YAZAR
Üç aylık bir yaz dönemi geçirdik. Bu uzun yaz döneminde büyük gelişmeler oldu ve hala olmaya devam ediyor. 15 Temmuz darbe girişimi... Aslında bunu tam olarak şöyle tanımlayabiliriz; vatan haini er ve erbaşlar karşılarında arkasına milleti almış koca Türk askeri ile vuruştu veya yeri geldiğinde Türk milleti, kadını, erkeği, genci, yaşlısı, Atatürkçüsü, milliyetçisi, vatanseveri ve daha farklı siyasi görüşlere sahip insanların bir arada vatan mücadelesi verdiği. Yani Türk milleti hâkimiyetini gösterdi. 15 Temmuz darbe girişimi, aslında bizlerin sürekli söylediği kanlı pençesi ile nereye saldıracağını bilmeyen ABD’nin, bizimle beraber farklı birçok kesimin de ABD ‘nin gerçek yüzünü görmesini sağladı. Daha önce Amerika’nın talimatlarıyla hareket eden FETÖ ve AKP’nin, birbirinden farklı çıkarlarından dolayı zıt kutuplara düşmelerine neden oldu. Bu da bizlerin daha farklı dış halkalar ile bir araya gelmemizi sağladı ve Atatürkçü gençliğin artan gücünü daha da göstermemizi sağladı.
Birçok aydın dahi "saatin darbe yapılacak saate uygun olmadığını" öne sürerek bunun bir oyun olduğunu iddia ettiler ya da AKP düşmanlığı yüzünden ABD’nin vahşi yüzünü reddeden birçok grup ABD’nin böyle bir şey yapmayacağını ileri sürdüler. Üzerinden iki ay geçmesine rağmen darbe girişimi bugün birçok siyasi partinin veya kitle örgütünün yerini bizlere tam olarak gösterdi.
Atatürk, Türkiye'nin Geleceğidir!
TGB olarak aynı mevzide emperyalizme karşı topyekûn vatan savaşı veriyorduk ve hala üniversitelerde, meydanlarda birçok alanda bunun savaşını vermekteyiz. Bizler vatan-bayrak mücadelesinde Atatürk Cumhuriyetinde bölünmez toprak bütünlüğünde birleştik ve sürekli bu söylemlerimizin etrafında kenetleniyoruz. Bizler Turkiye’y i bölecek yedi bölgenin birliğini sarsacak her turlu söylemlerin karsısındayız. Bugün ülkemizde ABD’nin en büyük piyonları olan PKK ve FETÖ’nün direkt karşısındayız. Bugün AKP hükümeti ile aynı vatan mücadelesini vermekteyiz. Çünkü söz konusu vatan olunca gerisi teferruattır ve bizler bunun bilinci ile hareket etmekteyiz. AKP Hükümetinin Atatürkçü vatanseverlerle hareket etmekten başka çözümü yoktur.
15 Temmuz darbe girişiminden sonra bu durumu kullananlarla beraber aslında kendini emperyalizmin karşıtı olarak gösteren ama hala yapılan bu girişimin “ABD tarafından yapıldığına inanmak için belge bulunmadığını” ileri süren parti liderleri oldu. Bence bunun en büyük kanıtı gözümüzün önünde; Türkiye’ye ABD tarafından verilmeyen Fetullah Gülen veya o gün bu girişimde bulunan hainler bugün hücrelerinde.
TSK Gururumuzdur!
Bugün her zaman olduğu gibi tek bir mevziimiz var: Harbiyeli Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının mevzisi... Kurunun yanında yaşın yanmasına göz yummak bize göre değil! Ömürlerini vatan için adamış, senelerini bu mesleğe vermiş hiçbir Harbiye öğrencisi, Cerablus’ta emperyalizmin uşağı olan, ABD’nin silahı ile masum halka ateş açan PYD, buna karşı savaşan TSK’nın temel yapı taşı olan milli tarihimiz olan Harbiyeler ve askeri okullar kapatılamaz! Vatan haini darbeciler ile şerefli Türk askeri bir tutulamaz! Buna herkesten önce Türk genci, TGB izin vermez. Çünkü bugün Harbiye’yi kapatmak, PKK ve PYD ile çarpışan Mehmetçiği yalnız bırakmaktır. Mustafa Kemallerin içinden çıktığı Harbiyeler, iktidarın kendi siyasi emelleri için kirletilemez. Çünkü millet ve ordu birbirinin güvencesidir. Buna bizler izin vermeyeceğiz. TSK gururumuzdur ve gururumuzu sonsuz mücadele ile ezdirmeyeceğiz.
Bizim Mustafa Kemallerden Başka Kimseye Vefa Borcumuz Yoktur!
Gel gelelim İsmail Kahraman ve ona benzer Atatürk düşmanlarına; bir zamanların en baskıcı, en zulümcü adamını en çağdaş, en ilerici adam diye tanıttığı günlere: İkinci Abdülhamit. Namık Kemal’i ve binlerce yurtseveri Fizan’a, Yemen’e sürgün etmiş, zindanlarda boğdurmuş, otuz üç sene halkına kan kusturmuş, Mısır’ı, Tunus’u, Kıbrıs’ı, Sırbistan’ı, Romanya’yı toplam bir buçuk milyon kilometre toprağı kaybetmiş Abdülhamit. Bugün mecliste onun tablosu konulmalıymış çünkü bizim ona vefa borcumuz varmış. Bizim Mustafa Kemallerden başka kimseye vefa borcumuz yoktur ve indirilen Atatürk tablosu yerine asılmalıdır. Çünkü meclis yıkanın değil yapanındır! Meclis halkındır ve Atatürk bunun en büyük göstergesidir.
Lozan Hezimet Değil Zaferdir!
Bugün yine ne ile veya neyin sayesinde Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nde oturduğunu unutanlar, milli bir servet, bağımsızlığımızın yegâne göstergesi ve topraklarımızın en uzun soluklu belgesi olan Lozan’ı bir hezimet olarak gören zihniyet; Recep Tayyip Erdoğan ve kuklalarıdır. Neymiş? 1920’de Sevr’i gösterip 1923’de Lozan’ı yutturmuşlar. Neymiş? Ege’deki değerlerimizi hep Lozan yüzünden kaybetmişiz. Lozan’ı hezimet olarak görenler ne tarih bildiklerini ne de vatan ve toprak tanıdıklarını söyleyebilirler. Lozan olmasa şuan ne Ege’nin incisi bizim olurdu ne de bayrağımız bu topraklarda dalgalanırdı. İtilaflara sömürge olurduk. Ne yerimiz belli olurdu ne rengimiz. Dedelerimiz ya Yunanlılar olurdu ya da İngilizler. Bugün Lozan’ı hezimet olarak görenler bırakın Reis-i Cumhur olmayı İngiliz Kraliyetine uşak dahi olamazlardı. Lozan bizim vatanımızdır. Lozan bizim insanca yaşamamızın varoluş belgesidir. Ezdirmeyiz! Çiğnetmeyiz! Lozan hezimet değil zaferdir.
Biz Var Olduğumuz Sürece Mustafa Kemaller Tükenmez!
Bugün bizler oldukça, TGB oldukça Atatürkçü gençlik, üniversitelerde, sokaklarda lider olur. Bugün örgütlü mücadele gücü oldukça ne İsmail Kahramanlar haklı çıkar ne Harbiyelerin kapatılmasına göz yumulur ne Lozan’a laf atanlar koltuklarında rahat oturur ne de vatan emperyalizmin uşaklarına teslim edilir. Bizler oldukça ABD’nin Kürt koridorları yıkılır. Millet bir olur. Emperyalizm yenik düşer ve bugün TGB olursa üniversiteler daha güvenli olur. Bugün ne kadar çok TGB’li olursa vatan o kadar çok korunaklı olur, Mustafa Kemaller o kadar çok tükenmez.
Kaynakça:
1. http://www.ulusalkanal.com.tr/gundem/erdogan-1920-de-sevr-i-gosterdiler-1923-de-bizi-lozan-a-ikna-ettiler-h122633.html
2. http://www.aydinlik.com.tr/ataturku-indirdi-abdulhamidi-asti
tgb.gen.tr