
Türkiye yaklaşık bir haftadır aynı acıyla yatıp aynı acıyla kalkıyor. Ve bu acıyı içine atmayı bir kenara bırakıyor, eyleme geçiyor. Kuşkusuz, Özgecan'ımızın öldürülmesi, daha doğrusu katledilmesi bir bireye karşı yapılan saldırı değildi. Ve halkımızın ayağa kalkması yalnızca Özgecan için de değildir. AKP’nin 13 yıldır uyguladığı politikalar, sapkın bireyler yetiştirmiş, Türkiye tecavüz haberleriyle daha çok anılmıştır. AKP’nin kadın sorununu çözmek imandan geçer demesine ve bununla paralel olarak Cumhuriyet’in bütün kurumlarını yıkmasına rağmen kadın cinayetleri 14 kat artmış durumdadır. Peki ilkokullara kadar türbanın girmesine rağmen kadın cinayetleri neden arttı? Tecavüzler,tacizler, kadına karşı yapılan cinayetler neden arttı?AKP’nin Politikaları Kadın Sorununu Çözer Mi?AKP’nin holding medyası, evliliği savunan birkaç milletvekilleri ve dahası… Ne zaman kadın meselesi gündeme gelse kendi girdiği pisliği gerçeklerden uzaklaştırır. YÖK’e bir açılama yaptırır. ‘’Yurt saatlerini değiştirin de tecavüzler azalsın’’ der. Veya kadını suçlu ilan eder, Pandora'nın kutusunu açmakla suçlar. Peki biz devrimciler neye inanacağız? Kadının üretimdeki yerine, savaşçı karakterine ve bir zamanlar bereketi andıran tanrıça olduğu gerçeğini yok sayıp kadını Pandora’nın kutusunu açan kötülüklerin anası mı sayacaktık? Kimi zaman bu kutu, yasaklı elma olmuş kimi zaman da farklı nesnelere bürünmüştür. 21. yy’da bilimin ilerlemesi ile beraber bu masallar geride kalmıştır. Ama karşı devrimciler, insanlığı ikna etmek için meyvenin veya Pandora'nın kutusu yerine farklı bir nesne koyması gerektiğini biliyordu. Günümüzde bu kutu kimi zaman mini etek olmuş, kimi zaman açık bir saç ve kimi zamanda dar kıyafetler olarak sunulmuştu. Ve Pandora’nın kutusunu açan tecavüze uğramaya mahkumdu!Karşı devrimciler Özgecan’ın öldürülmesini kabullenemediklerini buna çözüm olarak da pembe otobüsün yani kadınların ayrı, erkeklerin ayrı otobüste seyahat etmesi gerektiğini belirttiler. 2 milyarlık insanlık tarihini hiçe sayan, sosyal bilimleri bir kenara atan bu anlayış, esas sorunu gizlemekle kalmıyordu. Yeni Özgecanlar'ın katili oluyordu!Yalnızlaşma ve Kadın MeselesiToplumumuz birçok tarihsel pratiği yaşamakla beraber, bizlere özlü sözler bırakmışlardır. ‘’Çalışanın halinden çalışan anlar ‘’ sözünü hatırlayalım. Burada ne demek istenmiştir? Bir işçiyi düşünün. Temizlik görevlisi olarak çalışan Mehmet Abi, ayakta tuvalet yapmamanın önemini bilir ve ona göre tavır alır. Bir lokantaya gittiğinde yemek yerken temiz olmaya özen gösterir. Garsona yardım eder. Ve bunun bir de başka ayağı vardır. Holdingi olan, yatları katları olan bir adam düşünün. Holdingleri olan Ali Bey tuvalete girdiğinde hemen işini bitirmeye çalışır. Yemek yediğinde sofranın ne halde olduğu onun için önemli değildir. Burada anlatmak istediğim şey, üretim ilişkilerine bağlı olarak Ali Bey gerçeklere yabancılaşmıştır. Bulutların üzerinde dolaşmaktadır. Hiçbir şeyin farkında değildir ve bir gün yere çakılacağının da... Kadının yalnızlaşma meselesi de bu eksendedir. Bunu iki kısma ayıracak olursak birincisi üretim ilişkileridir. Erkek, kadın üzerinde egemen olabilmek için daima kadını üretimden koparmaya çalışmıştır. O nedenledir ki sistem Kibele’ye bu denli saldırmaktadır. Bereketi simgeleyen Kibele, sistem tarafından tehlikelidir. Kibele’nin üretmesini istememektedir. Kibele kamu dairelerinde çalışmamalı, hemşire olmamalı, üniversiteye gitmemeli hatta evden çıkarken beyinden izin almalıdır. Kısacası Kibele eve kapanmalıdır! Peki diyeceksiniz ki türbanlı çalışanlar var, buna ne diyorsunuz? Buna şöyle bakmak gerekir. Bu bir geçiş aşamasıdır. Esasen Cumhuriyet sayesinde kadının kazandığı haklardan dolayı, üretimden hemen koparılamamaktadır. Türbanla çalışmak şimdiki koşullarda uygundur. Ama istenen ise kadının hiç çalışmamasıdır!Yalnızlaşmanın bir de ikinci ayağını ele alalım. Üretimden koparılan kadın artık ev hayatına geçmişti. Artık doğurmaktan ve neslini devam ettirmekten başka bir gayesi yoktu. Ekonomik ve bunla beraberde sosyo-kültürel olarak geri plâna atılan kadın karşı cinsine yabancılaşmaya başlamıştı. Erkek için de aynı şey geçerliydi. Yabancılaşmanın artması tecavüzlerin artmasına da neden olmuştu. Günahkâr ilan edilen kadın, eve kapatılmasına rağmen tecavüze uğruyordu. Hatta eskisinden daha da çok tecavüze uğruyordu! Bunun için tarihin eski sayfalarına gitmeye gerek yok. AKP’nin 13 yıllık iktidarında tecavüz, alışagelmiş bir durum haline gelmeye başlamıştı. Aynı zamanda görülmektedir ki, yalnızlaşmanın arttığı toplumlarda yani erkeğin kadına, kadının da erkeğe yalnızlaştığı toplumlarda eşcinsellikte artmaktaydı. Zeus’un oğlu Apollon’un genç erkeklerle olan ilişkisini hormonlarla açıklamak saflık olur. Keza, keskinleşen sınıfsal farklar ve yabancılaşan bireyler Roma kültürünü eşcinsel bir kültüre götürmekteydi. Ve unutulmamalıdır ki o dönemlerde kadın aşık olunamayacak bir varlıktı. Aşk ise ancak ve ancak bir erkekle bir başka erkek arasında olabilirdi!Gerçekle AKP Arasındaki Büyük ÇelişkiAKP ise Türkiye’nin aydınlanma birikimine birer birer saldırıp, Özgecanlar'ımızın katledilmesine neden oluyordu. Özgecanlar'ımız kuşkusuz, o bindiği minibüste katledilmemişti. Özgecanlar, milli eğitim şuralarında, YÖK tasarılarında ve 4+4+4 gerici uygulamalarla katledilmişti. Yüzbinlerce insanımızın Özgecan için ayağa kalkması, hem Özgecan’a sahip çıkıp AKP iktidarına tavır almanın göstergesi hem de Türkiye’nin aydınlanma mücadelesinin bitmediğinin göstergesidir. AKP iktidarı, çıkardığı yasalarla Cumhuriyet’i yıkacağını zannetmektedir. Oysa AKP, onca yasalara rağmen Türk Milletinde Cumhuriyet kazanımlarını unutturamamıştır. İşte bu nedenledir ki AKP’nin yıkılması an meselesidir. Aydınlanma mücadelesi ve Cumhuriyet kazanımları, kadınımızı tekrardan üretimin bir parçası haline getirecektir. Üretimin bir parçası haline gelen kadın, hayatın her anında olacaktır. Kısacası, cümleler kadınsız kurulamayacak, kadın hayatın öznesi haline gelecektir…TGB Sakarya İl Yöneticisi Utku Güngör