
Bugün 24 Temmuz. Tam 92 yıl önce bugün Türk ulus-devletinin kuruluş senedi imzalandı. Trablusgarp Savaşı, Balkan Savaşları, Cihan Harbi, Milli Mücadele… Anadolu toprağı 5 milyona yakın evladını yitirdi 1912 ile fişeği çakılan bir on senede. 18 milyonluk Anadolu, 13 milyonluk bir ahaliyi barındırıyordu artık 1922’de. Milli Mücadele, Anadolu insanının var olma mücadelesiydi. Mücadelenin önderiyse Doğu dünyası için Kazi Nazrul İslamların “Kemal kardeş”i, Leninlerinse “Kemal yoldaş”ıydı. Anadolu’da barışa uzanan süreci inşa edenlerin ismi, Britanya sömürgesi altında ezilenlerin kardeşlerinin isimleriyle ve emperyalizme karşı mücadele verenlerin yoldaşlarının adlarıyla aynıydı. Onlar Kuvvacılardı.Milli mücadele Mondros’u yırtıp attı, yerine Mudanya Mütarekesi’yle yeni bir süreci başlattı. Ateşkes sonrasında bir barış antlaşmasıyla Anadolu insanının senelerdir umutla beklediği şartlar yaratılacaktı. Sevr paçavrasını çiğneyen Anadolu, Lozan’la kendi kaderini tayin edecekti.20 Kasım 1922’de Lozan Barış Konferansı başladı. Türk delegasyonunun başında Büyük Millet Meclisi Hükümeti Hariciye Nazırı İsmet Paşa bulunuyordu. Konferans defalarca kesilme tehlikesiyle karşı karşıya geldi, konferansın her iki tarafında da ordular teyakkuza geçti. Nitekim 4 Şubat 1923’te Paşa’ya Sevr’in yumuşatılmış(!) bir halinin sunulması görüşmelerin kesilmesiyle sonlanacak, Paşa Ankara’ya dönecek, süreç sekteye uğrayacaktı. İsmet Paşa ve Türk delegasyonu 23 Nisan 1923’e giden zaman diliminde Lozan’daki görüşmeleri meclise aktaracak, mecliste düzenlenen gizli celselerde üzerinde uzlaşılması planlanan maddeler hakkında müthiş tartışmalar yaşanacak, Mustafa Kemal “Halk Fırkası”nı kuracak, Nisan ayı başında yapılacak seçimlere fırka ile girilecek, Lozan’da ikinci dönemin başlaması için gereken şartlar yaratılacaktır. Mustafa Kemal yeni ulus-devleti bir dizi devrimci atılımlar sürecine sokmak için barışı gözetmektedir. Barış, devrimlerin aralıksız bir biçimde gerçekleşebilmesi için hiç şüphesiz gerekli bir şarttı.23 Nisan’da başlayan ikinci yarı görüşmeleriyle 24 Temmuz 1923’e uzanan yol Anadolu ahalisinin emeğiyle, Milli Mücadele’nin öncü kadrosunun alın teriyle şekillenmişti. Sürecin sonunda irade-i milliye hakim kılınmış, Lozan Barış Antlaşması imzalanmıştır.Peki gerçekten Lozan neydi?Lozan bir ulus-devlet antlaşmasıydı. Çok-uluslu imparatorluğun dağılması sonrasında Anadolu’da diri bir kanat cereyan etmişti. Bu kanat bir ulus-devleti inşa etti. Lozan bu bağımsız ulus devletin tescilidir. Bu ulus-devletin kuruluş senedidir Lozan. Kimi zaman tavizler alarak ve kimi zamansa vererek bina edilmiş bir uzlaşıdır Lozan. Anadolu ahalisine Cihan Harbi sonrasında dikte edilen Sevr’in yırtıp atıldığının tescilidir Lozan. Emperyalist Batı’nın “Şark Meselesi” adı altında Anadolu insanını Asya’nın içlerine sürme projesini çiğneyen barış antlaşmasıdır. Lozan, Anadolu insanınını “insanlığın kanseri” olarak niteleyen Lloyd Georgeların hüznüdür.92. yılında Lozan’ın öneminin tekrar farkına varmak, Lozan’da yaşanan tartışmaların nasıl çözüme kavuştuğunu okumak ve bir diplomatik başarının nasıl zorlularla elde edildiğini anlamaya çalışmak, bugün ülkemiz geleceğini şekillendirme iddiasında bulunan bizler için oldukça krititiktir. Lozan Barış Konferansı boyunca Türk’ü ve Kürt’ü ile Anadolu insanı için hukuka ve ekonomiye atılan dair adımları izlemek, sınırlarımız söz konusu olduğunda İngilizlerle yaptığımız sert münakaşaları görmek, adli ve mali kapitülasyonların kaldırılması için Fransızlara karşı verdiğimiz mücadeleyi okumak günümüzde Batı Asya’da yaşanan sıkıntıları çözüme kavuşturmak için başvuracağımız birincil kaynaklardır.Mert Can Yılmaz