Aydınlık Gazetesi'nde İlker Yücel'in sorularını yanıtlayan Ceyhan Mumcu, kadın hareketindeki iki çizgi mücadelesini değerlendirdi:
Geçen hafta iki kadın yürüyüşü düzenlendi. Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD) kitlesel bir miting ve yürüyüşle siyasetlerini aktardı. İkincisi de ABD ve AB fonlarından beslenen, turuncu ve mor bayraklar kullanan ve pankartlarında da aile ve erkek düşmanlığı yapan kadın gruplarının yürüyüşüydü. Bu iki eylemi değerlendirmenizi rica edeceğim.
İsmet İnönü olaylara tarih kürsüsünden bakın diye çok önemli bir uyarı yapardı. İkinci söylediğiniz eylemi hüzünle izledim. Nasıl bu hale gelmişler? CKD ise sevinç verdi. Halk tv haber yaptı mı? Cumhuriyet haber yaptı mı? Gittiler diğer grubun eylemlerini verdiler. Tarih kürsüsünden bakın bu yayın organlarına. Zevzekliğin, sırnaşıklığın, düzeysizliğin zirve yapıldığı eylemi gittiler haber olarak verdiler. O pankartları bu yayın organlarının kapısına koymak lazım. Siz bunu mu savunuyorsunuz diye. Sen de Türk basınının bu tutumunu eleştiren bir yazı yazdın. Altına imzamı atıyorum. LGBT bayrağı ayrıca ana muhalefet bayrağı gibi bir şey oldu. Öyle özendiriyorlar. Boğaziçi Üniversitesi’nde haklı talebi gölgeleyen bunlar oldu. Ankara Barosu’nun bu konuyla ilgili bir açıklaması tartışma yarattı. Kılıçdaroğlu’nun pankartında ana taleplerden biri oldu. Toplumsal cinsiyet lafıyla utangaçça yazdılar tabi. Bakıyorsunuz her yer LGBT. Belediyeleri bile bu konuya göre ayırmaya başladılar. Türkiye’nin en önemli sorunu sanki bu. CKD’nin eylemine TGB’nin de katılması çok önemliydi. Ayrıca CKD’deki gelişmeyi görelim. Önceki CKD Genel Başkanlarından bazıları CHP’de vekil olmak için kendilerini göstermeye önem verirdi. Tülin Oygür’le birlikte kitlesel eylemler dönemi başladı demek ki. Yoğun erkek katılımı da oldu eyleme. Bu da çok önemli.