Türkiye ve Rusya’ya Karşı Kurulan Cephe

Türkiye ve Rusya'nın kuşatmayı yarmak için öncelikli çözümü, bulunduğu tarafın dostluk ve kader ortaklığı ilişkilerini eylem ile buluşturmaktır.

Türkiye ve Rusya’ya Karşı Kurulan Cephe

YAZAR

Son bir haftadır Türkiye’nin ve dünyanın gündemi, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal edeceği söylemleriyle geçmektedir. 

Kırım’ın referandum sonucunda Rusya’ya katılmasını, ilhak edildi diyerek ilham kaynağı olarak kullanan ABD ve NATO, Rusya’nın Donbass üzerinden Ukrayna’yı işgal edeceğini öne sürmektedir. NATO, ABD, BM hatta bazı Avrupa ülkelerinin diplomasisinden ‘Rusya Ukrayna’yı işgal edecek, ederse sonuçlarına katlanır’ şeklinde açıklamalar gelmektedir.

"Rusya Ukrayna’yı işgal edecek" üzerine kurulan stratejiyle, Türkiye ve Rusya’nın karşı karşıya getirilmeye çalışıldığı ve burada bir tuzak olduğu açıktır.

Ülkemizin içinde de bu tuzağı körükleyen kuvvetler, ellerini ovuşturarak ‘Ne Rusya, ne ABD’ sloganları tutturuyor. 

Savaşın tek cephede, iki taraf arasında gerçekleştiğini anlamayanları uyandırmak, ellerini ovuşturarak ortalığı karıştıranlara avuçlarını açtırmak için gerçekte ne olduğunu anlatmaya çalışacağız.

Rusya Ukrayna’yı İşgal Edecekmiş (!)

Atlantik’in bir ucundaki ABD gelmiş, Rusya’nın sınırına yığınak yapıyor. CIA Ukrayna askerlerine eğitimler veriyor fakat Rusya sınırını koruduğu için işgalci kuvvet olarak tanımlanıyor. Türkiye içindeki bazı akıllılarda “ABD’nin Rusya’nın dibinde ne işi var” demek yerine, “Rusya Belarus’tan da asker çekiyor, ABD’nin gücü Rusya’yı engellemeye yetmeyecek” şeklinde fitneler yayıyor. “CIA, Ukrayna askerine niye eğitim veriyor” demek yerine, Rusya’nın kendi askerlerini sınıra yığması işgalci bir girişim oluyor(!)

ABD, Ukrayna’yı NATO ülkesi yaparak NATO’yu genişletmek, NATO’yu doğuya açmak Karadeniz’i NATO gölü haline getirmeye çalışıyor. Askerlerini Ukrayna’ya yığmasının ve Rusya’yı sıkıştırmaya çalışmasının anlamı burada yatıyor. 

Tehdidin boyutu bu iken Rusya’nın kendi sınırında askeri önlem alması kadar doğal bir durum yoktur. Rusya Devlet Başkanı Putin bu durumu şöyle tarif etmektedir; “Eylemlerimizi, Rusya’nın güvenliğinin koşulsuz olarak sağlanması belirleyecek. NATO’nun doğuya doğru genişlemesinin kabul edilemez olduğunu açık bir biçimde belirttik. ABD, füzeleri ile evimizin kapısının eşiğinde duruyor. Evimizin kapısının önüne saldırı sistemleri konuşlandırılmamasını istemek, aşırı bir istek mi?” Bu söylem Doğu Akdeniz’de Türkiye için geçerli olan söylemdir.

ABD’nin Tek Cephesi Var

ABD’nin tek bir cephesi var. ABD, Karadeniz’de dostumuz, Akdeniz’de düşmanımız değil. ABD bütün cephelerde Türkiye’ye karşı düşman olarak konumlanmıştır. Kısaca anlatalım;

 

Doğu Akdeniz’de Dedeağaç’a kadar yerleşip, Yunanistan’ı kullanan, Türkiye’ye silah doğrultan ABD’dir. 

Ülkemizin içine ve sınırımıza PKK’yı yerleştiren, Türkiye’yi, Suriye’yi, Irak’ı, İran’ı bölerek terör devleti kurmaya çalışan ABD’dir. 

Ermenistan aracılığıyla Azerbaycan’ı işgal edip Kafkaslarda hakimiyet kurmaya çalışan ABD’dir.

Kazakistan’da  yarattığı kargaşa ile Orta Asya’yı karıştırıp Türkiye, Rusya ve Çin’i hedef alan ABD’dir. Kazakistan'daki kaosta da aparatlar kullanılmıştır. FETÖ, PKK, Türkiye’deki Amerikancılar suyu ısıtmıştır. 

Aynı ABD, Ukrayna üzerinden yaratılan kriz ile Avrupa ve Rusya’nın arasını bozmaya, Rusya ile Türkiye’yi karşı karşıya getirmeye çalışmaktadır. Asıl olan Rusya, Ukrayna işgali değil, ABD cephesinin saldırılarıdır. 

Türkiye’ye Kavala, Selanik, Larissa, Stefanoviç ve Girit’in kuzeyine kadar namlular çevrilmesi gibi Rusya’ya da Ukrayna üzerinden namlular çevrilmektedir. Doğu Akdeniz’den Türkiye’ye çevrilen namlular Rusya’ya, Karadeniz’den Rusya’ya çevrilen namlular Türkiye’yedir.

Tek Cephede Ne Ocu Ne Bucu Olunmaz

ABD’nin tek cephesi ortadayken, Türkiye’nin dört bir tarafı ABD üsleri ile çevrelenmiş iken düşman bellidir. 

Cumhurbaşkanının, Türk Devleti’nin Ukrayna-Rusya meselesindeki tutumları eksiktir. Ukrayna’nın NATO üyeliğini olumlayan tavırlar, Ukrayna’nın Türkiye’den aldığı silahları kime karşı kullanacağının bizi ilgilendirmediği açıklamaları, savaş olursa Türkiye buna müsade etmez açıklamaları Türkiye ile Rusya’nın karşı karşıya gelmesi demektir. 

NATO ve ABD’den Rusya, Ukrayna’yı işgal edecek açıklamaları ile ülkemizdeki bir kısım yaygaranın peşine takılmış gitmektedir. Üretilen komplo teorileri ile Türkiye’nin altı oyulmaya çalışılmaktadır.

Rusya istihbaratında çalışan (!) bu gazetelerin başlıklarını okuduğumuzda, Rusya yarın Ukrayna’yı işgal edecek zannediyoruz;

"Putin, Ukrayna'ya saldırı emrini kısa süre içinde verebilir"

”Foreign Policy: Türkiye, Rusya-Ukrayna çıkmazında büyük kayıplar yaşayabilir”

“Rusya-Ukrayna savaşı başlıyor mu? Tank ve füzeler konuşlandı!”

Sözcü, Cumhuriyet, Sabah gazetelerinin başlıklarını görünce Türkiye taraf değil, seyirci zannediyoruz. Rusya’yı işgalci gösteren başlık ve içeriklerin yanında, etliye sütlüye dokunmayan hakim tavır görüyoruz. 

Fakat Türkiye taraftır, seyirci değildir. Mesele Ukrayna ve Rusya arasındaki kriz değildir. Mesele çöken Atlantik ile Avrasya’nın savaşıdır. Mesele Avrasya-Atlantik savaşı olduğu için Batı medyası Erdoğan’ı, Şi Cinping, Putin’i, Maduro’yu hedef almaktadır.

Time, Der Spiegel, The Economist, The Atlantic gibi Batı merkezli köklü yayın organlarının bazı haber başlıkları Batı’ya karşı yönelen tehditi, tek cepheyi olduğu gibi işlemiştir;

“Güçlü Adamın Yükselişi”

“Otokratların Devri”

“Kötü Adamlar Kazanıyor”

“Vladimir Putin ve Recep Tayyip Erdoğan Sert Güçlerin Kardeşliğini Kurdu”

 

 

Türkiye’de Rusya Ukrayna’yı işgal edecek şeklinde yaygara koparılırken, Batı, Türkiye, Rusya ve Çin’i ortak düşman olarak belirlemiştir.

Ne Rusya Ne ABD Değil; Yükselen Asya 

Türkiye içindeki “ne ABD ne Rusya ne Çin” diyenler aslında ABD diyenlerdir. ABD’nin esas tehdit olduğunu, Rusya ile ittifak olduğumuzu gizlemeye çalışanlar ABD’nin iktidarını isteyenlerdir. Ona çanak tutan medya parasını ABD’den alan foncu medyadır. Bu radikal tespitlerin yanında Türkiye’nin gerçeğini göremeyen kafası karışıklar vardır. Fakat tehdit, kafa karışıklığını kaldıramayacak kadar yakındır. Denklem çok nettir. Türkiye’ye her yerden silah doğrultmuştur. 

Bu tehditi aşmanın formülü açıktır. O formül tecrübe edilmiştir. Ermenistan- Azerbaycan savaşında kurulan cephe, Kafkaslarda ABD yenilgisi sağlamıştır. 

Kazakistan’da yapılmaya çalışılan Amerikancı darbe Türk devletleri ve Rusya’nın desteğiyle önlenmiştir. Suriye’nin kuzeyinde yürütülen operasyonlarda PKK’nın beli  kırılmıştır.

Türkiye, Rusya, Suriye, İran birlikteliğiyle ABD büyük yenilgiler almıştır fakat kesin zafer için salim bir çözümü uygulumak Türkiye’nin görevidir.

Cephenin olduğu yerde taraflar vardır. Türkiye’nin bu kuşatmayı yarmak için en öncelikli çözümü, zorunlu bulunduğu tarafın dostluk ve kader ortaklığı ilişkilerini eylem ile buluşturmaktır. O dostluk ve kader birlikteliği Yükselen Asya ile vücut bulmaktadır.

Aylin KUM

TGB Genel Sayman Yardımcısı, Başkanlık Kurulu Üyesi

Tarih:
Diğer Haberler