Ahanda Gavvole!

Emperyalizm atı ne kadar acele sürmek istese de artık atın pisliklerini kendi temizlemek zorunda kalacak.

Ahanda Gavvole!

YAZAR

Evvela gavvole Kıbrıs ağzında kahretsin demektir. Konu Kıbrıs olunca tarihimizde yüzlerce gavvole mevcuttur. Ne İsa’dan gelir ne Musa’dan say say bitmez.
Aslında ilk gavvole II. Abdülhamit’in Ada’yı İngilizlere satmasıdır. Ardından da Türklere karşı yapılan soykırımlar ve günümüzdeki süreç... KKTC çok yakın bir zamana kadar Türkiye’nin kurucu değerlerini yaşatan milli bir devletti (Öyle ki FETÖ bugüne kadar KKTC’de hiçbir okul veya üniversite açamamıştır). Rauf Denktaş’ın ölümünün ardından kurucu değerler yıkıcı amaçlara dönüşmeye başladı. İki toplumdan yapay bir ulus yaratma düşüncesi Türk tarafına dayatılmaya başlandı. Sırf bu hastalıklı düşünceyi yaymak için Avrupa Birliği, Kıbrıs’taki Türk "aydınlarına" 2016 başından beri yaklaşık 30 milyon Euro değerinde çeşitli ödüller dağıttı. (Bknz: Çift Toplumlu Yaşam Ödülleri)

Bugünlerde iki toplumdan yapay bir ulus yaratma fikrinin en ateşli savunucularından biri de KKTC Cumhurbaşkanı ve Başmüzakereci Mustafa Akıncı, Ada’daki Türklere ait taşınmazların Rumlar'a verilmesini , Türk askerinin Kıbrıs’tan gitmesini ve dünya harikası doğal güzelliklerin Rumlara verilmesini peşinen kabul etmiş fakat hala Rum tarafını ikna etmekle uğraşmaktadır. Kendisinin acelesini anlamak zor gibi görünse de bir röportajında kendisi, yeni nesil Kıbrıslıların birlikte yaşamaya alışık olmadığını zaman geçtikçe de birlikte yaşama yeteneğinin ortadan kaybolacağını söylüyor. Yani kendisi bile yapay bir ulus yaratarak Kıbrıs kelimesine aslında coğrafi bir terim olmaktan çıkartılıp ulusal bir anlam kazandırılamayacağının farkında. Asıl acelenin niyeti elbette bu değil. Avrupa Birliği çatır çatır çöküyor ve bir an önce Kıbrıs’ın doğalgaz rezervini ve Ada’nın turistik hazinesini AB’ye pazarlamak gerekiyor. Yoksa kimse bu müzakereleri aynı anda Rum, Türk ve İngiliz vatandaşı olan Kıbrıslı Türklere sizleri AB vatandaşı yapacağız vaadiyle sunamaz.

Başlıca müzakere konuları Türk askerinin Ada’yı terk etmesi, etnik dağılım ve mülkiyet. Yani Kıbrıs’tan Türklerin ve Türk’e ait her şeyin silinmesi! Avrupa Birliği yıllardır istediği Ada’daki büyük turizm çekim alanlarını ve doğalgaz rezervlerini elde edebilmek için öncelikle Ada’dan Türk askerinin kesinlikle gitmesini istiyor çünkü Ada’daki Türk mülkiyetini ve Türk toplumunu Türk askeri koruyor. Yıllarca bizim var olma mücadelemize, sınırlarımıza, askerimize, üretim araçlarımıza, doğal kaynaklarımıza, sucuktaki nem oranımıza kadar karışan Avrupa Birliği, bu sefer Türklerden arındırılmış bir Kıbrıs istiyor. Gavvole ki Türkiye’deki siyasi iktidarlar kendi siyasi iktidarlarının devamı için sık sık Kıbrıs konusunda Avrupa Birliği ile pazarlık etme yoluna gitti. Yıllardır pazarlık haline getirilen Kıbrıslı Türkler, Türkiye’ye karşı olan güvenlerini kaybetmeye başladılar. Özellikle AKP döneminde adaya, Euro ve Sterlin gibi yabancı para birimleri Ada’ya hakim olmaya başladı. Baş müzakereci Mustafa AKINCI, Kıbrıs’ı Türklerden arındırma müzakerelerinde en büyük desteği AKP hükümetinden aldığını sık sık dile getiriyor. Gavvole ki Kıbrıs gene bir pazarlık konusu olmuş. Abdülhamit’in yaptığı gibi Kıbrıs’ı satmak kısa süreli bir ekonomik rahatlama yaratabilir.

Kıbrıs’tan Türk askerinin çekilmesi ve Ada’ya NATO’nun hakim olması Ortadoğu’da yenilen emperyalizme süre kazandırabilir. Doğu Akdeniz’in silah deposunu (Bknz: İngiliz Ağrator Askeri Üssü, PKK Trodos Kampı, Rum tarafında her evde silah ve kamyonet bulundurma zorunluluğu) kontrol altına almak NATO’ya ve İsrail’e bölge için uzun vadede ciddi avantajlar elde ettirebilir. Herkesin farkında olduğu gibi Kıbrıs, Akdeniz’in cenneti ve uçak gemisidir.Bu nedenle Doğu Akdeniz’de İsrail dışında hiçbir müttefiki kalmayan NATO, Avrupa Birliği aracılığıyla olabildiğince hızlı bir şekilde bu bölgeye uçak gemisini indirmeye çalışıyor. Emperyalizm, 200 sene öncesinde bizden nasıl istediyse Kıbrıs’ı gene aynı şekilde istiyor. Fakat bugün emperyalizme karşı Ortadoğu’da ve Türkiye’de daha bilinçli ve daha güçlü bir tavır var. 15 Temmuz’da Amerikancı darbeyi püskürten asker ve millet artık Türk topraklarını ve Türk toplumunu pazarlık haline getirtmez. 10 yıldır Batı emperyalizmine karşı savaşan Suriye halkı hemen yanı başına Amerika’nın bir uçak gemisi daha indirmesine asla müsaade etmez.

Emperyalizm atı ne kadar acele sürmek istese de artık atın pisliklerini kendi temizlemek zorunda kalacak.

Utku Metin

TGB KKTC Temsilcisi

tgb.gen.tr

Tarih:
Diğer Haberler