Terörle Mücadele Kahramanı: Eşref Bitlis

Orgeneral Eşref Bitlis, ABD'nin Irak'ın kuzeyinde kukla devlet kurmasına karşı mücadele etmiş bir "şövalye subay"dı.

Terörle Mücadele Kahramanı: Eşref Bitlis
İ. Göksu Nacar
İ. Göksu Nacar
YAZAR

Türkiye'de şimdiye dek birçok subay siyasi cinayete kurban gitti. Kuşkusuz en çok ses getiren, Jandarma genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis’in katledilmesiydi. Orgeneral Bitlis’e gelinceye dek kurban gidenler emekli subaylardı. MİT Müsteşarı emekli Koramiral Bahattin Özülker bu isimlere örnek verilebilir. Koramiral Özülker MİT'teki CIA ile bağlantılı ekibi temizleme hazırlıklarını tamamladıktan hemen sonra zehirlenerek şehit edildi. 1990’dan sonra subay cinayetleri yoğunlaştı.

1. 30 Ocak 1991- Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığından emekli Korgeneral Hulusi Sayın
2. 23 Mayıs 1991- Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığından emekli Korgeneral İsmail Selen
3. 2 Temmuz 1992- Deniz Kuvvetleri Komutanlığından emekli Oramiral Kemal Kayacan

Bu cinayetleri o dönem Dev-Sol üstlendi. Kamuoyu ve en yetkili ağızlar bile Dev-Sol’un bu cinayetler için ancak ve ancak taşeron olabileceğini kaydettiler.

Eşref Bitlis'in ölümü manidar bir zaman diliminde gerçekleşti: Demirel-İnönü hükümetinin “Kürt realitesini tanıma” adımından sonra, Kürt sorununda bir dönüm noktasına gelinmişti. Orgeneral Bitlis, sorunun çözümü için ABD’nin Irak'ın kuzeyinde yarattığı vakumu ortadan kaldırmaya birinci öncelik veriyordu. Bu amaçla, Irak’ta Kürt örgütlerini Saddam Hüseyin ile anlaşmaya zorluyordu. Bu konuda ciddi bir mesafe katledilmişti. Bu durum Saddam Hüseyin’in elini güçlendirecek ve Amerika'nın Büyük Ortadoğu Projesinin Irak ayağını sekteye uğratacaktı. Irak yönetimi ve Kürtlerle anlaşarak nihai bir sınır ötesi operasyona hazırlanılıyordu. Orgeneral Bitlis işte bu çalışmaları denetlemek üzere 17 Şubat günü Diyarbakır’a doğru hareket etti. Seyir halindeki uçağı düşürülerek katledildi.

Orgeneral Eşref Bitlis’in ölümünden sonra muvazzaf subayların siyasi cinayetlere kurban edilmesi dönemi başladı. Başta Eşref Bitlis olmak üzere tüm bu cinayetler Büyük Orta Doğu sürecinin ilerlemesi için Amerika tarafından işlenmiş cinayetler olarak tarihte yerini aldı.

Şövalye Kıta Subayı: Eşref Bitlis

O dönemlerde Türk Silahlı Kuvvetlerinde 2 tür subaydan söz ediliyordu. Kıta subayları ve salon subayları. Hizmet sürelerinin çoğunu karargahlar ve dış görevlerde geçiren subaylara salon subay deniyordu. En zahmetli görevleri üstlenip elini taşın altına koyan subaylar da kıta subayı olarak anılıyordu. Kıta subayları içinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin daha eskilerden beri süre gelen geleneği ise şövalye tipi subaydır. Bu, ilkelerini mevki ve makamların üstünde tutan subaylar için kullanılan bir nitelemeydi. İşte Orgeneral Eşref Bitlis de şövalye subay tipini, kuvvet komutanlığına kadar taşımış özel bir örnektir.

Geleceğin Genelkurmay Başkanı olarak görülen Eşref Bitlis, ABD’de eğitim almaması sebebiyle ayrı bir ekolu temsil ediyordu. Özellikle Kürt meselesinde “Bölgesel çözüm” peşindeydi. Buna Bitlis planı deniliyordu. Plan bölge halkını kazanmayı, Irak yönetimi, Barzani ve Türkiye’nin ortak hareket etmesi ile birlikte dış destekli PKK’nın bölgeden tamamen çıkarılmasını içeriyordu.

Körfez Savaşı sona erdikten sonra ABD, İngiltere ve Fransa, Saddam'ın Kürtlere tekrar saldırabileceği gerekçesiyle Türkiye'de bir askeri gücün konuşlandırılmasını sağladılar. Çekiç Güç adını verdikleri bu birlik, Temmuz 1991'de Türkiye'ye geldi. Ancak Çekiç Güç'ün PKK'ya silah ve erzak yardımında bulunduğu iddiaları uzun süre gündemden düşmedi. Çekiç Güç'ün kanatları altında Irak’ın kuzeyinde meydana gelen otorite boşluğu PKK'nın bölgeye yerleşmesine yol açtı. Orgeneral Bitlis, yalnızca Çekiç Güç’ü karşısına almıyordu. ABD’nin Irak’ın kuzeyinde kendine bağlı bir kukla Kürt devletçiliği kurma planlarını da boşa çıkarmada büyük başarı gösterdi.

Amerika-PKK ilişkisini somut kanıtlar ile ortaya koyan ve Türk milletinin bütünlüğü için savaşan Orgeneral Bitlis gerçekten de bir şövalye subaydı ve terörle mücadelenin bir kahramanı olarak şehit edildi.

Oğlu Tarık Bitlis’in babası şehit olduktan sonra silah arkadaşlarından öğrendiği bir anekdot ise ABD’nin Org. Bitlis’i neden hedef aldığını çok iyi anlatıyor:

“Orgeneral, Kuzey Irak'ta Talabani ile görüşmeye gitmiş. Bir konuda Talabani ayak sürüyor. Orgeneral Bitlis ise ısrar ediyor. Talabani, Özal’la o konunun görüşüldüğünü ve Org. Bitlis’ten farklı düşündüğünü aktarıyor. Org. Bitlis tavrında ısrar ediyor. Talabani bunun üzerine görüşmeyi kesip Ankara ile görüşeceğini söylüyor. Eşref Bitlis çok sakin bir şekilde, ‘Bakın Bay Talabani, siz teknolojinin en son imkanını kullansanız da karargahınıza 15 dakikada varırsınız. Diyelim ki Ankara’yı hemen buldunuz, söylediniz. Size cevap vermek için bir mütalaa yapılmak zorunda. Bunun için en kestirmeden 20 dakika gerek. Sizi tekrar bulacak, kararı bildirecek. Geçti mi biraz daha zaman. Bu da yetmez. Beni bulup bildirecekler. Bana, burada ancak ben istediğim zaman ulaşabilirler. Nereden baksanız birkaç saat geçecek. Bu sürede ben burayı dümdüz ederim. Sonra da Ankara’nın telefonuna çıkıp ‘Pardon’ derim. Ama sizin için iş işten geçmiş olur’ diyor. Talabani yerine oturuyor ve kararı kabul ediyor.”

“Kahramanı olmayan ulusların geleceği olamaz!”

Emperyalizm devletleri ve ulusları hedef alırken her zaman milletleri millet yapan değerlere saldırmıştır; diline, kültürüne, ekonomisine, vatanına ve kahramanlarına. Özal'a yazdığı mektup ve teröre karşı faaliyetleri ile daha da dikkat çeken Eşref Bitlis'i Eşref Bitlis yapan başarılar ile dolu bir ordu kariyeri değildi. Eşref Bitlis’i Eşref Bitlis yapan 90’lı yıllarda Amerikan destekli terörle mücadelenin en önde ve en kararlı isimlerinden biri olmasıdır.

Orgeneral Bitlis’in öldürülmesi, ABD’nin eksen ülke olarak belirlediği Türkiye'de işleri fazlasıyla zorlaştıran bir engeli temizle operasyonuydu. Hedef Orgeneral Bitlis’in sahsı değil, Türkiye'nin güvenliği ve geleceği idi. 26 yıl içerisinde emperyalizmin tarzı bu noktada değişmedi. Bugün Kasım Süleymani’nin öldürülmesi, dün Eşref Bitlis’in öldürülmesinden bağımsız değildir. Varlığı ve ulusunun geleceği emperyalizmin ile mücadelede yatan devletlerden bir tanesinin şehidi hepsinin şehididir. Geleceğin yattığı yerde kader birliği devreye girer.

Eşref Bitlis emperyalizmin bölgemizde bir kukla devlet kurmaması için mücadele ediyordu. Onun başarıları ve temsil ettiği kararlı mücadele olmasaydı Türkiye, İran, Suriye bugün bir bütün olarak kalabilir miydi?

Kasım Süleyman, bölgeden emperyalizmi def etmek için savaşan ve başarıları olan bir komutandı, aynı Eşref Bitlis gibi hedef tahtasına konuldu ve şehit edildi. Dün Eşref Bitlis'in ölümüne bayram edenler bugün Kasım Süleymani’nin ölüm haberi gelince kutlama yapanlardır.

Yüzler ve kişiler değişse de emperyalizm saldırılarına devam etmektedir. Kahramanlarımız hedef alınmaktadır. Eşref Bitlis, Ali Gaffar Okkan, Ömer Halisdemir gibi her dönemimizde bir kahraman vardır ve o kahramanların eylemleri geleceği teminat altına almıştır. O kahramanlar yeni kahramanlar yaratmaktadır. “Kahramanı olmayan ulusların geleceği olamaz.” sözü tarih tarafından doğrulanmaktadır. Eşref Bitlis’ten Kasım Süleymani’ye ulusların kaderleri için savaşan ve kader birliklerini var etmeye hizmet etmiş tüm şehitlerimizi saygıyla anıyoruz.

Türk milletinin geleceği Türk İstiklal Savaşından bugüne; efsane komutan, şövalye subay Orgeneral Eşref Bitlis gibi binlerce kahraman ile teminat altındadır.

Göksu Nacar
TGB İzmir İl Yöneticisi

KAYNAKÇA:

1. Adnan Akfırat- Belgelerle Eşref Bitlis Suikasti
2. Eşref Bitlis'in Uçağı Nasıl Düştü? | 1996 | 32.Gün Arşivi
3. https://www.aydinlik.com.tr/kanli-suikastin-uzerinden-26-yil-gecti-org-bitlis-neden-hedefe-kondu-ozgurluk-meydani-subat-2019-3
4. Nusret Senem- Genelkurmay’a Eşref Bitlis Dosyası

tgb.gen.tr

Tarih:
Diğer Haberler