, “ Karara uymuyorum, saygı da duymuyorum.” Açıklamalarının yapıldığı, Türk Milleti’ne Bölücü ve Gerici bir Anayasa ile Başkanlık diktasının getirilmeye çalışıldığı bir dönemde bu uygulamalar karşı verilecek cevapta biz gençlerin önemli bir rolü bulunmaktadır. İstibdat Devri’ni yıkan, Kemalist Devrim’i gerçekleştiren, Demokrat Parti’yi yıkan süreçlerde gençliğin önemli bir rolü olmuştur. Yaşadığımız dönemlerde de Silivri Zindanlarını yıkan ve AKP-F tipi Çetenin birbirinden ayrılmasını sağlayan ve geldiğimiz süreçte PKK Terör örgütünün üzerine gidilmesini sağlayan itici güçte biz gençlerin önemli bir rolü bulunmaktadır. İşte bu dönemeçlerden geçerek kararlılıkla mücadele eden biz gençlerin önünde duramayacaklarının farkında olan Erdoğanlara bu sefer daha büyük bir darbe vurabilmek için daha sıkı mücadele etmek ve Yeni Anayasa girişimlerini bozguna uğratmak önümüzdeki en önemli görevlerdendir.
Berke Mustafa Berkil