Tuncay Özkan’ın dilindeki çaresizlik

TGB, Atatürk’ün gölgesinde Türkiye düşmanlığı yapanlara karşı da mücadele veriyor. Tuncay Özkan’ın TGB’ye saldırmasının altında yatan temel budur.

Tuncay Özkan’ın dilindeki çaresizlik

YAZAR

Geçtiğimiz günlerde Habertürk adlı televizyon kanalında Kübra Par’ın sunduğu “Açık ve Net” programına konuk olan Tuncay Özkan, bir garip söylemlerde bulundu. Tuncay Özkan’a göre TGB “Kırk kişi ile kırk metre pankart açıp eylemleri kendisininmiş gibi gösteriyor" imiş. Söylediklerinden anladığımız kadarıyla TGB, aslında küçük ve kendisini büyük göstermeye çalışan bir teşkilat.

“Kırk” Kişilik Teşkilat ve “Kırk” Kişiyle Yaptıkları

Tuncay Özkan’ın söyledikleri bir iddia. Bu iddianın doğru olup olmadığının sınandığı tek bir yer var. Yer diye belirttiğimiz ise hayat... TGB’nin hayatı boyunca yaptıklarına baktığımızda bu iddianın doğru mu yoksa Tuncay Özkan’ın uydurduğu bir hayal ürünü mü olduğunu o zaman anlayabiliriz.

Tarih 19 Mayıs 2006, mekan Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde (DTCF) bulunan Farabi Salonu. Türkiye Gençlik Kurultayı Atatürkçü Düşünce Topluluklarının (ADT) çağrısı ile toplandı. Divan kurulu seçildi. Dönemin DTCF Dekanı Necdet Adabağ kurultayın açılış konuşmasını yaptı. Alınan sözlerde bir gençlik örgütünün kurulması fikirleri beyan ediliyordu. Gençlik örgütünün yapısına dair çok tartışmalar yapıldı ve fikirler olgunlaştı. Artık kurulacak örgütün ismi üzerine tartışmalar başlamıştı. DTCF’nin ADT’sinden Türkiye Gençlik Birliği (TGB) isim önerisi geldi. Öneriden sonra bütün fikirler bu isimde yoğunlaştı. Oylamaya sunuldu ve Türkiye’nin dört bir yanından gelen iki binin üzerinde öğrencinin oy birliği ile kabul edildi. Böylece Türkiye Gençlik Birliği (TGB) resmen kuruldu.

Tarih yaprakları 19 Mayıs 2012’yi gösteriyor. FETÖ’nün tasfiye edilmediği ve iktidarın açılım politikalarının hala hayatta olduğu dönemlerdeyiz. Türkiye’yi Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk vb. davalarla göz dağı vererek sindirmeye çalışıyorlar. Telefon dinlemeleri yüzünden insanlar telefon görüşmelerinde açık açık iktidarı eleştirmekten çekiniyorlar. Psikolojik olarak toplum, olaylara tepki veremez hale gelmişti. İktidar 19 Mayıs Bayramı kutlamalarını yasaklamıştı. İşte böyle bir dönem içerisinde TGB, 250.000 (polis telsizlerinden verilen rakam) genç ile İstiklal Caddesinde yasakları çiğneyerek bir eyleme imza attı. Türk milletinin bayramını kutlamasına kimsenin engel olamayacağını cümle aleme göstermiş oldu.

Başka bir tarih sayfasına bakalım. 29 Ekim 2012. Cumhuriyet Bayramı “kutlamaları”. Kutlamaları diyoruz fakat seferberliği demek daha doğru olur. Zaten yürüyüşe de “29 Ekim Seferberlik Yürüyüşü” ismi verilmişti. Kırk kitle örgütü TGB ve ADD önderliğinde bir araya geldi. Seferberlik çağrısı yaptı. Seferberlik çağrısı yapmak çok önemlidir. En çok ihtiyaç olan zamanlarda yapılır. Türkiye Cumhuriyetinin bu seferberliğe çok ihtiyacı vardı. Türk Milleti seferberlik çağrısına kulak verdi. TOMA’ların tazyikli sularının ve biber gazlarının altında hem Cumhuriyet Bayramı kutlanıyor hem de Cumhuriyet için ilan edilen seferberlik çağrısıyla yüz binler Cumhuriyet için direniyordu.

Bu sefer tek tarih veremeyeceğim. Çünkü TGB, Silivri’yi bir defa değil bir çok defa kuşattı. Bunların içinde en çok akılda kalanlar ise yüz binlerle birlikte Silivri’yi kuşattığımız 13 Aralık 2012, 8 Nisan ve 5 Ağustos 2013 tarihleri oldu. Silivri’nin önünde “Fetullahçı Çete Dağıtılacak", "Silivri Zindanı Yıkılacak, Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” diyerek haykıran yüz binlerin verdiği mücadele, 10 Mart 2014 günü içeriden çıkan vatanseverlerin Türk milletiyle kucaklaşmasıyla tertipler dönemini bitirmiş oldu.

Türkiye’de 24 Temmuz 2015 tarihinde kahraman Türk ordusu, PKK’yı bitirme operasyonlarına başladı. Açılım süreci tarihin kirli çöplüğüne atıldı. Büyük Orta Doğu projesine son verildi. FETÖ’nün yavaş yavaş tasfiye edildiği sürece girerken ABD ve piyonları İstanbul, Ankara, Adana, Gaziantep gibi büyük şehir merkezlerinde patlattıkları bombalarla Türkiye’yi hizaya getirmeye çalışıyorlardı. Annelerimizin babalarımızın bizleri arayarak “aman çocuğum kalabalık yerlere gitme” uyarılarında bulunduğu bir süreçte Türkiye Gençlik Birliği 19 Mayıs 2016 tarihinde Şişli Atatürk Evi önünde buluşarak Dolmabahçe’ye bir yürüyüş yapma kararı aldı. Bu yürüyüşün ismini “Birinci Vazife Yürüyüşü” koydu. Birinci Vazife, Türk Gençliği için Çanakkale’de şehit düşmekti. Birinci Vazife, Türk Gençliği için Kurtuluş Savaşının bütün siperlerinde çarpışmaktı. Birinci Vazife, Türk Gençliği için Cumhuriyet’in üzerine gidilirken seferberlik ilan etmekti. Birinci Vazife, bu sefer Türk Gençliği için şehir merkezlerinde bombaların patladığı bir süreçte o şehir merkezlerinde on binlerce genç ile yürümekti. Yürüdük ve Türkiye’yi bombalara teslim etmeyeceğimizi gösterdik.

“Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz” demiş Ziya Paşa... Türkiye Gençlik Birliği yaptığı işlerle rüştünü ispatlamış Türkiye’deki en büyük gençlik teşkilatıdır.

Demirtaş’ın Rüyasında Çığlık Çığlığa

Program sırasında Tuncay Özkan kritik bir cümle kurdu: "Herkes kendi safını kendisi belirler". Bu cümle söylemek istediklerini bütünüyle açığa çıkartıyor. Çünkü Tuncay Özkan da kendi safını söyledikleriyle ve yaptıklarıyla ortaya koyuyor.

4 Temmuz 2003 tarihinde Amerikan Conileri Süleymaniye’de Mehmetçiklerimizin başına çuval geçirmişti. TGB kurulduğu günden itibaren bu alçaklığa karşı Amerikan Conilerinin başına her gördüğü yerde çuval geçirmeye başladı. 12 Kasım 2014 tarihinde yapılan son çuval eyleminin üzerine Tuncay Özkan “Halk çocuklarının başına çuval geçirmek doğru değil” demişti. “Halk çocukları” diye yüceltmeye çalıştığı Amerikan Conilerini 68 gençliği 6. Filo eylemlerinde denize dökmüştü.

Demirtaş’ı ziyarete gittikten sonra “Müthiş fikirleri var, barış çığlığı atıyor. Bu çığlığa kulak vermeliyiz.” dedi. Yaptıkları Adalet Yürüyüşü “Demirtaş’ın çığlığı” olduğunu söylemekten de çekinmiyordu.

Tuncay Özkan’ın, Türkiye’yi bölerek "Bağımsız Kürdistan" hayalleri kuran ABD Başkanı Trump için "Trump kazanıyor, Eroğan kaybediyor" sözleri, Türkiye’ye karşı ABD’nin safında yer aldığını açıkça ortaya koydu. ABD ile saf tutan Tuncay Özkan, programda antiemperyalist olduğunu haykırarak safını gizlemeye çalışsa da hemen ardından kurduğu cümlede ABD düşmanı olmadığını ve vatanı, PKK’nın yasal partisi başında olan HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş ile birlikte kurtaracağını söylüyordu.

TGB’nin, Türkiye’nin bağımsızlığı için sadece gericiliğe ve Atatürk düşmanlarına karşı mücadele verdiğini düşünenler şunun farkına varmalı. TGB, Atatürk’ün gölgesine sığınıp Türkiye düşmanlığı yapanlara karşı da mücadele veriyor. Tuncay Özkan’ın TGB’ye saldırmasının altında yatan temel budur. Çünkü TGB Türkiye düşmanlığını Atatürk’ü kullanarak meşrulaştıranların foyasını ortaya çıkartıyor. Selahattin Demirtaş’ın rüyasında çığlık çığlığa olan Tuncay Özkan şunu iyi bilsin; TGB her zaman Selahattin Demirtaşların kabusu olmuştur ve olmaya da devam edecektir.

Tuncay Özkan’a Kitap Önerisi

Kırk kişi ile kırk metrelik bayrak açtığımızı iddia eden Tuncay Özkan’a kırk dört eski ve halihazırda yöneticilik yapan arkadaşımız ile yazdığımız ve onuncu yılımızda on yıllık tarihimizi anlattığımız “Şu Çılgın Gençler” adlı kitabımızı öneriyoruz.

Ahmet Suseven

TGB Denizli İl Başkanı

tgb.gen.tr

Tarih:
Diğer Haberler