Siyah Renkli Barış Güvercinlerinin Kanatları Kırılırken 

Emperyalizmin dayattığı sözde özgürlüklere karşı yurtta sulhu sağlayana, vatanın hürriyetini zorla alana kadar aynı kararlılıkla mücadele edeceğiz!

Siyah Renkli Barış Güvercinlerinin Kanatları Kırılırken 
Can Çakır
Can Çakır
ULUSLARARASı İLişKiLER BüROSU AVRUPA MASASı SORUMLUSU

Alıştık artık bazı şeylere… Ama kararlılığımızı değiştirmez.

Türk Ordusu, milletiyle el ele vermiş bir şekilde bölücülere, gericilere karşı mücadelesini sürdürüyor. Emperyalizmin taşeronları püskürtüldükçe daha da agresifleşiyorlar.

Perşembe günü gece yarısı Meclis’in kravatlı PKK’lıları göz altına alındı. Cumhuriyet Gazetesi’nin yönetimine karşı yapılan operasyonlardan kısa bir süre sonra gerçekleşen bu operasyonlarla birlikte Batı da ayağa kalktı. “Halkın iradesi”, “Demokrasi”, “Basın özgürlüğü” naraları havada uçuşurken ertesi sabah Diyarbakır’da patlayan bir bomba haberi geldi. Ne olduğu belliydi; Sahada kaybeden emperyalizm, taşeronları aracılığıyla şehirlerimizi havaya uçuruyor. Takip ettik Batı’daki taşeronları; “saldırıyı IŞİD üstlendi” açıklamaları geliyordu. Kısa bir süre sonra saldırganın tespit edilen kimliği açıklandı. PKK’nın evlatlarından TAK saldırıyı üstlenince sus pus oldular. Buna rağmen attıkları naralardan dem vurmaya devam ediyorlar.

Halbuki ne güzel şey değil mi… Demokrasi dediler, hendek kazdılar. “Analar ağlamasın” derken dağdaki teröriste kalkan olmaya kalktılar. Batı Asya’nın birliğini bozmak uğruna bombaları konuşturdular. Tabi ya, o bombalar da barış güvercinlerine ne kadar çok benziyorlar…

Peki ya milli iradeye ne demeli? Milletimizin ve ülkemizin bütünlüğünü bombalayanlara kalkan olan kravatlıları ifadeye çağıran mahkemenin davetine aldırmayanların herhangi bir milleti temsil etmeye yetkisi olabilir mi? Hadi onu geçtik, vekilliklerinin kravatlı eşkıyalıktan ibaret olduğunu kabul ettik… bir vekillik hukukun uygulanmasına engel olabilir mi? Net: Olamaz! Çağrıya uymayan getirilir. 4 Kasım’ın anlamı budur; hukukidir, halk adınadır.

Peki ya halkın kararını tanımayanlara ne demeli? “Türkiye’ye yönelik sert tepki” laflarıyla ortalığa salyalarını saçan Batı’nın “barış güvercinleri” Kantların, Marxların, Robespierrelerin, Rousseauların kemiklerini sızlatmıyorlar mı? Bu mu sizin özgürlüğünüz, barışınız? Halbuki ne kadar kolay Sykes-Picot ile, Sevr ile, BOP ile akrabaları birbirinden ayırmak, bölme projeleri uğruna milyonlarca insanı katletmek… Bu mu sizin “halkların kardeşliği” dediğiniz şey?

Bir taraftan da şaşırıyorum aslında; “Asker siyasetten uzaklaştırılıyor” diye sevinç çığlıkları atan, milletin yetiştirdiği yurtseverler kumpaslarla mahkum edilirken “objektif” yaklaşmaktan öteye gidemeyenleri çok iyi hatırlıyoruz! Eğer bu kadarsa sizin özgürlüğünüz, barışınız, teşekkür ediyoruz, almıyoruz! Sizin dayattığınız “özgürlüklere” karşı biz savaşacağız! Yurtta sulhu sağlayana, vatanın hürriyetini zorla alana kadar savaşacağız. Şundan emin olalım; gerçek özgürlüğü ve yurtta ve cihanda barışı sağlayacağımız gün bize sizden çok daha yakındır.

Can Çakır

TGB Uluslararası İlişkiler Bürosu Avrupa Masası Sorumlusu

can.cakir@gmx.net

tgb.gen.tr

Tarih:
Diğer Haberler