AKıL FiKiR KULüBü ÜYESi
Ukrayna-Rusya arasında son günlerde yaşanan şeyler kimileri tarafından iki ülkenin arasındaki çeşitli ihtilaflar veya Rusya’nın yayılmacı politikaları olarak kamuoyunda lanse edilmeye çalışılıyor. Fakat gerçek böyle mi? Bu olaydan ne dersler çıkarmak gerekiyor? Yazımızda bu sorulara çeşitli cevaplar arayacağız.
Rusya’nın Lugansk ve Donetsk Halk Cumhuriyetleri’nin bağımsızlıklarını tanıması ardından gerçekleştirdiği operasyon tarihi kırılma anlarından birine denk düşmektedir. Bu süreç Atlantik sisteminin çöküşünü ve Atlantik güdümünde hareket eden ülkelerin sonunun nasıl olacağını bir kez daha dünyaya göstermiş oldu.
Bugüne Nasıl Gelindi?
ABD düzenli olarak gerçekleştirmiş olduğu propaganda ile Rusya’nın Ukrayna’yı işgal edeceği algısını yayarak Avrupa ülkelerini ve dünyayı Rusya’ya karşı kışkırtma politikası güttü. ABD’nin burada amacı kuşatmaya çalıştığı Rusya’ya karşı dünya devletlerini yanına toplama çabasıydı ve bunun için 2004 ve 2014 yıllarında renkli devrimlerle yönetimini ele geçirdiği Ukrayna’yı merkez olarak seçmişti. Yani ABD’nin Türkiye’de gerçekleştirmeye çalıştığı 15 Temmuz Ukrayna’da başarılı olmuş ve Ukrayna ABD ve NATO için bir yayılma alanı olmuştu.
Rusya ise izlemiş olduğu doğru strateji ile ABD yalanlarını ortaya koyarken diplomasi yoluyla soruna çözüm üretmek adına çaba harcadı. Rusya ABD ve NATO ile masaya oturarak ABD ve NATO’nun gerçekleştirmeye çalıştığı Rusya’nın kuşatılması ve Karadeniz’in bir NATO gölü haline getirme projesinden vazgeçmesini istedi. Aslında Rusya bu talepleriyle sadece kendisini değil başta ülkemiz olmak üzere emperyalizmin kuşatmaya ve yıkmaya çalıştığı ülkelerinde güvenliğini sağlama çabası içerisindeydi.
Rusya Ukrayna’nın 2014 yılında imzalanan Minsk Protokolü’ne bağlı kalmasını ve bu protokole göre tek taraflı olarak bağımsızlık ilan eden Donetsk ve Lugansk Halk Cumhuriyetleri’ne 30 gün içinde özel statü verilmesi ve ateşkes antlaşmasının uygulanmasını talep ediyordu. Ukrayna ABD kışkırtmaları ve yönlendirmeleri sonucunda protokole bağlı kalmayarak şartları yerine getirmedi. Aynı zamanda ateşkes hükmünü bozarak çatışmaların devam etmesine neden oldu. Buna ek olarak ABD önderliğinde NATO, Ukrayna ve Doğu Avrupa üzerinden Rusya’yı çevreleyecek şekilde asker ve silah yığınağı yapmaya devam etti. Rusya bir yandan diplomatik girişimlerini sürdürürken diğer yandan gerçekleşebilecek olası bir askeri harekata karşı ordusunu hazır hale getirdi. Rusya, ABD ve NATO yayılmacılığına son vermek adına 22 Şubat günü Donetsk ve Lugansk Halk Cumhuriyetleri’nin bağımsızlıklarını tanıdı. Ardından 24 Şubat tarihinde başlatmış olduğu operasyonla ABD ve NATO’nun Ukrayna üzerinden kendisini kuşatma harekatına izin vermeyeceğini göstermiş oldu. Putin’in yapmış olduğu açıklama ile bu operasyonun Ukrayna’yı işgal için gerçekleştirilmediğini tam aksine ABD tarafından kontrol edilen ve Ukrayna halkını ateşe sürükleyen ABD kontrolünden kurtarma operasyonu olduğunu açıkladı.
ABD Kışkırtmalarının Sonucu
Ukrayna bu sürece gelmeden önce ABD’nin birçok kışkırtmasına maruz kaldı. ABD Rusya’nın Ukrayna’yı işgal edeceği yalanlarını yayarken bir yandan da olası bir saldırıda Ukrayna’nın yanında olacağını dile getirdi ve Ukrayna’yı kışkırtmayı sürdürdü. Aynı zamanda Rusya’yı kuşatma projesine uygun olarak Ukrayna’nın NATO’ya alınacağını gündeme taşıdı ve bölgeye askeri yığınağını sürdürdü. ABD’nin tüm girişimlerine rağmen Rusya’nın geri adım atmaması üzerine ve Avrupa’dan aradığı desteği bulamaması üzerine ABD’nin olası bir savaşta Rusya ile savaşmayacağı sinyali Biden’ın açıklamasıyla geldi. Biden Ukrayna’nın NATO’ya üye olmak için henüz gerekli şartları taşımadığını ve ilerleyen süreçte gerekli koşullar sağlandığı taktirde üye olabileceğini açıkladı. Rusya’nın operasyona başlamasının ardından Beyaz Saray Sözcüsü Jen Psaki, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesi durumunda bile ABD’nin Rusya ile savaşmayacağını açıklaması Ukrayna’nın ABD tarafından nasıl kullanıldığını göstermiş oldu. Bu açıklama ABD’nin Rusya ile savaşa giremeyeceğini ve Rusya’ya karşı yenilgiyi kabul ettiğini gösteriyordu. Zelenski iktidarı sözde müttefiki ABD’nin yenilgiyi kabullenmesinin ardından uluslararası yardım dilenmekte fakat kınama mesajları haricinde bir destek bulamamaktadır.
Bu İlk Değil
Aslında Ukrayna’nın başına gelen olayın bir benzerini kısa süre önce Ermenistan yaşamıştı. Ermenistan ABD’nin kışkırtmaları sonucunda Azerbaycan’a yönelik bir harekata girişmiş ve savaşın sonunda Azerbaycan, Türkiye ve Rusya iş birliği ile büyük bir yenilgiye uğramıştı. Ardından Azerbaycan, Ermenistan işgali altında bulunan topraklarını kurtarmıştı. Ermenistan’ın Karabağ’da uğradığı akıbete bugün Ukrayna uğramaktadır. Aslında bu devletler ABD’nin yenilgisini paylaşmaktadır.
ABD uzun süredir bölgede kaybeden ve geri çekilen bir güç. Suriye’yi bölme planları başarısız oldu. Suriye bağımsızlığı için ABD’ye karşı direniyor. ABD’nin kurmaya çalıştığı sözde Kürdistan (ikinci İsrail) devleti kurma projesi bozguna uğratıldı. Afganistan ABD’ye karşı verdiği bağımsızlık mücadelesini başarıya ulaştırdı. ABD’nin Kazakistan’da gerçekleştirmeye çalıştığı renkli devrim girişimi başarısız oldu. Burada elde edilen başarıların tamamı başta Türkiye, Rusya, İran devletlerinin ortak hareket etmesi sonucunda elde edildi. Bu devletler emperyalizme karşı en ön cephede mücadele vererek ABD’nin planlarını bozguna uğrattı.
Akdeniz’deki Ukrayna
ABD’nin sözde Rusya, Ukrayna’yı işgal ederse müdahale etmek için Ukrayna ve Doğu Avrupa’ya konuşlandırdığı tanklar ve askerler operasyonun başlamasına rağmen hareket etmedi. Bu tank ve askerler başka bir hedef için bölgede beklemeye devam etmektedir. Bu tanklar ve askerin hedefini doğru anlayabilmek için bölgemizde yaşanan saflaşmayı tam olarak kavramak gerekli. Bölgemizde saflaşma çok basittir. ABD’nin önderlik ettiği bölge ülkelerini bölmek isteyen cephe ile bağımsızlığını korumaya çalışan ve emperyalizme karşı direnen içerisinde Türkiye, Rusya, Azerbaycan, İran gibi devletlerin bulundu cephe. ABD güdümünde bulunan ülkeler aracılığıyla bu ülkeleri kuşatmak istemekte ve her planını buna uygun yapmaktadır.
ABD Ermenistan ve Ukrayna’yı nasıl silahlandırarak ve kışkırtarak Azerbaycan ve Rusya’nın üzerine saldırttıysa bugün Türkiye’ye karşı Yunanistan’ı kışkırtmada ve silahlandırmaktadır. Yani bölgeye yığmış olduğu silahlarla aslında Türkiye’yi tehdit etmektedir. Bu noktada baktığımızda Rusya’nın Ukrayna’ya karşı gerçekleştirmiş olduğu harekatın önemini Türkiye adına tekrar görüyoruz. Rusya gerçekleştirdiği operasyonla aslında Karadeniz’de Türkiye’nin de güvenliğini sağmaktadır. Çünkü Ukrayna’yı silahlandıran ve yerleşen ABD aslında sadece Rusya’yı kuşatmamakta ve tehdit etmemektedir. Rusya yapmış olduğu operasyonla Ukrayna üzerinden Türkiye’yi kuşatma projesine de yumruk indirmiştir. Bu saflaşmaya göre mevcut durumu okursak Rusya aslında Ukrayna’ya operasyon yaparken Karadeniz’de bulunan Yunanistan’a karşı operasyon yapmaktadır. Yunanistan aynı Ukrayna gibi Avrupa ve ABD’den almış olduğu destekler ile Akdeniz’de Türkiye’ye karşı saldırgan tavırlar sergilemekte ve Türkiye’yi tehdit etmektedir. Türkiye’nin adalarını işgal etmekte ve adaları silahlandırmaktadır. Yunanistan bir kez daha emperyalizmin kışkırtmalarıyla Türkiye’ye karşı düşmanca tavırlar sergilemeye başlamış ve Türkiye için tehdit oluşturmaktadır. Bir kez daha diyoruz çünkü Yunanistan 1919 yılında dönemin en büyük emperyalist gücü olan İngiltere’nin desteği ve kışkırtmasıyla Türkiye’yi işgal etmeye kalkmış Türkiye’nin vermiş olduğu bağımsızlık mücadelesiyle büyük bir yenilgiye uğramıştır. Aynı şekilde emperyalist ülkelerin kışkırtması ve destekleriyle Kıbrıs adasını Yunanistan’a bağlamaya kalkmış burada da o çok güvendiği batılı ülkelerin desteklerine rağmen yenilgiye uğramıştır. Yani Yunanistan tarihte emperyalizmin kışkırtmalarıyla Türkiye’ye karşı girdiği her savaşı kaybetmiştir. Tarihten ders çıkartmayan Yunanistan Ermenistan ve Ukrayna’nın ABD desteklerine güvenerek girmiş olduğu savaşlardan almış olduğu yenilgilerden ders çıkartmalı, emperyalizmin kendisine bağladığı prangalarını kırmalı ve girmiş olduğu yoldan vazgeçerek Atlantik hegemonyasından kurtulmalıdır. Yunanistan’ın emperyalizmin etkisinden kurtulması en başta kendi çıkarına olacaktır. Aksi taktirde emperyalizmin kışkırtmalarıyla Türkiye’ye saldırması durumunda büyük bir yenilgi alacaktır.
İttifak Birikimi
Türkiye mevcut Ukrayna durumunda duracağı yeri iyi seçmelidir. Ukrayna ve Rusya örneğinde gördüğümüz gibi bugün saldırı ortaktır. ABD, Karadeniz’de Ukrayna üzerinden, Akdeniz’de Yunanistan üzerinden Türkiye’yi tehdit etmektedir. Türkiye Karabağ’da uyguladığı modeli devam ettirmeli ve emperyalizmin saldırılarına karşı mücadele vermelidir. Savaş cephesi bellidir. Bir yanda Türkiye’yi ve bölge ülkelerini bölmeye çalışan Atlantik, bir yanda emperyalizme karşı vatanını savunan Asya var.
Ülkemize yönelen kuşatmalara karşı durabilme ve bağımsızlığımızı koruyabilmek için Türkiye bu saflaşmada doğru ittifak birikimine sarılmalıdır. Ukrayna krizinde ABD ve NATO’nun Rusya’ya uygulayacağı yaptırımlara katılmamalı, tam aksine cesurca davranarak her cephede yenilen, beslediği terör örgütleriyle, Akdeniz’de almış olduğu tavırla Türkiye’yi tehdit eden, 15 Temmuz gecesi ülkemize bombalar yağdıran ABD ve NATO’ya karşı tavır almalıdır. Türkiye burada alacağı doğru tavırla bağımsızlığına kast eden emperyalizme karşı büyük başarılar elde edebilir. Ülkemize yönelik tehditler ancak Türkiye’nin Rusya, Azerbaycan, İran, Suriye gibi emperyalizme karşı direnen ülkelerin birlikteliğiyle gelecektir. Türkiye artık beyin ölümü gerçekleşen NATO’ya göre değil çıkarlarına göre hareket etmeli ve Karadeniz’de alacağı tavrın sonucunda NATO’dan çıkma kararlılığını göstermelidir. Türkiye’nin bu çıkışı Karadeniz’de, Akdeniz’de ve Suriye’de Türkiye’ye yönelik tehditlerin boşa düşmesine aynı zamanda KKTC’nin uluslararası arenada tanınmasını sağlayacaktır.
Erol Aslan
TGB Genel Sekreter Yardımcısı