AKıL FiKiR KULüBü ÜYESi
Bayramlar yüzlerce yıldır insanları bir araya toplayan ve toplumsal bilinci arttıran büyük bir kazanım. Çocukluğumuzdan bu yana bayramların geldiği zamanları farklı duygularla hissederiz bu duygular normal zamanlarda hissettiğimiz birçok şeyden farklıdır. Ailemizle, akrabalarımızla, komşularımızla ilişkilerimiz daha sıkı bir hale gelir ve sanki bir bütünmüşüz gibi birbirimize yakın hissederiz. Komşularını gezerek bayramlaşan çocuklar, büyüklerimize gerçekleştirilen bayram ziyaretleri, komşuların davet beklemeden birbirini ziyaret ederek bayramlarını kutlaması, çocukların yüzünü güldürmek için yapılan bayram alışverişleri bunların tamamı belirli dönemlerde aşina olduğumuz şeyler. Sadece tanıdığımız insanlar için değil hiç bilmediğimiz coğrafyalarda bulunan hiç tanımadığınız insanlar için de aynı duyguları besleriz. Onların bayramlarını daha mutlu geçirmeleri yaralarını biraz olsun sarabilmek adına yardım kampanyalarına koşarız.
Aslında baktığımız zaman tüm bu saydıklarımız insanlığın özünü ortaya koyan birbirine güven, karşılıksız sevgi, yardımlaşma, birlik olabilme gibi duyguların birer göstergesi. Emperyalizm nasıl devletlerin topraklarını, mal varlıklarını, yönetimlerini hedef alarak o devleti işgal etmeye ve sömürmeye çalışıyorsa o devletlerin kültürlerini ve insanlarını da hedef alarak o milletin birbirine, kültürüne yabancılaşmasını sağlamayarak o toprakları daha rahat sömürmeyi ve sadece kendi çıkarlarını düşünen çevresine yabancılaşan insan yığınları yaratmaya çalışır. Aslında bayramlarda yaşadığımız o duygular insanı insana yabancılaştıran bu sisteme karşı insanlığın hala direnç unsurlarının olduğunun bir göstergesi. Bayramlar birlik olabilmenin insanlığın dertleriyle dertlenip sevinçleriyle sevinebilmenin aslına dönmenin bir vesilesi bizler için. Bizler bayramlar sayesinde özlemini duyduğumuz o dünyaya kısa bir süre olsun yaklaşıyor ve birbirine sarılmanın gerçek mutluluğunu yaşıyoruz.
Savaş ve Bayramın Benzerliği
Aslında baktığımızda savaş ve bayram birbirine zıt iki kutup. Fakat bayram ve savaşın birbirine benzeyen çok önemli bir noktası var özellikle bizim milletimiz adına. Şu sözü sık duyarız ‘’Savaş Türk’ün düğündür.’’ Zeytin Dalı, Fırat Kalkanı, Barış Pınarı harekatları sırasından Mehmetçik terör örgütlerini ezmek için savaşa giderken söylediği ‘’Düğüne Gidiyoruz’’ sözleri hepimizin aklındadır. O operasyonlar sırasında şahit olduğumuz diğer bir görüntü ise askerleri yolda karşılayarak onlara çay, börek, ayran vermek için yarışan vatandaşlarımızdı. Burada yine bir milletin nasıl birlik olduğunu görüyoruz. Bu milletin birlik olması bir bütün olması demek Çanakkale’nin geçilmez olması, İstiklal mücadelesinin başarıya ulaşması, 15 Temmuz Fetullahçı-Amerikancı darbe girişiminin püskürtülmesi, Türk ordusunun terör örgütlerini ezerek vatanın bütünlüğünü sağlaması demek.
Bizler millet olarak savaş dönemlerinde ve bayramlarda bir oluyoruz kalbimiz cephede olan Mehmetçikle hiç tanımadığımız insanlarla birlikte atıyor. Bugün yine pandemi koşullarında olsa bile yeni bir bayramı karşılıyoruz. Yine içimiz bayram sevinci ve heyecanıyla doluyor bazı alışkanlarımızdan ödün versek bile bayramın coşkusunu hissediyoruz yine o bir olma mutluluğunu yaşıyoruz. Ülkemiz aynı zamanda büyük bir savaşın içerinde bu bayramı karşılıyor aslında baktığımız zaman sadece bu bayramı değil Türkiye yıllardır birçok bayramını Vatan Savaşı vererek karşılıyor. Zeytin Dalı, Barış Pınarı, terör operasyonlarında milletimizin nasıl bir tavır aldığını yurdun dört yanında Mehmetçiğin zaferi için dualar edildiğini bir milletin nasıl ordusunun yanında durduğunu hep birlikte gördük ve yaşadık. Devletimiz bugün yine emperyalizmin bir numaralı hedefi emperyalizm bugün Akdeniz’de namlularını Türkiye’ye çeviriyor donmamız ona karşı mevzileniyor, başta Yunanistan olmak üzere Türkiye’yi sarmak ve tehdit etmek için çevremizi üstlerle dolduruyor, ülkemizi bölme planlarına karşı Mehmetçik terör örgütlerine karşı tarihinin en karalı mücadelesini veriyor. Kısacası bugün Türkiye emperyalizm ile savaş veriyor.
Zafer İçin Birlik Olmak
Bizler her şehit haberinde o hiç tanımadığımız şehitler için meydanları binlerle dolduruyoruz, ordumuzdan gelen her zafer haberinden sonra hepimizin içini aynı mutluluk ve gurur kaplıyor. Yine bugün İsrail’in Filistin’e yönelik alçakça saldırılarını televizyonlardan takip ediyoruz ve bu saldırılara karşı aynı öfkeyi duyuyoruz. Aslına baktığımız zaman emperyalizm ne Türkiye’yi ne de mazlum ulusları ilk defa hedef almıyor. Türkiye, Filistin, Irak, Suriye gibi uluslar yıllardır emperyalizmin saldırısı altında. Sadece bizler bu saldırıları çatışma dönemlerinde görüyor ve bu çatışma dönemlerinde bir araya gelerek ortak ses çıkartıyoruz.
Bugün dünya ve ülkemiz yeni bir dönemin içerisine girmiş durumda. Tek kutuplu dünya düzenine karşı yükselen bir Asya ve emperyalizmin tahakkümlerine karşı direnen ulusların kararlılığı ile yeni bir döneme giriyoruz. Türkiye bu mücadelenin en ön cephesinde mevzilenmiş durumda. Zaferler sadece ordu gücüyle veya mali güçle kazanılmaz savaşın belirleyici olan unsurlarından birisi milletin duruşudur. Bizler bu savaşı kazanabilmek adına devletimizin ordumuzun arkasında tüm kişisel çıkarlarımızı bir yana bırakarak birlik olmak zorundayız. Sadece kendi içimizde değil bugün emperyalist saldırılara karşı direnen Suriye, Filistin, İran, Irak, Rusya, Çin gibi devletlerle ve uluslarla birlik olmalı birlikte bir cephe örmeliyiz. Ancak kendi içimizde ve emperyalist saldırıya direnen uluslarla birlik olarak Türkiye’ye yönelik saldırıları, Filistin’de akan kanı durdurabiliriz.
Bayramlar 365 günün sadece kısa bir zamanını kapsıyor. Fakat bizler insanca yaşayabilmek, ülkemizi ve mazlum ulusları koruyabilmek adına 365 günün tamamını bayram gibi yaşamalı ve birlik olmalıyız. İstiklal Savaşımızı zafere ulaştırmak ve dünyada emperyalizmin tahakkümünü yıkmak için bireycilikten, çıkar kavgalarından uzaklaşmalı ve her günümüzü birlik olmanın heyecanı ve onuruyla yaşamalıyız.
Erol Aslan
TGB Genel Sekreter Yardımcısı