Milli Mücadelede İttihatçılar

Birinci Dünya Savaşıyla Türk milletinin emperyalizme karşı kurtuluş savaşını başlatan İttihatçılar, Millî Mücadele'de de büyük fedakarlık gösterdiler.

Milli Mücadelede İttihatçılar
Berat Karaaslan
Berat Karaaslan
YAZAR

GÜNEŞ’TEN GURUBA YOLCULUK-3

MİLLİ MÜCADELE’DE İTTİHATÇILAR

En son yazımızda Cihan harbi ile alakalı ithamlar üzerinden bir İttihat Terakki incelemesi yapmaya çalıştık. Bu yazımızda ise artık milli mücadele döneminde İttihat ve Terakki dönemini inceleyerek yazı dizimize son vereceğiz.

İttihatçıların Millî Mücadelede Rolü

“İttihat ve Terakki’nin ülkülerini benimsemiş olanlar, o program çerçevesinde davranmaya devam edeceklerdi. Nitekim, İtilaf devletlerinin Türkiye’yi ezmek niyetinde oldukları anlaşılınca, kurulan Müdafa-i Hukuk örgütlerinin esas itibariyle İttihat Terakki’ye mensup olanlarca oluşturulduğunu biliyoruz”1

Cemiyet önderi Talât Paşa o dönemde Moskova’da bulunan Enver Paşa’ya Berlin’den yazdığı bir mektupta bundan sonraki süreç hakkındaki fikirlerini şöyle ortaya koyuyor. Bu yazılar aynı zamanda bir özeleştiri anlamında değer kazanıyor.

“Siyasi hayatımız artık sona ermiştir, milletin kini ve gazabı üzerimizdedir. Bugün yapmamız gereken iş senlik-benlik kaygılarını bir tarafa bırakıp köşeye çekilmekten ibarettir. Biz milleti kurtaramaya çalıştık, dolayısıyla vicdanımıza karşı mahkûm değiliz fakat talih bize yar olmadı. Dolayısıyla artık vazifemizi başkalarına devretmemiz lazımdır”2

Bayrak Adam’ın burada sona erdiğini söylediği siyasi hayat, rahat anlaşılacağı üzere aktif politikadır. Zira ölümüne kadar Mustafa Kemal ile mektuplaşıp yurtdışında yapılacak bir hizmet için emre amade olduğunu her zaman anlatır. Bu davranışın, vazifeyi başkalarına devretmenin gereği olarak okunması daha doğru olacaktır.

1918 kışından itibaren cemiyet hazırlıklarını iki düzeyde yaptı: Bir yandan açık siyasal faaliyetler ve kamuoyunun harekete geçirilmesi, öte yandan gizli yeraltı çalışmaları. 1 Kasım 1918 günü son kongresini yapan İttihat ve Terakki, 5 Kasım’da kendini feshetti. Ama kongrede hazır bulunan üyeler, aynı zamanda Teceddüt Fırkası adlı yeni bir parti kurdular. 11 Kasım’da parti resmiyet kazandı. Talat Paşa’nın “Talih bize yar olmadı” sözünün bir çıktısı olarak gerek toplum gerek ise devlet bürokrasisinde İttihat ve Terakki ismi itibarsızlaştığı için kurulan yeni Teceddüt Fırkası, her ne kadar tamamı ittihatçı olsa da Cemiyet ile alakaları olmadığını tüzüklerine yazacak kadar dikkatli davranmaktaydılar. Hatta bu karar sonraki süreçlerde de devam edecek ve Mustafa Kemal’in emri ile Sivas Kongresinde, tüm üyeler aslen İttihatçı olsalar bile Cemiyetle bir ilgileri olmadığına dair yemin etmişlerdir.

4 Mart 1919 tarihinde göreve başlayan Damat Ferit Paşa kabinesi memlekette kalan ve yakalayabildiği bütün İttihatçıları yargılamak için Nemrut Mustafa başkanlığında Divan-ı Örfi mahkemelerini kurdu. Çok kısa bir zaman sonra aynı mahkeme Mustafa Kemal hakkında idam kararı alacaktı.

Teceddüt Fırkasına dahil olmayan gruptakiler ise Ali Fethi başkanlığında Osmanlı Hürriyetperver Avam Fırkasını teşkil ettiler ve Mustafa Kemal’de bu partiye katıldı. Trakya Paşeli, Celal Bayar ve İzmir’deki İttihatçıların kontrolünde İzmir Redd-i İlhak, tüm ittihatçı örgütlerin birleşmesi ile kurulan Milli Kongre ve ayrıca Trabzon Muhafaza-i Hukuk, Vilayet-i Şarkiye gibi milli gruplar gene İttihatçıların yoğun olarak katıldıkları örgütlenmelerdi.

Bütün bunlarla beraber İttihat Terakki merkezi Kara Kemal ve Kara Vasıf Beyleri de kurulacak bir yer altı örgütü ile alakalı görevlendirmişti. Millî Mücadele dönemi içerisinde çok fazla bahsedilmeyen bu örgütün adı, kurucu olan Kara Kemal ve Kara Vasıf’ın lakaplarından gelen “Karakol” Cemiyeti idi. Cemiyetin vazifesi, kalan ittihatçıları işgal orduları ve Ermeni teröristlerin misillemesinden korumak ve istihbarat faaliyeti yapmak, işgal edilmemiş bölgeleri korumak ve yetişmiş kadroları Anadolu’ya göndererek milli mücadeleye destek olmak ve Kuvay-ı milliye kullanımı için silah ve mühimmat kaçırıp Anadolu’ya göndermekti. Buradan anlaşılacağı üzere Kuvay-ı Milliye, dünya savaşının sonundan itibaren Anadolu’da bulunan Teşkilat-ı Mahsusa kadrolarının büyük bir kısmından oluşuyor ve mühimmatını gene bu birliklerin savaş sonuna doğru Anadolu’ya gömdüğü silahlardan elde ediyordu. Karakol Cemiyeti ilk anından beri Mustafa Kemal’e biat etse de daha sonra Bolşeviklik iddiası dolayısıyla feshedilecekti.

Mustafa Kemal Paşa’nın Liderliği

Siyasi faaliyetlerin haricinde kurulmaya başlayan Kuvay-ı Milliye örgütlenmelerinde de İttihatçılar oldukça aktif bir rol üstlenseler de önderleri yoktu. Bu öndersizlik tam bir başarı sağlanması önünde engel çıkarıyordu.

Bu dönemde İstanbul’da bulunan Mustafa Kemal bir yandan kurulacak yeni kabine üzerinden İstanbul merkezli bir milli mücadele planı yaparak Sultan Vahdettin ile görüşmeler gerçekleştiriyor diğer yandan kalan İttihatçılar ve Anadolu içerisindeki durumla alakalı gelişmeleri takip ediyordu. İttihatçı liderler ile görüşmeler yapmakta bundan sonraki süreçte ve kendi emri altında kalarak milli mücadele planlarına dahil olunması kararlaştırılmaktaydı. Lider kadroda İsmail Canbolat, Rauf Orbay, Kazım Karabekir, Kara Kemal gibi isimler vardı lakin işleyen somut süreç değerlendirildiğinde ve tabii olarak İttihatçılar ile Mustafa Kemal arasındaki ilişki göz önüne alındığında Enver Paşaların yurtdışına çıkışıyla beraber, Mustafa Kemal’in tek lider olarak milli harekete ve dolaylı olarak İttihatçılara önderlik edeceğinin, İttihatçılar tarafından da kabul edildiği su götürmez bir gerçektir. 16 Mayıs günü bölgedeki Pontus isyanlarını araştırmak ve bir rapor hazırlamak vazifesi altında Samsun’a yola çıkışla beraber milli mücadele süreci resmen başlar. Mustafa Kemal Paşa, Amasya’nın ardından Doğu’da kurulan Vilayet-i Şarkiye Müdafa-i Hukuk-i Milliye’nin çağrıları ile Erzurum’da ki kongreye özel davetli olarak katıldı ve başkan oldu. Kongre 23 Temmuz 1919 tarihinde toplandı. Millî Mücadelede İttihat Terakki etkisini görmek açısından ayrı bir örnek olarak Erzurum Kongresinin toplandığı 23 Temmuz gibi simge bir tarih seçilmesi ve 1920 senesi 23 Nisan’ın da açılan TBMM’nin İttihat ve Terakki Ankara şubesi binasında toplanması verilebilir.

Anadolu’da bütün bunlar olurken Mustafa Kemal düzenli olarak yurtdışı ile mektuplaşma halindeydi. Talat, Cemal ve Enver Paşalar ile özellikle 1920 senesi itibariyle düzenli mektuplaşıyor ve müşterek iş birliği konusunda Bolşeviklerle beraber olunabileceği ve hatta bununla alakalı Enver Paşa, Moskova’da temaslarda bulunduğunu yazıyordu.

“Ben doğrusu bizim mevcudiyetimiz nokta-i nazarından bu komünist ve kapitalist mücadelesini ayrı bir mevhibe-i ilahiye addederim. Bütün dünya komünist olarak üçüncü enternasyonal etrafında toplanırsa o vakit biz de herhalde kendimize o kütlede muvafık bir şekil verecek surette kuvvetlendirmiş oluruz ki, bu da pek basit bir istikbaldir. İşte, Rusya ve Rusya’daki komünizmin bize bu kadar büyük bir faidesi aşikâr iken bence eğer Rusya’da komünistlik sönmek üzere olduğunu görürsek onu da ihya edecek yardımlardan geri durmamalıyız kanaatindeyim”

                                                                  Enver Paşa’nın Mustafa Kemal’e 8 Ocak 1921 tarihli mektubu3

Görüldüğü üzere şu andan tam olarak 101 yıl uzakta kalmış olan 1918 yılında, ülkeden ayrılan İttihat Terakki erkanı, içeriyle bağı koparmamış ve hatta verdikleri emirler ile Millî Mücadeleye çok önemli katkılar sağlamışlardır. Bugün unutulmaya yüz tutmuş olan bu cemiyet ve bu isimler tüm siyasi hayatları boyunca, bu alanda uzman olan ve kısa bir zaman önce hayatını kaybeden Erol Şadi Erdinç hocanın ifadesiyle vatanperver ve namuslu bir mücadele vermişlerdi. Öyle ki her ne kadar siyasi fikir ayrılıkları olsa da Mustafa Kemal’in İttihatçıların büyük hatalar işlediğini ama asla vatan haini diye adlandırılamayacağını ifade ettiği Falih Rıfkı Atay’ın eserlerinde geçer.

Bugün İttihatçılığı savunmak ile 1923 Cumhuriyet Devrimini savunmak arasında artık bir fark kalmamıştır. Çok uzun ve yoğun bir süreci üç yazıya sığdırmak elbette ki mümkün değildir ama bu yazılarımızda özellikle son zamanlarda emperyalist yalanlarla katliamcı, soykırımcı diye anılan şanlı tarihimize bir saygı ve 2019 Türkiye’sinde vatan savaşı verilen bir dönemde, bugün ile geçmiş arasında, tarihsel saflaşmayı bir kere ortaya çıkarıp, o şerefli mazi ile bir bağ kurmak maksadı güttük. Emperyalist saldırganlık dün de bugün de hep aynı suni ayrımları körüklemektedir. Bu emperyalist projelerin karşısında ise tıpkı İttihatçılar gibi tıpkı Cumhuriyetimizin kurucusu Devrimci lider Mustafa Kemal Atatürk gibi tam bağımsızlık için ortak vatanın savunulması mücadelesini hep birlikte vererek durabiliriz.

Şimdi dönelim yazımızın başlığındaki soruya: Millî Mücadele İttihatçılar için bir son muydu yoksa yeni bir başlangıç mı?

Kendisini vatan mücadelesine adayan bir cemiyet olarak İttihat Terakki için elbette ki son değildir. Fakat İttihat Terakki 1921’de Berlin’de Hardenberg caddesinde aklen, 1922’de Pamir dağlarında kalben ölmüştür. Özellikle zaferden sonrası için yaşananlar hakkında bir İttihat Terakki’den bahsetmek bence doğru olmaz. Yargı önünde hesap vermek açısından ise Cemiyet, 1926 İzmir Suikastı döneminde tarihe karışmıştır. Fakat fikirsel olarak İttihat Terakki gerek faaliyetleri ve gerek ortaya koyduğu istibdat karşıtlığı, hürriyet, çağdaşlaşma ve bağımsızlık programı ile ülkemizin kurucu fikridir ve o fikir ilanihaye yaşayacaktır.

Biz yazımızı meşrutiyet ilanından hemen sonra Eylül 1908’de toplanan İttihat Terakki Kongresinin kapanış cümleleri ile bitirelim.

“Tarihin hangi devrinde muarız olan her kim toplanırsa toplansın, böyle bir camianın başında toplanacak kalpler, aynı kaside-i ittihadın aheng-i muttaridini yaşatacak ve bu manzume-i dakaik ve itilaf bizim yerimizi işgal edecek evlatlarımız tarafından da daima tekrar, daima tezkar olunacaktır.

Seneler ve belki asırlar geçecek fakat Osmanlı milletine can veren Osmanlı İttihat ve Terakki Cemiyeti daima payidar, daima müttehit, daima bir olacaktır kardaşlarımız.”4

Berat Karaaslan

TGB İstanbul Üniversitesi Birim Yöneticisi

Dipnot:

1) Sina Akşin, Jöntürkler ve İttihat ve Terakki, İmge Yayınları, 2014

2) Murat Bardakçı, İttihatçı’nın Sandığı, İş Bankası Yayınları, 2017

3) Murat Bardakçı, Enver, İş Bankası Yayınları, 2018

4) Murat Bardakçı, İttihatçı’nın Sandığı, İş Bankası Yayınları, 2018

tgb.gen.tr

Tarih:
Diğer Haberler