Biden’ın Yeşil Emperyalizm Planı

Emperyalizm, kimyasal silahlarla tüm insanlığı ve doğayı tehdit ediyor. Doğayı sevmek ve onu korumak da insanlık davasının bir parçasıdır.

Biden’ın Yeşil Emperyalizm Planı

YAZAR

Biden ABD Başkanlığı görevine gelir gelmez ABD’nin dış politikasının ana ekseninin iklim ve çevre olduğunu, ABD’nin bu meselede öncü olacağını söyledi. Halbuki ABD’nin karbon salınımı Türkiye’nin yaklaşık 13 katı, Rusya’nın ise 2 katı durumda. Çin’i de bu konuda hedef göstererek iklim düşmanı ilan etmeye çalışıyor. Halbuki Çin Halk Cumhuriyeti karbon salınımını her yıl ciddi oranda düşürüyor.

Biden’a göre sadece Akkuyu Nükleer Tesisi gibi Rusya ile enerji çıkaran, Çin ile iş birliği yapan ülkeler karbon salınımı yapıyor.  Biden tıpkı Irak’a demokrasi” götürdüğü gibi üreten ülkelere “oksijen” götürme planları yapıyor.

Bu noktada oldukça saldırgan tavır alarak “karbon salınımı ile kirlenmiş ürünlere izin vermeyeceklerini” söylüyor. Bu cümlenin meali: “Üretim yapan ülkeleri “çevrecilik” adı altında tehdit edeceğim, kendi pazarımdaki hammadde ve diğer ürünleri dayatacağım anlamına geliyor. Nasıl dünyaya “barış” getirme iddiasıyla Irak’a, Suriye’ye bombalar yağdıysa bugün de “iklim ve çevrecilik” adı altında üreten ülkelerin üretimi baltalıyor.

Avrupa Karbon Salınımı Yaparak Sanayisini Kurdu

En çok demir-çelik, çimento, gübre, elektrik ve nükleer enerji sektöründe karbon salınımı yapılıyor. Sanayi Devrimi sürecinde ise Avrupa ülkelerinin karbon salınımı zirveye çıktı. Bugün fosil enerjiye alternatif üretebilmelerindeki (tam anlamıyla üretebilmiş durumda değiller) kaynağı karbon salınımı yaparak ürettiklerine borçlular. Ezilen ve gelişen ülkelerin karbon salınımını azaltabilmeleri için yeterli kaynağa ulaşması ise çok zor. Dolayısıyla sanayilerini geliştirmek için, ağır sanayi ve enerji üretimi için ilk aşamada karbon salınımı yapmak zorundalar.

Emperyalizm insanlığı silahla, ambargolarla tehdit ederek Dünyadaki kaynakların eşitsiz dağılımını kontrol altında tutmaya çalışıyor. Ezilen ve gelişen ülkelerin buna karşı direnişi de silahla ve üretimle gerçekleşiyor. Bugünkü teknolojiye karbon salınımı yaparak ulaştık. Günümüz teknolojisini üretemeyen ülkeler ise Avrupa’nın Sanayi Devrimini yaptığı üretim aşamalarından geçmek zorunda. Dolayısıyla kendisini “çevreci ve doğa dostu ilan eden” Atlantik cephesinin “iklim krizi” çıkışı insanlığın önündeki aşamaları geçmesini engelleme planıdır.

Kılıçdaroğlu Hangi Dünyayı Kurtarıyor?

Kılıçdaroğlu 16 Ocak 2022 tarihinde gençlere iklim mektubu yazdı. Yazdığı mektupta ülkemizin ve dünyanın ekolojik geleceğini kurtarmaktan bahsediyor. Bunu nasıl yapacağını kendisi söylememiş ama biz söyleyelim. ABD’nin “doğa düşmanı” ilan ettiği Çin ve Rusya ile ticaret yapmayacak. Karbon salınımı yapmadan üretme imkanımızın olmadığı ürünleri Avrupa’dan alacak. Tarımsal üretimde zararlılarla mücadele için kullanılan ilaçları yasaklayacak. Böylece üreticinin aldığı verim %40’lara kadar düşecek, gıda ürünlerini de Avrupa’dan alacağız. Elektrik ve enerji üretimi, endüstriyel üretim, tarım, ulaşım gibi alanlarda ancak “evrensel iklim koruma kurallarına” göre üretim yapacağız. Tabi bu kurallara uymak ithal etmekten daha maliyetli olduğu için ürünleri yine dışarıdan almak zorunda kalacağız.

Yukarıda bahsettiklerimiz meselenin sadece bir kısmı. Kılıçdaroğlu “Sevgili gençler, ekolojik bir yıkımla karşı karşıyayız; dünyamız yaşanabilir olmaktan büyük bir hızla uzaklaşıyor. İklim değişikliği ve bağlı gelişmeler milyarlarca insanın hayatını doğrudan etkiliyor.” diyor. Ama dünyayı “yaşanılabilir” olmaktan çıkaran ABD’ye karşı tek kelime etmiyor. Oysa dünyanın her yerine terör ihraç eden, darbe planlayan, bombalar patlatan ABD dünyanın en büyük sorunu haline geldi.

Yanan her ormanın Akdeniz havzasını daha da kuraklaştırdığını söyleyen Kılıçdaroğlu’nun ormanlarımızı yakan HDP/PKK’ya karşı sesini çıkmamıştı. Aksine ormanlarımızı yakan HDP/PKK’ya kol kanat germişlerdi.

Çevreyi Korumak İsteyenler Üretimi Baltalamış Mı Oluyor?

Doğayı sevmek, çevreyi korumak elbette üretimi baltalamak değil. Kimyasal silahlarla ülkeleri tehdit eden, Türkiye’nin 13 katı fazla karbon salınımı yapan ABD’ye karşı tek kelime etmeyen “çevreci”lere de dikkat etmek lazım. Kılıçdaroğlu’nun 16 Ocak 2022 tarihinde gündemin dışında bir çıkış yaparak “İklim Bakanlığını kuracağız” çıkışını da bu eksende değerlendirmek lazım.

Şimdi bize “İyi hoş ama yine de güzel şeyler söylemiş niye itiraz ediyorsunuz?” diyenler yine de çıkabilir. Onlar sormadan biz söyleyelim. Çevreyi ve doğayı korumak da insanlık davasının bir parçasıdır. İnsanlığa düşman olan ABD’yi karşısına almayanlar ABD Dolar’ının yeşilinden başka bir şey göremez. Doğayı ve geleceği korumak isteyenler önce kimyasal silahlarla dünyayı tehdit eden ABD’ye karşı, gençleri dağa kaçırarak geleceğimizi çalmak isteyen; ormanlarımızı yakan HDP/PKK’ya karşı tavır almalıdır.

Tekrar söylüyoruz, doğayı korumak insanı korumaktır. İnsanını ABD ve terör örgütlerinin namlularından, kimyasal silahlarından koruyamayan ne doğayı ne de insanı koruyabilir.

Dünyanın Geleceği Mazlum Milletlerin Mücadelesiyle Kurtulur

Emperyalizm, kimyasal silahlarla tüm insanlığı ve doğayı tehdit ediyor. Kazakistan’ı, Afganistan’ı, Suriye’yi, Irak’ı, İran’ı, Afrika’yı silahla tehdit eden Atlantik cephesinin iklim politikaları dünyayı kurtaramaz. Emperyalizm olgusunu görmeden kurulan her denklem temelden hatalıdır. Amacı ne kadar doğru olsa da koşulları eksik değerlendirildiği için hedefine ulaşamaz.

Doğayı sevmek ve onu korumak da insanlık davasının bir parçasıdır. Dolayısıyla mazlum milletlerin emperyalizme karşı verdiği mücadele de dünyamızı korumaya hizmet etmektedir. Kimyasal silah kullanan, Irak’ı, Suriye’yi bombalayan ABD’ye karşı yapılan/yapılması gereken iş birliğini üretim alanlarında da kurmamız gerekmektedir. Özellikle Asya ülkeleri olmak üzere yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmak için gerekli teknolojinin üretimini ve tesisini sağlamak için anlaşmalar yapılmalı.

 

İshak AYKAÇ

TGB Genel Sayman Yardımcısı

Tarih:
Diğer Haberler