Kırmızı Beyaz Genelge

Türk kadınının rengi ne emperyalizmin moru ne Soros’un turuncusudur. Türk kadının rengi Kırmızı Beyaz’dır.

Kırmızı Beyaz Genelge
Umay Aysu
Umay Aysu
YAZAR

Tüm dünyada ve ülkemizde kadına yönelik şiddetin aile içi bir mesele olduğu ve yalnızca eşleri ilgilendirdiği gibi bir düşünce sistemi egemendi. Özellikle 1980 yılından itibaren bu düşünce sistemi yerini somut olan suçlara bıraktı. Yani kadına yönelik şiddet, aile içi bir mesele değil hukuksal literatürde “suç” kavramına oturtulmuştur. Bu bağlamda Türk hukukunda kadına yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla 1998 yılında ilk kez 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun yürürlüğe girmiştir. 

Batı’nın dayattığı kadın gündemi ve feminizm denen akım, Türkiye’ye 12 Mart 1971 Muhtırası ve 12 Eylül 1980 Darbesi ile gelmiştir. Bu darbelerden önce, kadın sorunlarına hepimizin sorunu, erkeklerin ve kadınların ortak sorunu olarak bakan anlayış sistemi vardı. Kadın ile erkeği, kadın ile bütün halkı, bütün milleti, emekçileri birleştiren bir bakış açısı hakimdi. 1980 sonrası Amerikancı dalga silsilesi içinde, 1998’de 4320 sayılı kanunun yürürlüğe girmesiyle ilk kez devlet kadına şiddete karşı devrimci adımlar atmaya başlamıştır.

SİYAH BANT ÇÖZÜM MÜ?

Günümüzde kadın sorunun ne olduğu doğru saptamamız ve tanımı ona göre koymamız gerekmektedir. Türkiye’de kadının sorununu, fabrikada, laboratuvarda çalışan, tarlada çapa yapan, Flormar önünde emeği için mücadele eden ve Diyarbakır’da HDP il binası önünde direnen kadından öğrenebiliriz.

Kadın hareketine Batıdan dayatılan birinci gündem, kadına tecavüzdür. Avrupa ülkelerinin filmlerini izliyoruz, nerdeyse her filmde kadına tecavüz var. Bu sorun aynı zamanda bizim kadınımızın sorunu, inkâr etmiyoruz. Ama Türk kadınının öncelikli sorunu bu mudur? Türkiye kadını, şu köşeyi döndüğüm zaman bana tecavüz edilecek korkuları içinde mi yaşıyor? Flormarda direnen kadın, onunla mücadele içinde olan erkek çalışana tecavüzcüsü olarak mı bakıyor? Türk kadınının öncelikli gündemi kocam beni ne zaman öldürecek korkusu mudur? Batı’dan dayatılan kadın gündemi bakalım nelere yol açtı?

Kadın ile erkeği çarpıştıran bir program ortaya çıkmıştır. Kadın mücadelesi; kadının erkeğe kafa tutması, kadının erkekle dövüşmesi olarak tanımlanmıştır. Oysa kurtuluş, kadın için de bütün toplum için de kadın ile erkeğin emperyalizme ve orta çağ ilişkilerine karşı omuz omuza mücadelesindedir.

Son zamanlarda Şili merkezli başlayıp, tüm dünyaya yayılan Las Tesis protesto dansı Türkiye’de de Mor Çatı kadın örgütleri tarafından yapıldı. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin sıralarında, CHP’li vekillerin önderlik ettiği protesto Türkiye’ye büyük utanç kaynağı olmuştur. Meclis’teki milletvekilleri devletimize “katil ve tecavüzcü” ithamlarında bulunmuşlardır. Kadının gözüne siyah bant çekerek, kadın sorununu çözmeye çalışanlar, yalnızca emperyalizme çanak tutmaktadır. Siyah bant çözüm değildir. Çözüm devletimizin uygulayacağı kanunlar ve somut yaptırımlardır.

TÜRKİYE’NİN DEVRİMCİ GENELGESİ

Avrupa Konseyinin hazırladığı “Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi” 2011 yılında ilk defa Türkiye tarafından imzalanmış ve onaylanmıştır. Sözleşme İstanbul’da imzalandığı içinse uluslararası camiada “İstanbul Sözleşmesi” olarak biliniyor. İstanbul Sözleşmesi 10 ülkenin onayıyla 2014 yılında yürürlüğe girmiş ve 2019 yılı mart ayı itibariyle 33 devlet ve Avrupa Birliği tarafından onaylanmıştır. Sözleşme tek başına yeterli olamamıştır. Türkiye’nin toplumsal koşullarına ve ihtiyaçlarına uygun şekilde hazırlanan 6284 sayılı kanun bu bağlamda yapılmış en somut örnektir.
2020 yılına girdiğimiz ilk günlerde İçişleri Bakanlığımız tarafından yürürlüğe koyulan “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Genelgesi” devrim niteliğindedir.

Uygulamaya ilişkin hususlar kısmında yer alan;

  1. Aile içi ve kadına yönelik şiddet kapsamındaki her türlü ihbar/olay karşısında şiddet mağdurunun yazılı veya sözlü müracaatı olup olmadığına bakılmaksızın genel hükümlere göre gerekli işlemlerin yapılması amacıyla Cumhuriyet savcısının bilgilendirilmesi,
  2. Ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine dair mevzuat kapsamında mülki makamlara ve kolluk birimlerine verilen görev, yetki ve sorumlulukların gecikmeksizin yerine getirilmesi,
  3. Kadına yönelik şiddetle daha etkin mücadele edilebilmesi ve kadın cinayetlerinin önüne geçilebilmesi amacıyla "6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun" ile "2521 sayılı Avda ve Sporda Kullanılan Tüfekler, Nişan Tabancaları ve Av Bıçaklarının Yapımı, Alımı, Satımı ve Bulundurulmasına Dair Kanun’da yapılan değişikliklerle birlikte 6284 sayılı Kanun kapsamında haklarında tedbir kararı verilenlere "tabanca, yivsiz av tüfekleri, spor ve nişan tüfek ve tabancaları" taşıma/bulundurma izni verilmemesi; önceden verilen taşıma/bulundurma silah ruhsatlarına istinaden tabanca ve tüfekleri olanların haklarındaki tedbir kararı kaldırılıncaya kadar tabanca ve tüfeklerinin muhafaza altına alınmasına yönelik işlemlerin yürütülmesi,
  4. Kolluk birimlerine gelen mağdur kadınlara yönelik iş ve işlemlerin; mahremiyete ve gizliliğe özen gösterilerek, imkanlar ölçüsünde mağdur kadınların kendilerini rahat hissedebilecekleri, üçüncü kişilerin bulunmadığı, fizikken uygun ortamlarda, mağdura yaklaşım ve uygun iletişim yöntemleri başta olmak üzere çocuk ve kadının insan hakları, kadın-erkek eşitliği ile 6284 sayılı Kanun kapsamındaki yetki ve sorumluluklar konularında eğitim almış kadın personel tarafından gerçekleştirilmesinin sağlanması,

gibi birçok hususun yer aldığı genelge açıkça gösteriyor ki devlet ne katil ne de tecavüzcüdür. Devlet, kadına yönelik şiddet konusunda caydırıcı önlemler almaktadır. Kadın sorununu devletle ve milletle çözmek elzemdir. Bugün kadınlar, gözüne siyah bant çekilmesini istememektedir. Devletimize “tecavüzcü ve katil” dememektedir. Bugün Türkiye’deki kadın mücadelesi, Diyarbakır’da verilmektedir. Türk kadını, Soros’u değil Songül Yakut’u, Şenay Aybüke Yalçın’ı, Bahriye Üçok’u ve daha nice kahraman, mücadeleci kadınları örnek almaktadır.

Türk kadınının rengi ne emperyalizmin moru ne Soros’un turuncusudur. Türk kadının rengi Kırmızı Beyaz’dır. İçişleri Bakanlığımızın çıkardığı genelge kadının rengi olan Kırmızı-Beyaz’ı temsil etmektedir.

Umay Aysu

TGB Denizli İl Başkan Yardımcısı

tgb.gen.tr

 

Tarih:
Diğer Haberler